Kayıtlar

Edirne etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yahya Baba

Yahya Baba Yahya Baba, II. Bâyezîd Hân zamanında, Edirne Bâyezid Külliyesi'nin aşçılarından biridir. Arkadaşları hoşaf, kebap, sebze, bakliyat pişirir. Ama onun ihtisası pilavdır. Mübârek, işe girişti mi, ibâdet ettiğini sanırsınız. Pirinçleri salavat getire getire ayıklar, yağını tekbirlerle eritir. Tuzunu Besmele ile suyunu Fâtihâlarla salar. Zaman zaman gözünü yumar, enbiyâyı evliyâyı aracı yapar, Allah’tan bereket arzular. Onun pilâvı herkese yeter, hattâ artar. Ancak o tek pirinç tanesine bile kıyamaz; artanı Tunca nehrine atar. Balıklar onun geleceği saati bilir, köprübaşında toplanırlar. Kilerci, bakar pilav artıyor; pirinci aşçıya az vermeye başlar. Ama Yahya Baba bir kere bile 'Bu pirinç yeter mi?' demez. Kilerci şaşkındır. Her gün pirinç miktarını biraz daha kısar ama pilav azalmaz, aksine çoğalır. Yine herkes doyar, Tunca'nın balıkları bile nasibini alırlar. Kilerci, bunu izah edecek tek kelime bilir: 'Bu bir kerâmet!' Çok dener ve emin

Abdestsiz Emzirilen Süt

Abdestsiz Emzirilen Süt Muhammediye kitabının yazarı Yazıcıoğlu Muhammed Efendi, Edirne ve Gelibolu civarında yaşamıştır. Bu muhterem zatın bir de Ahmed-i Bîcan olarak bilinen kardeşi vardır. Ahmed-i Bîcan hazretleri, aynı zamanda Envar-ül Aşıkın kitabını Farsça’dan tercüme eden zattır. İki kardeşten biri olan Ahmed-i Bîcan, bir gün bir camide vaaz etmekte iken ağabeyi Muhammed Yazıcıoğlu camiden içeriye girer ve küçük kardeşinin sohbetini dinlemeye başlar. Kardeşi ağabeyinin camiye geldiğinin farkındadır. Fakat bir de bakar ki, ağabeyi biraz sonra camiyi gülerek terk eder. Kürsüde nasihat etmekte olan Ahmed-i Bîcan hazretleri, ağabeyinin bu halinden bir şey anlayamaz ve akşam eve geldiği zaman olayı annesine anlatıp durumu öğrenmesini ister. Anne, büyük oğlu Muhammed eve geldiği zaman, (Oğlum, kardeşin camiden niçin gülerek çıktığını soruyor, bir hata mı işledim diyor. Kardeşinin dersinden niçin gülerek çıktın) diye sorduğunda şöyle cevap verir: “Anneciğim, ben kardeşimin vaa