Kayıtlar

Gazi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ertuğrul Gazi Ve Devlet-İ Âliyye

  Ertuğrul Gazi Ve Devlet-İ Âliyye   Müneccimbaşı (Buradaki “müneccim”, “falcı-büyücü” anlamında değil, astronom, yani “gökbilimci” anlamındadır) Ahmed Dede Efendi, Osmanlı Devleti’ni kuranları şöyle anlatıyor:   “Bil ki, bu devleti kuranlar, tarihin en haşmetli ve en büyük hükümdarlarıdır. Çok hayır yaparlar, çok ihsanda bulunurlar. Dâimâ adâletle hükmetmişler, kılıçlarının hakkı, mızraklarının meyvesi olarak bu devleti kurmuşlar ve büyütmüşlerdir.”   Fransız tarihçi Fernand Grenard ise Osmanlı Devleti’nin kuruluş safhasını, “İnsanlık tarihinin en hayrete değer ve en büyük olaylarından biri” olarak görmek gerektiğini belirtiyor.   Bu oluşun temellerini atan isim, Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi’dir (çok net olmamakla birlikte, Ertuğrul Gazi’nin babası Gündüz Alp, Gündüz Alp’in babası ise Kaya [Kayı] Alp’tır. Bunlar Kayı Aşireti’nin beyleridir).   Kendisi Osmanlı padişahları arasında sayılmamakla birlikte, Ertuğrul Gazi,Kayı Aşireti’nin Anadolu’ya yerleşmesi ve

Çanakkale Savaşında 64 Yıl Sonra Köyüne Gelen Gazi (Gerçek ve Çok Acıklı Bir Savaş Hikâyesi)

Resim
  Çanakkale Savaşında 64 Yıl Sonra Köyüne Gelen Gazi (Gerçek ve Çok Acıklı Bir Savaş Hikâyesi) “… Rahmetli Seyit İlşekerci’nin eczanesinde oturuyordum. İçeri genç bir karı-koca girdi. Bana: “- Hocam, sizi televizyonlardan tanıyoruz. Bizim dedelerimiz de Çanakkale’de kalmışlar. Dönmemişler. Bir sorumuz var. Çanakkale Savaşları’na katılıp da en son gelen kaç tarihinde geldi?” diye sordular. Ben: “- Kayıtlara göre en son 1952’de iki kişi dönmüş. Biri Burdur’a, diğeri Zonguldak’a dönmüşler.” dedim. Yanımda oturan Üçpınar köyünden Remzi isimli arkadaş atıldı: “- Hocam, o da bir şey mi? Bizim köye tam 64 yıl sonra biri çıktı geldi.” Ben çakı bulmuş çocuk gibi sevinerek atıldım: “- Nasıl oldu? Anlat bakalım.” 1978 yılında Balıkesir İstasyonunda elinde bir torba, garip kıyafetli yaşlı bir ihtiyar iner. İstasyon önündeki taksilerden birine sorar:             “- Oğlum, beni Üçpınar köyüne götürü müsün? “- Götürem amca, bin arabaya!” Şoför oraya doğru arabayı sürerken

Türkiye İşte Böyle Kurulmuştu!

Resim
Türkiye İşte Böyle Kurulmuştu! Kahraman Türk ANA’sına bakın yalınayak ve son oğlunu ÖLÜME gönderiyor... Kocasını, Kardeşlerini, diğer üç oğlunu vatana kurban veren bir ana, Bilecik tren istasyonunda son kalan oğlunu Çanakkale'ye şu nasihatlerle uğurlar. "- Bayrak inecekse, ezan dinecekse, ırzımız düşman tarafından çiğnenecekse dayıların, ağaların ve baban gibi öl de gelme oğul! Yoksa hakkımı sana helâl etmem oğul!" Der. Bu konuşmaya trenin kapısında dikilen şerefli bir Türk subayı şahit olur ve hatıra defterine gözyaşları içinde kaydeder. Bu olayın Bilecik tren istasyonunda yaşandığını biliyor muydunuz? Allah’ü Teâlâ rahmet eylesin!            Bu vatan önce Allah’ü Teâlâ’nın sonra da böyle kahramanların sayesinde kurtuldu…

