Kayıtlar

Şubat 13, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İslâm Büyüklerinden İnciler 2

İslâm Büyüklerinden İnciler 2 Büyükleri sevmek, saâdetin sermâyesidir. Muhabbete müdâhane, gevşeklik sığmaz. İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) Nefs bir kötülük deposudur. Kendini iyi sanarak Cehl-i mürekkeb olmuştur. Nefse, günahlardan kaçmak, ibâdet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır. Küfür, nefs-i emmârenin isteklerinden hâsıl olur. Nefse kolay ve tatlı gelen şeyi saâdet zan etmemeli, nefse güç ve acı gelenleri de şekâvet ve felâket sanmamalıdır. İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) “İnsanların en cahili, ahiretini başkasının dünyası için satandır.” Hz. Ömer Radiyallahü Anh Eskiden teknoloji yoktu, Çay vardı... Muhabbet vardı... Samimi ellerle yapılan dua’lar vardı... Ve kocaman bir HUZUR vardı... “Az olun, fakat hakiki olun. Bir gün kendi kapınızı çalacak yüzünüz olsun….” Erenler buna kalmadı, vardı yoluna durmadı! Hakk’ı gerçek sevenlere, cümle alem kardaş gelir! Miskin Yunus bil özünü, dosta açı

İslâm Büyüklerinden İnciler 1

İslâm Büyüklerinden İnciler 1 Sofi kalbini kıranlara, seni çok incitenlere dua etmezsen marifet kapısı sana açılmaz. Gavsi Sani Hazretleri Abdullah bin Ömer Radiyallahü anh sadaka olarak şeker verir ve şöyle derdi. Sevdiğiniz şeylerden sadaka vermedikçe sadaka vermezseniz ciz Cennete giremezsiniz. Ali İmran 92 S. İhsan elHüseyni Adam Vardır : “Allah!” der. Tayy-i mekân eder. Bir anda arşa yükselir! Adam Vardır : “Allah!” der Hemen canını verir! Adam Vardır : “Allah!” der. Bayılır, yıkılır! Adam Vardır : “Allah!” der. Bir şey olmaz. Odun gibi durur! Adam Vardır : “Allah!” demez! Adam Vardır : “Allah!” diyemez!  Münir Derman Hazretleri Kuddise Sirruh Ey benim gibi nefis taşıyan dostlarım. Dikkat edin! Dünya arkasını dönmüs gidiyor; Ahiret yüzünü çevirmiş bize doğru geliyor. Hz Ali Radiyallahü Anh - Yanmadan pişilir mi ?  Gitmeden gelinir mi Yunus'um?  Tapduk Emre Hz. Abdullah bin Ömer Radiyallahü anh sadaka olarak şeker verir ve ş

Dâvet Âdâbı

Dâvet Âdâbı 1- Davete çağıran sofra sâhibi, ittika sahibi ve dindar kimseleri davet etmeye bakmalıdır. Fâsık ve fâcirleri dâvet etmemelidir. Çünkü Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem kendisini davet edip yediren bazı kimselere şöyle demiştir: 'Senin yemeğini iyiler yediler'. Bir başka hadîste de şöyle demiştir: Sen ancak muttakî bir kimsenin yemeğini ye ve yemeğini de sâlih bir kimseye yedir. 2- Özellikle zenginleri değil, tam aksine fakirleri dâvet etmeye dikkat etmelidir. Nitekim Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmaktadır: Yemeklerin en şerlisi velîme yemeğidir. Çünkü yemeğe yalnız zenginler dâvet edilir. Fakirler ise, davet edilmezler. 3- Ziyafetinden akrabalarını mahrum etmemesi gerekmektedir. Çünkü onları mahrum etmesi nefretlerine sebep olur ve böylelikle sıla-i rahim kesilir. 4- Dost ve tanıdıkların yakınlık derecelerini gözetip ona göre hareket etmesi lâzımdır. Çünkü sadece bir kısmını davet etmek diğerlerini rencide eder

Paranın Gittiği Yerden, Geldiği Yer Belli Olur!

