Kayıtlar

ey etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ey İsrail Soykırımını İzleyen İnsanlar!!!

  Ey İsrail Soykırımını İzleyen İnsanlar!!! Soykırımcı İsrail çocukları kadınları yaşlıları öldürüyor! Canlı canlı toprağa gömüyor! İnsanlık susuyor! Yaşına başına bakmadan işkence yapıyor! Unutmayın, kanı rengi kim olursa olsun herkes insanlığın bir uzvudur. İsrail uzuvlarımızı kesiyor. Ey izleyen insanlar sıra size de gelecek!!! Soykırımcı, Katil Siyonist İsrail ve Destekçileri İsrail’in yaptığı soykırımlardan, döktüğü her damla masum kanından onu destekleyen; ABD AB ülkeleri, İsrail’e muhabbet besleyen tüm insanlar, İsrail malını alan herkes sorumludur. Soykırımcı, katliamcı, katil Siyonist İsrail arkasında destek olmazsa hiçbir masumun kılına bile dokunamaz… Ey âlemlerin Rabbi olan Allah’ım! En kısa süre içinde Siyonist İsrail ve destekçilerini ıslâh eyle! İslâh olmayacaklarsa kahru perişan eyle!

Gel Ey Gurbet Diyârında Esîr Olup Kalan İnsân

Gel Ey Gurbet Diyârında Esîr Olup Kalan İnsân   Gel ey gurbet diyârında esîr olup kalan insân, Gel ey dünyâ harâbında yatup gâfil olan insân…   Gözün aç perdeyi kaldır duracak yer mi gör dünyâ, Katı mecnûn-dürür buna gönül verüp duran insân…   Kafesde tûtîye sükker verirler hiç karâr etmez, 'Aceb niçün karâr eder bu zindâna giren insân…   Ne müşkil hâl olur gafletde yatup hiç uyanmayup, Ölüm vaktinde Azrâil gelince uyanan insân…   Kararmış kalbin ey gâfil nasîhat neylesin sana, Hacerden katıdır kalbi öğüt kâr etmeyen insân…   Bu derdin çâresin bul sen elinde vâr iken fırsat Ne ıssı sonra âh ü zâr edüp hayfâ diyen insân…   Niyâzî bu öğüdü sen ver evvel kendi nefsine, Değil gayriye andan kim tuta her işiten insân…   Niyâzî Mısrî Kuddise Sırruh

Ey İnsan! Ölümden Sonrasını Düşündün mü?

  Ey İnsan! Ölümden Sonrasını Düşündün mü?   Öldükten yaklaşık 30 dakika içerisinde vücutta refleks diye bir şey kalmıyor. Gevşeyen kaslar dolayısıyla ağız ve göz kapakları açık kalıyor. Boşaltım sistemi tamamen gevşiyor, idrar akıntısı olmaya başlıyor. Ölümün gerçekleşmesinden 24 saat sonra vücut çürümeye başlıyor. Solunumun durması bakteriler için işaret oluyor ve çalışmaya başlıyorlar. İlk çürüyen organlar ise göz, beyin, mide ve bağırsaklar. Ceset şişman ise daha çabuk çürürken, tuzlu suda boğulanlar daha geç çürüyor. En geç çürüyen kısımlar ise kalp, mesane ve böbrek. İlk çürüyen yer olan mide ve bağırsaklarda bakteriler yoğun çalıştıkları için hızla gaz ortaya çıkıyor. Bu gaz, karın bölgesinin şişmesine sebep oluyor. Derinin üstü yanık gibi su toplarken, vücutta biriken sülfür yüzünden renk siyaha dönmeye başlıyor. Günden güne şişen karın patlıyor ve göğüs çöküyor. Bu olay “MEZAR ÜSTÜNDEN” duyulabilecek kadar sesli olabiliyor. Ortalama 4 yıl sonra insan tamame

Ey Dost Sana Geldim

Ey Dost Sana Geldim   Cennetler gönüller itminan için, Cehennem nankörden intikam için, Bu dünya fanidir, imtihan için, Zorluklara göğüs, germeye geldim… Bu dünya fanidir, imtihan için, Hak edip rızana, ermeye geldim…   Gafile zorluklar, usanç yeridir, Bize zelil hayat, utanç yeridir, Dünya ahiretin, kazanç yeridir, Kapında kıtmirim, ölmeye geldim… Dünya ahiretin, kazanç yeridir, Can verip Canana, ermeye geldim…   Hep Seni anlatır, bu ayetlerin, Seni hatırlatır, tüm nimetlerin, İhsan ikramındır, hep ziynetlerin, Bin Esma tecellin, görmeye geldim… İhsan ikramındır, hep ziynetlerin, Saadet güllerin, dermeye geldim…

Ey Oğul!