Son Gazi

Son Gazi Çanakkale Merkez Haliloğlu Köyü'nden Halil Koç, Çanakkale savaşlarında, birliği 27. Alay'da Arıburnu bölgesinde Anzak'lara karşı savaştı. Top güllelerinin altında, bir cehennem ateşi içinde, her zaman ölmeye hazır bir neferdi... Tüfek ve süngü hücumları sırasında hemen hemen tamamına yakın arkadaşını şehit verdi... Ömrünün sonuna kadar, hep savaş anıları ile kendini yenilemesini bilmişti... Zaman zaman kendini bizzat savaşın içinde zannederek diz üstü dikilir, kollarını da yanlara açar ;" Sen, sağ cenaha Hasan Hüseyin Çavuş... İngiliz düşman üstüne! Sen de sol cenaha Abdullah Onbaşı... Anzak üstüne!" Diye bağırırdı. Onunla çok iyi bir diyalog içinde bulunmuş, şehitlik alanları mihmandarlarından Zekeriya Ekici, Gazi Halil Koç'un vefatı esnasında yaşanan bir olayı bana nakletmişti. - "Gazi dedem Halil Koç'la sıkça görüşürdüm... Bana savaş anılarını anlatırdı... Bir keresinde; (Zekeriya, sana çok önemli açıklamalarda bulunaca

Osmanlı Devletinin Kurucusu Osman Gazi Rahmetullâhi Teâlâ Aleyh

Resim
Osmanlı Devletinin Kurucusu Osman Gazi Rahmetullâhi Teâlâ Aleyh Babası: Ertuğrul Gazi Annesi: Hayme Hatun Doğumu: Söğüt (M. 1258 - H. 656) Vefatı: Bursa (M. 1326 - H. 726) Saltanatı: 1299 - 1326 (27) sene Osman Gazi, Ertuğrul Bey'in üç oğlundan birisidir. Osman Bey diğer kardeşlerinden büyük değildi, fakat adeta bir idareci olarak yaratılmıştı. Zira bu hususta çok büyük kabiliyet sahibi idi. Babası vefat ettikten sonra diğer bütün beyler, ittifakla Osman Bey'i aşiretin reisi olarak tanıdılar. Osman Bey, beyliğin başına geçtiği zaman,23 yaşında idi. Uzun boylu, geniş göğüslü, kaIın ve çatık kaşlı, elâ gözlü ve koç burunlu idi. Irki omuzları arası oldukça geniş, vücudunun belden yukarı kısmı, aşağı kısmına nispetle daha uzundu. Çehresi yuvarlak ve teni buğday renginde idi. Büyük şeyhlerden Edebali’nin evinde misafir iken, istirahat için gösterilen odada, Kur'an-ı Kerim'i görünce, sabaha kadar saygısından yatmadığı ve geceyi uykusuz geçirdiği ç

Domuz Çobanı 2

Domuz Çobanı 2 Kilis beldesinden bir kadının oğlu Frenk memleketinde esir düşmüştü. Kadın, Ebû Bekr Efendiye gelip oğlunun kurtulması için duâ istedi. Ebû Bekr Efendi; -Demek ki oğlunun kurtulmasını istiyorsun? Öyleyse bana pirinç ile bir tavuk pişir getir, dedi. Kadın, pirinç ile bir tavuğu güzelce pişirip, getirdi. Ebû Bekr Efendi; "Kızıl Hamûr!" diye seslendi. Yanına kızıl bir köpek geldi. Tavuğu onun önüne atıp; - Ye! Dedi. Köpek tavuğu yedi. Kadın bunu görünce, özen göstererek hazırladığı yemeğin köpeğe verilmesine üzüldü. Köpek tavuğu bitirince, Ebû Bekr Efendi, asasıyla işâret ederek; - Haydi şimdi git! Dedi. Köpek dağlara doğru hızla gitti. Aradan bir süre geçince Ebû Bekr Efendi kadına; - Evine dön! Buyurdu. Kadın evine gidince oğlunun kapı önünde durduğunu gördü. Nasıl kurtulduğunu sordu. O da: - Frenk memleketinde esirdim. Onlar beni domuz çobanı yaptılar. Domuzların başında çobanlık yaparken, kırmızı bir köpek gelip bana hücûm etti. Kork