Kayıtlar

hazret etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hazret-i Âmine Vâlidemiz’in Dünyadan Göçerken Peygamberimiz Aleyhisselâm’a Söylediği Sözler

Hazret-i Âmine Vâlidemiz’in Dünyadan Göçerken Peygamberimiz Aleyhisselâm’a Söylediği Sözler ·      Ma’sum çocuk! ·      Seni vedia-i İlâhî olarak bırakıp gidiyorum! ·      Rabbim seni mes’ut ve mebrûk buyursun! ·      Validenin gaybubetiyle me’yus olma! ·      Ey bir rü’yânın kurbanı olacakken; lûtf-i İlâhî sâyesinde, fidye-i necât ile Pençe-i cellâd-ı ecelden yakayı kurtaran Abdullah’ın o ma’sum yavrusu! ·      Eğer düşlerim doğru çıkacak olursa; Sen bütün ins-ü cinne gönderilecek bir Peygambersin! ·      Helâl ve harâmı bildirmeğe, Bütün hakikatleri çerçevelemeğe Ve ceddin İbrâhim aleyhisselâmm dîni İslâmiyet! ihyâyâ memursun! ·      Çünkü Allah, İbrâhim Aleyhisselâm gibi seni de, putlardan ve puta tapanlara uymaktan 'korumuştur! ·      Her yaşayan ölür, ·      Her yeni eskir, ·      Her yaşlı göçer, ·      Ben de öleceğim. ·      Fakat senin gibi temiz ·      Bir vekil bırakacağım için ·      Adım aslâ ölmeyecek…   (Hazret-i Âmine Hatun Radiyall

İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh Hazretleri Nefsine Şöyle Hitab Ederdi:

  İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh Hazretleri Nefsine Şöyle Hitab Ederdi:   Ey Nefsim! Akıllı olduğunu iddia ediyorsun ve sana ahmak diyenlere kızıyorsun. Hâlbuki senden daha ahmak kim var? Ömrünü boş şeylere, gülüp eğlenmekle geçiriyorsun. Senin halin, polislerin, kendisini aradıklarını ve yakalayınca ıdam edeceklerini bildiği halde, zamanını eğlence ıle geçiren katile benzer. Bundan daha ahmak kimse olr mu? Günahlara dalmışsın. Allah’üTeâlâ, bu halini görmüyor sanıyorsun, imansızsın! Eğer gördüğüne ınanıyorsan, çok cüretkâr ve hayâsızsın ki, onun görmesine ehemniyet vermiyorsun! O halde, yazıklar olsun sana, ey nefsim! Günah ışleyince, “O kerimdir, rahimdir, beni affeder!” diyorsun. Kendi isteklerine kavuşmak ıçin; her çareye başvuruyorsun. “Allah’ü Teâlâ kerimdir, rahimdir, istediklerimi zahmetsiz bana gönderir!” demiyorsun. “Sonra tevbe ederim ve ıyi şeyler yaparım!” diyorsan, ölüm daha önce gelebilir, pişman olup kalırsın. “Yarın tevbe etmeyi, bugün etmekten kolay…” s

İmam-ı Âzam Rahmetullahi Aleyh Hazretleri Hakkında Kıssalar

  İmam-ı Âzam Rahmetullahi Aleyh Hazretleri Hakkında Kıssalar     İmam-ı Âzam Rahmetullahi Aleyh Hazretleri hakkında: “- Kırk sene, yatsı abdestiyle sabah namazını kılmıştır.” denir, doğrudur. Hazreti İmam, yolda giderken iki kişinin kendisi hakkında: “- İşte yatsı abdestiyle sabah namazını kılan zat budur!" diye konuştuklarını duyar. Bunun üzerine: “- Yâ Rabbi, bu insanları yalancı çıkarma. Ben, senin huzuruna bende olmayan bir sıfatla çıkmaktan hayâ ederim!” Diyerek ondan sonra yatsı abdestiyle sabah namazını kılmaya başlamış ve bu 40 sene devam etmiş. Hazreti İmam'ın namaz kıldığı mescidin müezzini anlatıyor: “- Yatsı namazını kılıyorduk. İmam namazda "Zilzal" sûresini okudu. Cemaat içinde İmam-ı Âzam da vardı. Namaz bitti, herkes çıktı. İmam-ı Âzam tefekkür halinde, olduğu gibi duruyordu. Onu rahatsız etmemek için kandili yanar vaziyette bırakarak çıktım. Onun mescidde kalacağını tahmin ederek kapıyı kilitledim. Sabah ezanını okuyup içeri

