Kayıtlar

sabır etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sabır ve Merhamet!

Sabır ve Merhamet!   Bir gün Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem efendimiz, bir müşriki karşısına almış, ona İslamiyet’i anlatıyordu.             Her anlatışta o müşrik, Rasûlullah efendimizle alay ediyor, inkâr ediyordu. Bu, bir müddet devam etti. Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh, dayanamayıp, kılıcını alıp geldi: “- Yâ Rasûlallah, dayanamıyorum, izin ver!”, dedi. “- Hayır, yâ Ömer, git yerine otur!” Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh gitti, yerine oturdu. Rasûlullah yine nasihat etmeye devam etti, müşrik yine inkâr etti, alay etti. Bu durum epey bir müddet sürdü… En sonunda o müşrik: “- Tamam yâ Rasûlallah!” diyerek Müslüman oldu. Peygamber efendimiz Hazret-i Ömer’e buyurdu ki: “- Eğer sana peki deseydim, bu kişi müşrik olarak Cehenneme giderdi. Ben bu dini iki şeyle yaydım!” “- Sabır ve merhamet!” “Allah Teâlâ, onlardan razı olsun; şefaatlerine nail eylesin!”

Evlilikte Sabır

Evlilikte Sabır               Âlimin birinin hanımının çenesi Çok kuvvetli, bilgi ve becerikliliği ise çok zayıftı. Ona; “- Ne tutuyorsun bunu bırak gitsin! Sen  âlim  bir kişisin hemen evlenirsin!” Dediler. Şöyle cevap verdi: “- Bırakırsam ikimizde kaybederiz. O kaybeder. Çünkü benim gibi sabırlısını bulamaz. Ben kaybederim; Çünkü sabrım nedeniyle kazandığım bu sevabı bulamam.” Şunu da ilave eder âlim sözlerine: “- Siz aile içinde, hanımla bey arasındaki sabrın, taraflara cennet kazandırdığını bilmiyor musunuz yoksa?”.

Sabır Sınavıdır Ömür Dediğin...

  Sabır Sınavıdır Ömür Dediğin...   Ruhlar giderlerken, sonsuz bir yola, Dünyada verirler, birkaç gün mola, Sanma ki, bu geliş, tesâdüf ola; Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Güneş,, doğmak için, sabahı bekler, Kozalarda, çile çeker, böcekler, Bil ki; her yürüyen, önce emekler, Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Tohum düşer, toprağında barınır, Bahar gelir, yaprak ile sarınır,   İnsanoğlu, Kur’ân ile arınır. Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Ateşe düşmeyen çıra yanar mı? O ateşte yanan, gayrı söner mi? Hakk’a giden, yarı yoldan döner mi? Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Nefsin işkencesi, düşmandan beter, Onun zulmü ancak, savaşla biter. Silah istiyorsan, irâden yeter, Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Ezel arşivinden, kader silinmez, Hakk’tan ne gelirse, karşı gelinmez, Her şerde hayır var, kulca bilinmez, Sabır sınavıdır, ömür dediğin...   Hor görme dünyada çile çekeni, Sabırla beslenir, gönül kökeni, Bülbüle diyor ki; gül

Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh efendimizin sabır tavsiyesi

  "Birine karşı sabrın kalmadığında, Allah’ü Teâlâ’nın sana karşı ne kadar sabırlı olduğunu düşün…”

Sabır Sınavıdır, Ömür Dediğin

Sabır Sınavıdır, Ömür Dediğin   Ruhlar giderlerken, sonsuz bir yola, Dünyada verirler, birkaç gün mola, Sanma ki, bu geliş, tesadüf ola; Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Güneş, doğmak için, sabahı bekler, Kozalarda, çile çeker, böcekler, Bil ki, her yürüyen, önce emekler, Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Tohum düşer, toprağında barınır, Bahar gelir, yaprak ile sarınır, İnsanoğlu kışa doğru arınır. Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Ateşe düşmeyen çıra yanar mı? O ateşte yanan gayrı söner mi? Hakk'a giden yarı yoldan döner mi? Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Nefsin bu gün doysa, yarın yine aç, Sanma ki bedenin, nefsine muhtaç. Gel şu meyhaneden, vakitlice kaç, Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Nefsin işkencesi, düşmandan beter, Onun zulmü ancak, savaşla biter. Silah istiyorsan, irâden yeter, Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Hor görme dünyada çile çekeni, Sabırla beslenir, gönül kökeni, Bülbüle diyor ki, gülün dikeni;

Şükür ve Sabırın Yüksek Derecesi

Şükür ve Sabırın Yüksek Derecesi İbrahim bin Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri, Şakik-i Belhi Kuddise Sirrûh Hazretlerine Soruyor: - Şükür mevzuunda ne yaparsınız? - Bulunca şükrederiz, bulamayınca sabrederiz. - Horosan’ın köpekleri de böyle yapar! - Ya siz ne yaparsınız? - Bulunca olmayanlara dağıtırız, bulamayınca şükrederiz.

