Kayıtlar

Ocak 28, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Atlas Okyanusu'na yenilen 'Cihan Pehlivanı' Koca Yusuf

Resim
Atlas Okyanusu'na yenilen 'Cihan Pehlivanı' Koca Yusuf’un Şanlı ve Hazin Hikâyesi [Korkunç Türk (The Terrible Turk)] Greko Romen stilde güreşen ilk sporcumuz Koca Yusuf, Deliorman'ın Şumnu yakınlarında, Kareli Köyü'nde dünyaya gelir. Do­ğum tarihi kesin olarak bilin­memekte, 1859 olduğu tah­min edilmektedir. Koca Yu­suf, Avrupa ve Amerika'da yaptığı güreşlerle dünyaya ün salan ve Greko-Romen stilde güreşen ilk sporcumuz olarak tarihe geçmiştir. Ustasının, Kareli Köyü ya­kınlarındaki Nascı Köyü'nden 'Kel İsmail' olduğu söylenir. Yusuf'a 'Koca' lakabı, onu dönemin ünlü güreşçilerinden 'Küçük Yusuf'tan ayırt edile­bilmek için verilmiştir. Koca Yusuf'un heybetli bir görüntüsü vardı Kolları, diz kapaklarını aşarcasına uzun, kütük gövdeli, elleri de çok iriydi. Yaptığı el enselerden ötürü, rakipleri ona 'Demir Pençe' diye de anarlardı: 1.88 boyunda, 120 kilo ağırlığındaydı.  Kırkpınar'da yap

Arslanların Kulaklarından Tuttu Götürdü

Arslanların Kulaklarından Tuttu Götürdü Ebu İshak Hazretleri, Müslim-i Mağribi Hazretlerine ziyarete gitmişti. Kendisi âlim ve fazıl bir zattı. Müslim-i Mağribi Hazretlerinin mescidine geldi. O anda Müslim-i Mağribi Hazretleri sabah namazını kıldırıyordu. Namazda Fatiha sûresinde birkaç yerde tecvîd ve ta'liminde hata ettiğini görünce: “Boşuna zahmet edip de tâ uzak yerlerden bunu ziyarete geldim. Bunun şeyhliğinden ne olur?” Diye düşündü ve hiçbir şey söylemeden o gün orada kalıp, ertesi günü yola çıktı. Yolda giderken birkaç arslan görüp korkusundan gerisin geriye dönmeye karar verdi. Arslan Ebu İshak Hazretlerini görmüşler peşine takılmışlardı. Ebu îshak Müslim-i Mağribi'nin meclisine yaklaştığında karşıda onu gördü. Arslanlar Müslim-i Mağribi Hazretlerini görünce kaçmadıkları gibi huzurunda sanki boyun eğdiler. O mübarek gelerek onların kulaklarından tuttu ve: Sonra da bana dönerek: — Ey köpekler, ben size demedim mi benim misafirlerime dokunmayacaksınız!

Çocuk Sevgisi

Çocuk Sevgisi Halife Hazreti Ömer Radiyallahü Anh Eshab-ı Kiram'dan bir zatı vali tâyin etmek üzere huzuruna çağırmıştı. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’ın torunlarından biri çıkageldi. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh torununu kucakladı, öptü ve onun gönlünü hoş etti. Orada bulunan zat Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’a; — Ya Ömer Radiyallahü Anh! Sen çocukları sever misin? Hâlbuki ben, on tane torunum olduğu halde hiç birisini bu zamana kadar kucağıma almadım ve öpmedim, dedi. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh ona: — Allah’ü Teâlâ senden merhameti kaldırmışsa ben ne yapayım? Dedikten sonra “Kendi çocuğunu ve torununu sevmeyen, halkı hiç sevemez” diyerek vali tâyin etmekten vazgeçti. (Alıntı)

Ceza Olarak Eli Kesilen Şeyh

Ceza Olarak Eli Kesilen Şeyh Şeyh Hammad (Ebu'l-Hayr Tınatî) Hazretlerinin bir eli kesikti. Bir gün müridlerinden biri küstahlık ederek ona elinin kesilmesine sebep olan şeyin ne olduğunu sordu. Şeyh Ebû'l-Hayr Tınati Hazretleri elinin kesilmesine sebep olan hâdiseyi şöyle anlattı: — Gençliğimde bir günah işledim. Ondan dolayı elimi-kestiler, buyurunca ne zaman olduğunu sordular. Hz. Şeyh de meseleyi başından anlatmaya başladı: — Ben mağrip diyarında oturmakta idim. Sefere çıkmayı ve biraz gezmeyi arzuladım. Tınattan ayrılıp İskenderiye'ye geldim. Orada oniki sene kaldım, iskenderiye'den sonra Dimyat'a dökülen ırmak kenarındaki dağa, kamıştan bir ev yapmıştım. O sıralarda Dimyat'a çok gelen - giden olurdu. Irmağın başına otururlar, yemeklerini yerler ve sofralarının artıklarını da kalenin dibine dökerlerdi. Ben kimseden habersiz, oradaki köpeklerle beraber dökülen ekmeklere üşüşür ve nasibimi alırdım. Yaz mevsiminde bütün azığım bu idi. Kış

Manifaturacı İle Şeyh

Manifaturacı İle Şeyh Birgün Şeyh Ebu Bekr-i Tahir Hazretleri bir manifaturacı dükkânının önünden geçiyordu. Manifaturacının oğlu şeyhin bağlılarındandı. Babası dükkânda olmadığı halde dükkânı bırakıp şeyh ile birlikte gitti. Babası geldiğinde oğlunu bulamadı. Doğruca şeyhin yolunu tuttu. Oğlunu şeyhin huzurunda buldu. Şeyhin yanında oğluna bağırıp çağırdı. Bir hayli eziyet ettikten sonra alıp götürdü. Ebu Bekr-i Tahir Hazretleri o geceyi geçirdi ama çok huzursuz olmuştu. Sabah olunca cariyesini de alarak manifaturacının yanına vardı ve dışarı çağırarak: — Dün geceyi çok huzursuz bir vaziyette geçirdim. Dünya malı olarak da bir cariyem var. Eğer seni incittiğimden dolayı kabul edersen bunu sana verdim gitti, beni bağışla... Yok eğer kabul etmezsen azat ettim gitti, dedi. Manifaturacı hata ettiğini anlıyarak hemen şeyhin ayaklarına kapanıp özür diledi ve: — Ey Şeyh! Günahı ben işliyorum, sen özür diliyorsun. Sen benim hatamı affet!, dedi. Şeyh: — Doğrusu günahı