Kayıtlar

Hasan-I Basri etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hasan-I Basri Hazretlerine Bir Kızın Nasihati

Hasan-I Basri Hazretlerine Bir Kızın Nasihati Hasan-ı Basri Hazretlerinin huzuruna bir zat gelerek: — Ya imam! Benim bir kızım var, gece gündüz ağlamaktan gözleri kör oldu. Buna bir çare bulamaz mısınız bir gelip baksanız, dedi. Hasan-ı Basri Hazretleri merak etmişti. Eve geldiler... Hasan-ı Basrî Hazretleri kıza: — Kızım neden ağlarsın... Gözlerin kör olmuş, sebebini söyle de çare bulalım, dedi. Kız, Hasan-ı Basri Hazretlerine: — Ağlıya ağlıya gözlerimi iki sebebten kör ettim: Birincisi eğer bu göz yarın ahirette Allah'ı görebilecekse ona binlerce göz feda olsun, niç kıymeti yok. İkincisi, eğer ahirette, bu gözler Allah'ı Celle Celâlüh görmeye lâyık değilse ben onu neye göz Diye taşıyayım? Allah böyle gözleri dünyada iken de kör etsin, dedi. Kızın bu hikmetli sözlerini dinleyen îmam-ı Basrî Hazretleri: — Biz buraya nasihatçı ve hekim olarak geldik, şifa telkin edecektik... Halbuki nasihatçı ve hekimi bulmuş olarak gidiyoruz, demekten kendini a...

Basra’nın Güllerinden Biri... Hasan-I Basri

Basra’nın Güllerinden Biri... Hasan-I Basri Bir gün Basra’da...  Basra’lı Şem’ûn kendi halinde bir mecusidir. Müslümanlarla içli dışlıdır ve bir sürü güzel haslet edinir. Kimseyle uğraşmaz, yalan söylemez, sözünde durur ve cömerttir. Sonra o gülyüzlü komşusunu (Hasan-ı Basri Hazretlerini) çok beğenir, uzaktan bile görse ayağa kalkar, hürmetle yol verir. Hasan-ı Basri, Şem’ûn’un Müslüman olmasını çok ister. Hatta bazı geceler sabahlara kadar yalvarır onun ve onun gibiler için hidayet diler. Rahman ve Rahim olan Rabbimiz bu duaları kâbul eder ve mübareğin tebliğ için beklediği fırsatı önüne çıkarır. Nasıl mı? Anlatalım.  Şem’ûn amansız bir hastalığa yakalanır. Birkaç gün içinde mum gibi erir ki artık öleceğinin farkındadır. Hasan-ı Basri biraz süt, biraz hurma alır, komşusunun kapısını tıklatır. Şem’ûn onu görünce çok duygulanır. Ağlamakla gülmek arasında gidip gelen bir sesle “Ey asil komşum” der “niye zahmet ettin ki?”  -Ne zahmeti, vazifemiz değil mi? ...