  Ey Oğul!   Ey oğul, artık Bey’sin! Bundan sonra; öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, hoş görmek sana. Anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Haksızlık bize, bağışlamak sana...   Ey oğul, sabretmesini bil, Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.   Ey oğul, işin ağır, İşin çetin, gücün kula bağlı. Allah yardımcın olsun... Güçlüsün, kuvvetlisin, Akıllısın, kelâmlısın! Ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen! Sabah rüzgârında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve İradene sahip olasın!   Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir. Bütün bilinmeyenler, feth edilmeyenler, görünmeyenler, Ancak sen faziletli ve ahlâklı olursan Gün ışığına çıkacaktır.   Ey oğul! Ananı, atanı say! Bereket büyüklerle beraberdir. İnancını kaybedersen, yeşilken çöllere dönersin. Açık sözl

Ey Davud, Beş Çeşit İnsandan Sakın

  Ey Davud, Beş Çeşit İnsandan Sakın   1- Yalancıdan sakın. [Onunla olduğun sürece aldanış içinde bulunursun.] 2- Ahmaktan sakın. [Onunla sohbet ettiğin zaman sana faydadan çok zararı dokunur.] 3- Cimriden sakın. [Senin en kıymetli vaktini alıp götürür.] 4- Kötü kalpli kimseden sakın. [Onun kalbini keşfedip kötü olduğunu anladığında sana zarar verir, ihtiyacın olduğunda da sana sahip çıkmaz.] 5- Fasıktan sakın. [Onunla oturup kalktığında bir lokmaya tamah edip seni o lokmaya satar.]   Kaynak: Nübüvvet Ve Velâyet Deryâsından Nasihatler

Ey Tâlib-i Dünya Olan

  Ey Tâlib-i Mevlâ Olan   Ey tâlib-i Mevlâ olan, Tahsîl edip n'itsen gerek! Olsan eğer şâh-ı cihân, Bir gün koyup gitsen gerek!   Çeksen nice yıllar ta'ab, Olsa senin Şâm u Haleb, Kabri anar mısın aceb, Toprak olup batsan gerek!   Bîçâre dalıp gaflete, İhmâl edersin tâ'ate, Ömrün ererse gâyete, Emri kaçan tutsan gerek!   Bildin mi nefs ahvâlini, Duydun mu mekr ü âlini, Görüp kıyâmet hâlini, Her zevki unutsan gerek!   Âdet edinme tokluğu, Vahdetde ol ko çokluğu, Yoldaş edersen yokluğu, Dost iline yitsen gerek!   (Azîz Mahmûd Hüdâyî Kuddise Sirrûh Dîvân-ı İlâhîyât)

Ey Dualara Cevap Veren!

  Ey Dualara Cevap Veren!   Yâ Seyyide’s-sâdat! Şu âlem-i kâinatta, deverân ediyorken bunca hadisat, Seni haykırıyordu. Her tezyin… Her nakış… Bilcümle hakikat.   Yâ Mucîbe’d-daâvat! Bir duamız olsun, şöyle; mizanda ağır basacak. Kalpten ahzânı, nemli gözlerden aberâtı alacak.   Yâ Veliyye’l-hasenat! Aciz kullarından, yükseldi feryad-ı beyânat… Zâyi ettik yâ Rab! Kalmadı… Ne vakit, ne hasılat…   Yâ Rafia’d-derecât! Lütfeyle... Katından bir ameliyat-ı cerahat. Nitekim gözlerimiz yaşlı, kalplerimiz harâbat.   Yâ Azîme’l-berekât! Sayısız nimetin karşısında, insan zalim… İnsan hoyrat... Şükürdeki naksımız, pek derin bir ifşaat.   Yâ Ğâfira’l-hatîat! İnsandık!..   Şu âlemde, bir garibe-i hilkat. Aslında tertemizdi bize bahşettiğin fıtrat.   Yâ Dafia’l-beliyyat! Âfâtın her zerresi, bir günaha istinad. Asırlardır, ahlâbını gösterip duruyor fitne-i fesad.   Yâ Samia’l-esvat! Nedametle kapındayız, lütfeyle dergâhından yine bir miat.