Hazret-i Osman’ın Radıyallahü Anh’a “Yahudi” Diyen Adam

  Hazret-i Osman’ın Radıyallahü Anh’a “Yahudi” Diyen Adam   Zengin bir adam vardı. Hazret-i Osman’ın Radıyallahü Anh’a düşmanı idi. Hatta O’na Yahudi bile derdi. İmâm-ı A’zam Rahmetullahi Aleyh hazretleri bunu duyup adamı çağırdı ve şöyle dedi: “- Senin kızını tanıdığım bir Yahudiye vermek istiyorum.” Adam şaşkınlık içinde kaldı. Hemen itiraz etti: “- Sen Müslümanların imamısın. Bir Müslümanın kızını bir Yahudiye nikâh etmeye nasıl cevaz verirsin? Ben katiyen kızımı Yahudi’ye vermem.” “- Sübhanallah! Kızını, bir Yahudi’ye vermeye râzı olmuyorsun da, Peygamber aleyhisselâmın iki kızını bir Yahudi’ye verdiğini nasıl söyleyebiliyorsun?” Adam bu cevap karşısında hatasını anladı. İmâm-ı A’zamın mübârek sözlerinin bereketiyle bozuk itikadından vaz geçip tevbe etti.

Hazret-i Ebu Ubeyde Radiyallahü Anh’ın Vasiyyeti

          Hazret-i Ebu Ubeyde Radiyallahü Anh Şam'da 639 senesinde, veba hastalığına yakalandı. Öleceğini anlayınca, orada hazır bulunanlara bir vasiyetinin olduğunu bildirdi. Vasiyetinde buyurdu ki:   ·    Namazınızı kılınız! ·    Orucunuzu tutunuz! ·    Sadakanızı veriniz! ·    Haccınızı yapınız! ·    Birbirinize iyilikte bulununuz! ·    Âlimlere ve büyüklerinize itaat ediniz! ·    Dünyaya aldanmayınız! ·    İnsanların en akıllısı Allahü Teâlâ’nın emirlerini yerine getirenlerdir. ·    Hepinize Allahü Teâlâ’nın selâm ve rahmetini, lutuf ve bereketini niyâz ederim. Haydi yâ Mu'âz, cemâ'ate namazı kıldır!                     Mu'âz bin Cebel Radiyallahü Anh hazretleri cemaate bir hutbe okudu. Burada buyurdu ki:           Yemin ederim ki, Ebû Ubeyde Radiyallahü Anh gibi, dinine bağlı, temiz ve merhametli insanlar çok azdır. Dünyaya hiç meyletmeyen, emrindekilere hep iyiliği ve birbirlerini sevmeyi emreden bu mübarek Ebû Ubeyde Radiyallahü Anh

Hazreti Dâvûd-i Tâî Rahmetullahi Aleyh Buyurdular ki:

·      “Her nefs, dünyâdan susuz olarak gidecektir. Ancak Allahü teâlâyı zikreden kullar bundan müstesnadır.” ·      “Uzun emele dalan bir kul, üzerindeki kul borçlarını unutur ve tövbe etmeyi sonraya bırakır. Siz böyle yapmayınız.” ·      “Her an kusur ve günahları çoğalan, kabahatları yenilenen bir kul, nasıl olur da üzülmez.” ·      “Dünyâya düşkün olan kimsenin, insanlardan ayrı yaşamasının (uzlete çekilmesinin) bir faydası olmaz. Dost ve yoldaşı Allahü teâlâ, nasîhat edeni Kur’ân-ı kerîm olmayan kimse, şüphesiz yolu şaşırmıştır. Onun uzleti uygun değildir.” ·      “Benim uzlete (yalnızlığa) çekilişimin sebebi, büyüklere hürmetin kalktığını görmem, arkadaşımın bana kızdığı zaman, beni kötülemek için birçok ayıplarımı sayıp döktüğünü müşâhede etmem olmuştur.” ·      “Dünyâyı sevenler, dünyalıkları için âhıretlerini terk ediyorlar. Sen, Allahü Teâlâ’nın emirlerini yapabilmek için dünyâyı terk et.” ·      “Nefsimin hiç bir amelini güzel bilmedim ve karşılığında sevâb umm

