Kayıtlar

Ocak 9, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kâbe Yolları

Kâbe Yolları Giydim beyazları düştüm yollara, Ya RAB nasip eyle cümle kullara, Nice âşıkların gönlünde yara, Ne güzeldir Ya RAB Kâbe yolları. Yaklaştıkça Kâbe’ye heyecan başlar Buğulu gözlerden süzülür yaşlar Öyle bir hasret ki bitmeden başlar Ne güzeldir Ya RAB Kâbe yolları. Uçsuz bucaksız çölleri aşarak Lebbeyk sedaları ile coşarak Nurlu Beytullah’a doğru koşarak Ne güzeldir Ya RAB Kâbe yolları. Yaklaştıkça Kâbe’ye heyecan başlar Buğulu gözlerden süzülür yaşlar Öyle bir hasret ki bitmeden başlar Ne güzeldir Ya RAB Kâbe yolları. Giydim beyazları düştüm yollara, Ya RAB nasip eyle cümle kullara, Nice âşıkların gönlünde yara, Ne güzeldir Ya RAB Kâbe yolları. Fırat Türkmen

İlme'l-Yakîn

İlme'l-Yakîn Delil ve burhan ile elde edilen kesin bilgi. “Yakîn” , kesin bilgi demektir. Kur'an-ı Kerîm'de de yakîn, zannın karşıtı olarak zikredilmektedir: "Artık pek azı hariç, onlar inanmazlar. Küfürlerinden ve Meryem'e büyük bir iftira atmalarından 'Biz Allah'ın elçisi, Meryem oğlu İsâ Mesih'i öldürdük!' demelerinden ötürü... Oysa onu öldürmediler ve asmadılar; fakat öldürdükleri kimse İsa Aleyhisselâm gibi göründü. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içerisindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu yakînen öldürmediler (onu öldürdüklerini kesin olarak bilemediler)" (en-Nisâ, 4/157). Kesinlik ifade eden bilgiler arasında da bir derecelemenin mevcut olduğu bir vakıadır. Kesin bir bilgi, kalbe daha da itminan verebilir. Bu nedenle âlimlerin bir kısmı, kesinlik ifade eden bilgileri “ilme'l-yakîn”, “ayne'l yakîn” ve “hakka'l-yakîn” olmak üzere üç kademeye ayırmış

Peygamberimiz Aleyhisselâm’ın Kızı Hz. Fatıma Radiyallahü Anha'ya Öğrettiği Dua

Peygamberimiz Aleyhisselâm’ın Kızı Hz. Fatıma Radiyallahü Anha'ya Öğrettiği Dua   اَللَّهُمَّ رَبَّ السَّمَوَاتِ السَّبْعِ وَرَبَّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ رَبَّنَا وَرَبَّ كُلِّ شَيْءٍ مُنْزِلَ التَّوْرَاةِ وَالْإِنْجِيلِ   وَالْقُرْآنِ فَالِقَ الْحَبِّ وَالنَّوَى أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ ككُلِّ شَيْءٍ أَنْتَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهِ أَنْتَ الْأَوَّلُ فَلَيْسَ قَبْلَكَ شَيْءٌ وَأَنْتَ الْآخِرُ فَلَيْسَ بَعْدَكَ شَيْءٌ وَأَنْتَ الظَّاهِرُ فَلَيْسَ فَوْقَكَ شَيْءٌ وَأَنْتَ الْبَاطِنُ فَلَيْسَ دُونَكَ شَيْءٌ اقْضِ عَنِّي الدَّيْنَ وَأَغْنِنِي مِنْ الْفَقْرِ Okunuşu: "Allâhümme Rabbe's-Semevâti's-seb'ı ve rabbe'l-arşı'l-azîm. Rabbene ve Rabbe külli şey'in münzilet-Tevrâti ve'l-İncîli ve'l-Kur'âni fâlika'l-habbi ve'n-nevâ ezûzü bike min şerri külli şey'in ente âhızün bi nâsıyetihî ve ente'l-evvelü ve feleyse kableke şey'ün ve ente'l-bâtınü ve fe leyse dûneke şey'ün akdı annî'd-deyne ve eğninî mine'l-fakri…&qu