Ey Talip Olan Âşık

  Ey Talip Olan Âşık   Ey tâlip olan âşık seyretmeye cihânı, Dikkâtle temâşâ kıl her gördüğün insanı…   Mahbûb temâşâsın men’eyler imiş münkir, Kör gözlerinin yoktur nûn göremez onu…   Âyîne-i insanî bil sûret-i Rahman’dır, Bu âyîneye gel bak gör anda sultanı…   Ben hâtem-i lâ’lünden bir zerre haber duysam, Bir habbeye almazdım sad mülk-i Süleymân’ı…   Sûrette görünmez can ger derse münâfıklar, Sen câna nazar kılsın görmek dileyen onu…   Sen nîr-ı dilârâdan göz yumsa n’ola zâhit, Huffâş gözü görmez hurşîd-i dırahşânı…   Esrâr sözün Ahmed keşf eyleme nâdâna, Hayvana mahal görme ser-çeşme-i hayvânı…   Şarban Ahmet Rahmetullahi Aleyh

El Meded Ey Fahr-i Âlem

El Meded Ey Fahr-i Âlem   El meded ey fahr-i 'âlem, rahmeten-lil-'âlemîn! Mücrimem ihsâna geldim, yâ şefî'a'l-müznibîn! Hayra a'mâlim mi var, yazsın kirâmen kâtibin! Yâ Resûlallâh meded, senden meded!   Dergâhına yüz süren, bîçâreler âbâd olur; Dûzah-ı berzahda kalmaz, cümlesi âzâd olur; Sen Hudâ mahbubusun, ancak bize imdâd olur; Yâ Resûlallâh meded senden meded!   Ben hevâ ile riyâ-yı, nefse etdim iltifât; Ancak ümmîdim sanadır, gayrı kârım seyyiât; Ne olursa senden olur, bana fâhr-i kâinât; Yâ Resûlallâh meded, senden meded!   Tövbeler olsun ilâhî itme, cürmümden hitâb; Âtıf kemter kulunda cümle, 'ısyân bî-hisâb; Gel habîbine bağışla, kıl duâmı müstecâb; Yâ Resûlallâh meded, senden meded!   Şeyh Âtıf Efendi Kuddise Sirrûh

Ey Oğul!

  Ey Oğul!   Atadan nasihat, sözlerim sana, Mihenk al, özüne yazdır be oğul... Sabırla, hizmet et sen bu vatana, Yoluna ölsen de azdır be oğul...   Dürüst ol, sapma ha, yalan dolana, Tenezzül buyurma, sakın talana, Bir adım fazla git, sana gelene, Metanet, kavgadan uzdur be oğul...   Namertten isteme olsan da muhtaç, Merde minnet etme, kalsan bile aç, Yetimi yoksulu kolla, kucak aç, Onları başında gezdir be oğul...   Herkes ettiğini mutlaka bulur, Ana, baba hakkı deyince bir dur! Ola ki, yanında yaşlanmış olur, Onların yokuşu düzdür be oğul...   Helal lokma kazan, harama dikil, Sanatın bilezik, tecrüben okul, Şiarın dürüstlük, sermayen akıl, Senedin, verilen sözdür be oğul...   Kibirden uzak dur, ben benim deme, Kimsenin ardından gıybet eyleme, Öfkene kapılıp kem söz söyleme, Kötü söz yürekte izdir be oğul...   Mecliste sükut et, haddini aşma, Kapanmış ayıbın üstünü eşme, Kitabı unutup yolundan şaşma, Alnına “mü’mind

Ey Âlemlerin Rabbi olan Allah’ım!

  Ey Âlemlerin Rabbi olan Allah’ım!   Sevgini isteyip sevgine geldim, Lütfunu isteyip lütfuna geldim Affı boldur diye affına geldim! Ey nurların nuru, nuruna geldim!   Tuttum günahımdan yüzüme perde! Başka hiçbir kapı yok; kapına geldim! Kulluk edemedim, lütfuna geldim! Elimi SANA açtım gönlümü sana sundum! Beni kovmaz diye kapına geldim…   Ey zatını hamd ile aziz olduğum, Ey zatını hamdden aciz olduğum, Ben, layıkıyla seni övemem, Sen kendini övdüğün gibisin…   Ey sevgiyi sevgiyle yaratan Allah’ım... Ey seven! Ey sevdiren! Ey sevindiren… Ey rahmetin sonsuz kaynağı… Ey merhametlilerin en merhametlisi… Ey gönüllerin mutlak hâkimi…   Seni, layıkıyla ancak Sen tanırsın! Seni, layıkıyla ancak Sen översin! Hamdi’m sana; senam ancak sanadır Umudum korkum ve sevdam sanadır Sana tutundum; özümü sana çevirdim   Allah’ım! Kanadı kırık bir kuş gibiyim. Uçsam uçamıyor, göçsem göçemiyorum. Yarım bırakılmış bir düş gibiyim. Yardan da