Hazret-i Sâmî Kuddise Sirruh

  Hazret-i Sâmî Kuddise Sirruh   Kâinat bahçesinde açtı dergâhı Hami, Bin vecd ile zikreder Yüce Allah’ı Sami,   İç gözüne Hak nurun sürmesi çekilmiştir, İşte Kutbu’l-Arifîn, erenler şahı Sami!   Her lütfü, her keremi O’na etmiş Erbilî, Kalb-i şerifine aşk, bina etmiş Erbilî,   Cennet bağında öten can bülbülüdür Sami, Mektûbatında nice sena etmiş Erbilî!   Can kurban, cihan kurban, Hak Nura ermişlere, Kalbi, gönlü ve dili, Allah’a vermişlere...   Peygamber kucak açar, Melekler alkış tutar, Ömür seccadesini dergâha sermişlere!   Mustafa Necati Bursalı   Kaynak: Sâdık DÂNÂ, Erkam yayınları, Sultanü’l-Ârifîn eş-Şeyh Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu

Hazret-İ Ebû Bekr Radiyallahü Anhın Bir Şiiri

Resim
  Hazret-İ Ebû Bekr Radiyallahü Anhın Bir Şiiri Doç. Dr. M. Esad COŞAN Meşhur Arap şairi Şerefüddin Muhammed b. Saîd el-Busirî, 608-696 hicrî yılları arasında (m.1213-1296) Kahire'nin kuzeyindeki Bilbîs şehrinde yaşamıştı. Hadîs ilminde de şöhret kazanmıştı. Aynı zamanda mahir bir hattat idi. Yazdığı eserler içinde en meşhuru, asıl adı el-Kevâkibü'd-dürriyye fî Medh-i Hayri'l-Beriyye olan ve Hazret-i Peygamber'i Sallallahü Aleyhi Vesellem medh sadedinde kaleme alınmış bulunan kasidesidir. Mütehassısların ifadesine göre İslâm âleminde bunun kadar yayılmış, tanınmış ve sevilmiş bir başka şiir gösterilemez. Arapça, Farsça, Türkçe, Berberî diliyle üzerine doksandan fazla şerh yazılmış, Latince, Fransızca, Almanca, Farsça ve Türkçe'ye tercüme edilmiş, sayısız tahmisleri, teslis ve taştirleri yapılmıştır. Bu meşhur kaside asıl adından ziyade, Kasîde-i Bür'e veya Hazret-i Peygamber zamanında şair Ka'b b. Züheyr tarafından yazılan "Banet Suadu..." ma

İmam-ı Azam Rahimeullah Hazretlerinden Nasihatlar 2

İmam-ı Azam Rahimeullah Hazretlerinden Nasihatlar 2 • “Hayvânî zevklerine düşkün, nefsanî arzularına uyan kimseler ile beraber oturma. Yalnız dine davet yolunda böyleleri ile birlikte bulunmakta bir mahzûr yoktur. Oyun ve eğlence yerlerine ve sövülüp sayılan yerlere gitme. Ezan okununca hemen camiye gitmeye hazırlan ki başkaları senden önce davranmasın.” • “Çok gülme. Zira çok gülmek kalbini öldürür. Vakarlı bir şekilde yürü. Acele acele, salına salına yürüme. İşlerinde aceleci olma. Konuşurken yüksek konuşma, bağırıp çağırma. Dâima kendin için sükûn ve sükûtu seç.” • “İnsanlara hatalarında uyma. Dine uygun işlerinde tâbi ol. Fenâlığını bildiğin bir kimseyi o kötülüğü ile anma. Ondan fayda ve iyilik ara ve iyi hâli ile an. Meğer o kimsenin fena hâli din husûsunda ise o zaman bunu insanlara söyle de ona uymasınlar ve ondan sakınsınlar.” • “Seninle bir şey hakkında istişare etmek, danışmak isteyen kimseyi dinle. Seni Allah’ü Teâlâ’ya yaklaştıracağını bildiğin şeyleri ona söyle. B