Paranın Gittiği Yerden, Geldiği Yer Belli Olur! Çok zengin biri camiye gider. Yanına da tesadüfen fakir ve garip birisi namaza durur. Aslında o bir Allah adamıdır. Namazdan sonra bu fakir, duasında, yemeklerin isimlerini de sayarak, “Yâ Rabbi, acıktım, bana şu yemekleri gönder!” der. Zengin, bunu işitince, kendisine duyurmak için böyle dua ettiğini zannedip ona, “Kardeşim, ne diye böyle dolaylı yoldan söylüyorsun, açıktan isteseydin verirdim” der. Fakir, “Ben Rabbimden istedim, sen de kimsin?” der ve bir kenara çekilir, uyumaya başlar. Az sonra birisi, elinde tepsiyle gelir. Fakiri uyandırıp, “Efendim, yemekleriniz geldi. Ben dışarıda bekliyorum, yemekten artan olursa alacağım” der. Tepside fakirin duada istediği yemeklerin aynısı var. Zengin şaşırır. Merakla dışarı çıkıp yemeği getirene der ki: - Sen kimsin, bu fakir kim, bununla ne ilgin var? - Ben hamalım. Bugün yükünü taşıdığım zengin, on lira yerine, yüz lira ihsan etti. Eve çokça erzak alıp götürdüm. Hanım yemekleri

Merhamet Edene Merhamet Edilir

Merhamet Edene Merhamet Edilir Büyük bir zatın talebesi, bir camide akşam namazını kılar. Orada garip birisinin, namazını kılıp dua ettiğini görür. Onun hâli dikkatini çeker, yanına yaklaşır, selam verir. Bir ihtiyacı olup olmadığını sorar. Garip kişi, “İhtiyacım yok” der gibi bir işaret yapar. Ama görünüşü çok perişan olduğu için, o talebe, “Belli ki bu, hâlini söylemeyen cinsten” diye düşünür ve ısrar eder, “Lütfen söyleyin, bir yardımımız dokunabilir mi?” der. O kişi, talebenin samimiyetle sorduğunu görünce, “Bir ekmek parası varsa iyi olur!” der. Talebenin ciğeri sızlar, cebindeki paraların hepsini çıkarıp, hiç saymadan ona verir. Evine vapurla gidebilmek için bilet almaya gider, ama cebinde bir kuruş kalmamıştır. Ne yapacağını şaşırır, Allah’ü Teâlâ’ya tevekkül ederek gemiye biner. Biletçiye, “Bugün bilet alamadım. Söz, yarın iki bilet vereceğim. Bana izin ver de geçeyim!” der. Biletçi de, “Estağfurullah kardeşim, ben seni tanıyorum, geç bakalım!” der. Ertesi gün i

Takdir Olunan

Takdir Olunan Hz. Ali Kerremallahü Vecheh, bir adama katırını emanet edip mescide girdi. Adam katırın yularını alıp gitti.  Hz. Ali Kerremallahü Vecheh, o adama vermek üzere iki dirhem hazırlayıp mescitten çıkınca katırın başıboş dolaşmakta olduğunu gördü. Ona binip gitti. Kölesine çarşıdan yeni bir yular almak üzere iki dirhem verdi. Kölesi çarşıda o yuları hırsızdan iki dirheme satın aldı.  Bunun üzerine Hz. Ali Kerremallahü Vecheh şöyle buyurdular: “Muhakkak kul, sabrı terk etmek suretiyle helal rızkı kendisine haram kılar. Hâlbuki Allahü Teâla tarafından onun için rızık olarak takdir olunandan fazlası da yoktur.” Kaynak: Fazilet Takvimi Hz. Ali Kerremallahü Vecheh Efendimizin kılıcında şu ibare yazılıydı: “Dünya husûsunda insanlar ne kadar hırslı ve tedbirli… Hâlbuki rızkların taksiminde aklın ve kemâlin tesiri yoktur. Ne takdir edilmişse rızklar o kadardır. Nice edepli akıllı insanlar var ki, dünya ona müsâit değildir. Nice ahmaklar da var ki, kusurlarına ve eksi

Ayıpları Örtmek

Ayıpları Örtmek Hz. İsa Aleyhisselâm, insanlara sorar; – Uyuyan bir kimseyi rüzgârla bazı mahrem yerleri açılmış görseniz, onu örter misiniz? – Örteriz, dediler. – Belki kapalı yerlerini açarsınız? – Sübhanallah! Nasıl açarız? Dediler. Hz. İsa Aleyhisselâm buyurdular ki; – Yanınızda birisi çekiştirilirken kalan bildiğiniz daha gizli kusurlarını da siz açmıyor musunuz? Hadis-İ Şerif “Başkasının ayıplarını söyleyeceğin zaman kendi ayıplarını hatırla.” (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred) Hadis-i Şerif “Ne mutlu o kimseye ki, ayıpları, kendisini başkasının ayıplarını görmekten alıkoydu.” (Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabu’l-îmân) İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh, “Gıybetçiye diliyle karşı duramayan, kalbiyle reddetmekle mükelleftir.” Buyurmaktadır. (Alıntı)