Kayıtlar

Mayıs 19, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Câna Can Kattın Efendim

Câna Can Kattın Efendim 1. Câna can kattın efendim lutf u ihsân eyledin Mürde olmuş gönlümü lutfunla şâdân eyledin 2. Hayli demdir iştiyâkınla harâb olmuştu dil Sâye saldın servi kaddinle hırâmân eyledin 3. Kûşe-i hicrânda ser-gerdân u bî-kes gönlümü Âfitâb-ı hüsn-i tâbânınla rahşân eyledin 4. Ey mürüvvet menbaı tuttun elin üftâdenin Hâtır-ı nâ-şâdımı lutfunla handân eyledin 5. Hasta-i nevmîd-i bî-dermâna kıldın iltifât Ey tabîbim merhem-i vaslınla dermân eyledin 6. Ey güzeller serveri açdın nikâb-ı hüsnünü Bu Hulûsî kemteri lutfunla şâyân eyledin Gazelin Açıklaması: 1. Ey Efendim! Lutuf ve ihsanını bana bağışlayınca adeta canıma can kattın. Böylece gafletle kararmış olan gönlümü de nurlandırıp beni sevindirdin. 2. Nice zamandan beri benim gönlüm senin özleminle yanıp kavrulmaktaydı. Böyle perişan bir haldeyken servi gibi boyunla salınarak gelip gölgeni üzerime bahş edince beni rahatlattın. 3. Senden ayrı bir köşede başı dönmüş ve kimsesi

Kur’an-ı Kerim'in Kalbine Yolculuk

Kur’an-ı Kerim'in Kalbine Yolculuk           Kur’an-ı Kerim; Azîz olan izzet sahibi, Rahîm olan rahmet sahibi Allah’ın indirdiği hikmet yüklü bir kitaptır.           Kur’an-ı Kerim; bir hakikat çağrısı, bir hidayet rehberidir. Bu kitap Allah’ın sesidir, nefesidir; Allah’ın kelamıdır. İnsan, Kur’an-ı Kerim'le ne kadar iç içe girerse Allah’ın sesini, nefesini, soluğunu o kadar içinde, iliklerinde hisseder. O soluk insanı pişirir; olgunlaştırır…           Kur’an-ı Kerim; arayış içindeki insanı esfel-i safilinden, bataklığın dibinden alıp Allah’ın rızasının istikametine sevk etmek için indirilmiş bir kitaptır.           Kur’an-ı Kerim hatırlatır... İnsanın fıtratından gelen devasa sorulara, arayışlarına cevap verir. İnsanın ruhuna, benliğinin derinliklerine hitap eder. Yeter ki insan içindeki o sese kulak verebilsin.           Kur’an-ı Kerim Peygamberimizin kalbine inmiştir; şahsiyetine ve benliğine inmiştir. Onu yemesiyle, içmesiyle, oturmasıyla, kalkmasıyla yaşayan

Kâfirlerle Bin Ay Harp Eden Peygamber!

Kâfirlerle Bin Ay Harp Eden Peygamber!   “Geçmiş zamanda Şemun adlı bir peygamber vardı. Allah rızâsı için bin ay devamlı cihat edip, silâhını omuzundan çıkarmadı.” Hazreti Şemun (Şemsûn) aleyhisselam, İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden olduğu rivâyet edilen mübârek zâttır... İsa aleyhisselamla Muhammed aleyhisselam arasında yaşamış olan Şemun aleyhisselam, İncil ehlindendi. İsa aleyhisselama indirilen, henüz bozulmamış İncîl-i şerîfe göre amel ederdi. Kavmiyse putlara tapardı. Şemun aleyhisselam, Allahü teâlâyı inkâr eden ve putlara tapan sapık kavimle cihâd (savaş) edip, onları îmâna çağırdı. Çok güçlü ve cesur bir zât olan Şemun aleyhisselamı düşmanları türlü hîlelerle şehit etmek istediler. Hangi bağla bağladılarsa, o bağı kırıp kurtuldu. Yaşadıkları beldenin hâkimi, Hazreti Şemun’un hanımına haber gönderip, -Eğer kocanı öldürmede bize yardımcı olursan, seni kendime alıp istediğin her şeye kavuştururum, dedi. Kadın buna aldandı ve; -Size nasıl yardımcı ol

Zâlim Nefsin Elinden

Zâlim Nefsin Elinden Âciz kaldım zâlim nefsin elinden, Şu dünyanın lezzetine doyamaz. Eğnine almıştır gaflet gömleğin, Ömrü gelip geçtiğini bilemez. İlâhî gaflet gömleğin giyene, Müslüman der misin nefse uyana, Kazanır kazanır verir ziyana, Hak yoluna bir pulunu kıyamaz. İlâhî miskince âdem oğlanı, Varıp tutmaz bir mürşidin elini, Haram-helâl kazandığı malını, Ele nasip eder kendi yiyemez! Sağlığında âyet, hadis nesine, Son nefeste muhtaç olmuş Yâsîn’e, Götürür koyarlar makberesine, Oğlum, kızım, malım kaldı diyemez! İlâhî gafletten uyar gözümü Dergâhında kara etme yüzümü! Yunus der ki gelin tutun sözümü Dünya seven âhireti bulamaz! Yunus Emre (Kuddise Sirrûh)

Kurşuna Dizilmeyi Beklerken Kitap Okuyan Adam (Gerçek Hikâye)

Kurşuna Dizilmeyi Beklerken Kitap Okuyan Adam (Gerçek Hikâye) Bu hikâyeyi ilgiyle okuyacağınızı umuyorum. Bir doktorun hatıraları... Doktor Springer Galiban, Kızıl Çin’de Mareşal Chang Ming’in özel doktoru... Yabancı birisi olduğu halde kendisine karargâh içinde istediği yere girme izni verilmiş... Şehir baskınlarına, esir katliamlarına ve kitle halindeki idamlara da defalarca şahit olmuş... Fakat Çin'de geçirdiği beş yıllık zaman içinde bir olay var ki, işte onu hiç unutamamış... Doktor Galiban anlatıyor; Han-Cheou şehrindeydik... Ve o gün, 74 mahkûm kurşuna dizilecekti... Doktor olduğum için sabahın erken saatinde alana gittim... Ateş emrini verecek olan genç bir subay da takımıyla gelmiş bekliyordu... İdam başladı... Tetiklerin her çekilişinde 12 tüfek birden ateş ediyordu ve mahkûmlar tek tek eksiliyordu... Bu kargaşa esnasında, sondan ikinci, yani 73. mahkûma gözüm ilişince, hayretten dona kalmıştım... Zira bu mahkûm, rahat bir halde kitap okuyordu... İster i