Hazret-i Sâre Validemiz Radıyallahü Anha'nın Duası

Hazret-i Sâre Validemiz Radıyallahü Anha'nın Duası Mısır’ı Firavun âilesi idâre ediyordu. Bunlar zâlim ve kibirli kimseler idi. Huduttan, yabancı ve güzel bir kadın şehre girdiği zaman hemen Firavun’a bildirilirdi. Evli ise kocası öldürülür, eğer erkek kardeşi var ise, kadın ondan istenirdi. İbrâhîm Aleyhisselâm, yanında Sâre vâlidemiz olduğu hâlde huduttan geçince, yine saraya haber gitti. Cemâl sâhibi bir kadının Mısır’a girdiği bildirildi. Sâre vâlidemiz, İbrâhîm Aleyhisselâm’dan soruldu. O da “dîn kardeşi” mânâsına “kardeşimdir” dedi. Bunun üzerine İbrâhîm Aleyhisselâm’a dokunmadılar. Sâre’yi alıp saraya götürdüler. Bu hususla alâkalı olarak Buhârî’de geçen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulur: “Sâre saraya girince, hemen abdest alıp iki rekât namaz kılmak üzere huzûr-ı ilâhîye durdu. Namazı bitirince Cenâb-ı Hakk’a şöyle ilticâ etti: “Ey Allâh’ım! Ben Sana ve Sen’in peygamberine inanmış, iffetimi de zevcimden başkasına karşı titizlikle korumuş bir kulun isem

İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri ve Köle

İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri ve Köle İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri azat etmek için bir köle almıştı. Köleye sordu: – Adın nedir? – Ne diye çağırırsanız odur, efendim… – Ne yemek istersin? – Ne verirsen onu yerim, efendim… – Ne iş yaparsın? – Ne emrederseniz onu yaparım, efendim… – Ne arzu edersin? – Kölenin arzusu olur mu? Efendinin dileği, kölenin arzusudur... Bu cevaplar karşısında İbrahim Edhem Kuddise Sirrûh Hazretleri hüngür hüngür ağlar ve kendisine şöyle der: – Be hey miskin, kulluğu bu köleden öğren. Sen hiç ömründe Allahü Teâlâ’ya karşı böyle kul olabildin mi?

Hazret-i Ebu Hüreyre (Radıyallahü Teâlâ Anh)

Hazret-i Ebu Hüreyre (Radıyallahü Teâlâ Anh) Hazret-i Ebu Hüreyre (radıyallahü teâlâ anh), eshab-ı kiramın büyüklerindendir. Adı Abdurrahman’dır. Eshab-ı kiram arasında Abdullah bin Ömer’den sonra, en çok hadis bilen budur. Yemen’in Devs kabilesindendir. Künyesi Ebu Hüreyre’dir. Resulullah efendimiz, bir gün eteğinde kedi yavrusunu severken görünce kedi yavrusunu seven anlamında Ebu Hüreyre ismini verdi. Yemen’deki Devs kabilesinin ileri gelenlerinden ve meşhur şair olan Tufeyl bin Amr’ın İslam’a davet etmesiyle Müslüman oldu. Hicretin yedinci yılında, Tufeyl bin Amr ve diğer iman edenlerle birlikte, Hayber’in fethi esnasında, Medine’ye geldi. Bir daha, Yemen’e dönmeyip Medine’de kaldı. Hazret-i Ebu Hüreyre, müslüman olduktan sonra, annesinin de müslüman olmasını çok istiyor, bunun için çok uğraşıyordu. Fakat bir türlü muvaffak olamıyordu. Bu hususta şöyle anlatmıştır: Bir gün Resulullahın huzuruna gidip, ya Resulallah, annemi İslam’a davet ediyorum, kabul etmiyor. Bu