Evliyanın Duası

Evliyanın Duası Dürüstlüğün senet olduğu bir dönemde sözü ilahi aşkın kudretiyle mayalanmış, sözü ve özü bir olan Allah’ın rızasını, sevgisini her şeyden üstün tutan. Yaratılanı sadece yaratandan ötürü seven bir Allah dostu vardı. Bu veliyullah sabırlı, hoşgörülü, mütevazı, güzel huylu ve iyiliksever biriydi. Öte yandan bu velinin huysuz, Şükürsüz, çirkin ve bencil bir karısı vardı. Eşi sürekli kendisine hakaret eder, sen bana layık değilsin. Ben krallara layıkım deyip, adamı azarlayıp dururdu. Allah’ın bu sadık ve sıddık kulu ise yaratanına şükür eder, sabırla hanımının düzelmesi için dualarda bulunur ona nasihatler ederdi. Bir gün Allah’ın sadık kulu düşünceli bir şekilde eve gelir. Eşi olup biteni anlamaya çalışsa da evliyanın ağzını bıçak açmaz. Bu durum günlerce, haftalarca devam eder. Karısı artık onun deli olduğunu düşünmüş ve onun için endişelenmeye başlamıştır. Karısı Allah dostunun karşısına geçmiş ve kendisine sormuş. “- Neden benimle konuşmuyorsun, dertleşmiyo

Sabır Çanağı Taştı!

Sabır Çanağı Taştı! Sabırla ilgili çok meşhur bir deyim vardır, sabır çanağı taştı, diye. Hikâyesi ise şöyle; Zengin bir adam genç yaşta ölmüş. Karısı da bir yıl sonra ölünce, mallarının tek varisi olan küçük kızlarına amcası vasî olmuş. Amcası, yengesi ve oğulları, yetim kızcağızın hem mallarını yerler hem de hizmetçi gibi davranırlarmış. Bütün ev halkının ayrı ayrı tafralarını çeken, hakaretlerine hedef olan bu yavru, sık sık dayak yermiş. Halini kimselere anlatmasını beceremez ve hiç kimse ile konuşturulmayarak çamaşır, bulaşık, ortalık temizliği mutfak işleri gibi adi hizmetlerde çalıştırılırmış. Kabahati olsun olmasın her gün dövülerek korkutulurmuş. Tavan arasındaki odasında geceleri geç vakitlere kadar ağlayan kızcağız, bir gece rüyasında Peygamber Eyüp Aleyhisselâm’ı görmüş. Rüyasında Eyüp Aleyhisselâm, bu kızın derdini dinlemiş, sırtını sıvazlamış, onu teskin ve teselli etmiş, sabır tavsiye ederek kendisine bir çanak vermiş. —Bak yavrum, bu çanağı giz

Bu Ne Sabır?

Bu Ne Sabır? Lokman Hakîm, zengin bir adamın kölesiydi. Bir gün Lokman Hakîmin efendisine hediye olarak bir meyve getirdiler. Efendisi, Lokman Hakîmi sevdiği için, onu çağırdı ve meyveyi kesip ona bir dilim verdi. Lokman, o dilimi bal gibi, şeker gibi yedi. Hem de öyle lezzetle yedi ki Lokman'ın efendisi, ikinci dilimi de kesip sundu. Böyle, böyle meyveyi tekmil yedi; yalnız bir dilim kaldı. Efendisi “Bunu da ben yiyeyim; bir bakayım, nasıl şey, herhalde tatlı bir meyve!” dedi. Çünkü Lokman, öyle lezzetle, öyle zevkle, öyle iştahlı yiyordu ki görenlerin de iştahı geliyordu. Efendisi o dilimi yer yemez meyvenin acılığından ağzını bir ateştir sardı, dili uçukladı, boğazı yandı. Bir eyyam acılığından adeta kendisini kaybetti. Sonra Efendisi: “A benim cânım, böyle bir zehri nasıl oldu da tatlı tatlı yedin, bu ne sabır? Niçin ben yiyemem demedin?” dedi. Lokman dedi ki: “Ey marifet sahibi efendim! Elinle sunduğun bir şeye nasıl olur da "bu acıdır!" diyebil

Sabır Ve Tahammül

Sabır Ve Tahammül Ashâb-ı Kiram Radiyallahü Anhüm’dan biri bir gün en büyük musibetlere kimlerin hedef olduklarını sordu. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “Her türlü musibete herkesten ziyâde peygamberler ma’rûz kalır­lar. Diğer insanlar da ruhanî mertebelerine gö­re imtihana ve musibete uğrarlar.” (İbn-i Mâce) buyurdular. Cenâb-ı Hakk Celle Celâlüh Kur’an-ı Kerîm’inde Resûlullah’a şöyle buyuruyor: “Peygamberlerden şeriat sahiplerinin sab­rettiği gibi sen de sabret!” (Ahkâf, 35). O Sallallahü Aleyhi Vesellem da bütün sıkıntılara, Allah Celle Celâlüh’e dayana­rak sabretmişlerdir. Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem; hicretten önce Mekke’deki 13 seneyi meşak­kat, felâket, ıstırap ve musibetler içinde geçirmiştir. Mekke ve Taif’in katı yürekli şakileri tam 13 yıl O Sallallahü Aleyhi Vesellem’nunla alay ettiler. O nu Sallallahü Aleyhi Vesellem çeşitli işkencelere ma’rûz bıraktılar, her türlü hakaret ve haksızlığa bile kalktılar. Bü­tün bu sıkıntılara ancak

Sabır mı, Şükür mü?

Sabır mı, Şükür mü? Said bin Cübeyr Rahmetullahi Aleyh'e soruldu; “Sabır mı daha üstün, yoksa şükür mü?” Buyurdu ki: “Sabır daha üstündür. Ancak, afiyeti daha çok severim.”

Sabır

Sabır İbrahim Aleyhisselam’ı ateşe attılar, yakmak istediler, kendi öz ve biricik evladını kurban etmesi ile emir olundu. Bu çok ağır bir imtihan idi... Dense idi ki; “Birine kestir!” veya “Dağdan yuvarla, parçalansın!”, yine bir derece kolaydı. Emir: "Kendi ellerinle keseceksin!" şeklindeydi... Yakup Aleyhisselam en çok sevdiği ve en mübarek evladı Yusuf Aleyhisselamdan ayrı düştü. Bu hasretle o kadar gözyaşı döktü ki mübarek gözleri kapandı... Musa Aleyhisselamın Firavun'dan çektikleri malum; memleketinden çıkarılışı, yıllarca gurbette çobanlık yapması... Eyyûb Aleyhisselamın hastalığı ve gösterdiği sabır dillere destandır. Kendisine iman eden birkaç kişi tekrar mürted oldular. "Peygamber olsaydı bunlar başına gelmezdi!" dediler. Hanımı yalnız kalmıştı, bir gün kendisine dedi ki: "Sen Allah'ın resûlüsün, dua edersen kabul eder; bir dua etsen, sen de kurtulursun bu sıkıntıdan biz de..." O da hanımına sordu: "Kaç

Soichiro Honda’nın Sabır Ve İnanç Dolu Başarı Hikâyesi

Resim
Soichiro Honda’nın Sabır Ve İnanç Dolu Başarı Hikâyesi   Eğer hayatta başarılı olma konusunda gerçekten azimliyseniz bunu gerçekten başarmış insanların ilham veren hikayeleri ile kendinizi teşvik edebilirsiniz. Kariyerinde başarılı olmak isteyip olamayan, pes eden birçok insan, başarılı olmanın neler gerektirdiğini ve bu yolda nasıl ilerlemeleri gerektiğini pek bilmiyorlar. İşte Honda’nın bu başarı için gösterdiği sabır ve inanç, gerçekten ilham verici. Honda,  1930’lu yıllarda  Japonya’nın  büyük ekonomik krizinin  olduğu zamanlar, diploması olmayan ama motor konusunda büyük bir beceriye sahip genç bir adamdı. Mahalle arasında açtığı küçük atölyesinde sürekli olarak motorlarla uğraşıyor ve yeni bir icat bulabilmek için büyük bir çaba sarf ediyordu. Honda uzun yıllar süren ve tamamen kendi imkânlarıyla geliştirdiği “ piston segmanı ” konseptine dayanan yeni bir motor dizaynı keşfetti. Hedefi ise  Toyota firmasına bu motoru satmaktı. Gece gündüz çalışan Honda sonunda