Kayıtlar

Kasım, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hikmet Ehli Bir Zata “Nasılsınız?” Diye Sormuşlar

Hikmet Ehli Bir Zata “Nasılsınız?” Diye Sormuşlar Muhammed bin Vâsi hazretlerine; “- Nasılsınız?” , “- İyi misiniz?” diye sormuşlar. Üzüntülü bir şekilde; “- Hayır iyi değilim!” demiş. “- Ama iyi görünüyorsunuz!” dediklerinde de; “- Ömrü her gün azalan, ama günahı her gün çoğalan kimse nasıl iyi olur?” karşılığını vermiştir.

Tatlı Dilli Birine Sormuşlar

Tatlı Dilli Birine Sormuşlar Tatlı dilli birine sormuşlar: “- Bunu nasıl yapıyorsun?” “- Ağzımdan çıkacak, her sözün tadına bakar. Acı ise yutar, tatlı ise, servis yaparım!” demiş...

Gel Gör Beni Aşk Neyledi?

Gel Gör Beni Aşk Neyledi? Ben yürürüm yana yana aşk boyadı beni kana, Ne âkılem ne divâne gel gör beni aşk neyledi? Gâh eserim yeller gibi gâh tozarım yollar gibi, Gâh akarım seller gibi gel gör beni aşk neyledi? Akarsu gibi çağlarım dertli ciğerim dağlarım, Şeyhimi anıp ağlarım gel gör beni aşk neyledi? Tut elimden kaldır beni yâ vaslına erdir beni, Çok ağlattın güldür beni gel gör beni aşk neyledi? Ben yürürüm ilden ile şeyh ararım dilden dile, Gurbette hâlim kim bile gel gör beni aşk neyledi? Bir mecnun olup yürürüm o yâri düşte görürüm, Uyanıp mahzun olurum gel gör beni aşk neyledi? Miskin Yunus bîçâreyim baştan ayağa yâreyim, Dost ilinden âvâreyim gel gör beni aşk neyledi?     Yunus Emre Rahmetullahi Aleyh

Ya Rabbi iman ile ölmemi nasip eyle!

Ya Rabbi iman ile ölmemi nasip eyle! Evliyanın büyüklerinden bir zat, hac zamanında insan kılığına girmiş olan İblisi Arafat'ta gördü. Zayıflamış ve benzi solmuş, gözü yaşlı ve kamburu çıkmış, perişan bir haldeydi. Evliya zat, İblisi tanıyıp ona dedi ki: - Niçin gözün yaşlıdır? - Ticaret yapmak fikri olmadan, sırf Allah rızası için hac yapmaya gelenlerin, bu arzuları yüzünden diğerlerinin de haclarının Allah tarafından kabul edilmesinden korktum. Onun için ağlıyorum. - Seni zayıflatan nedir? - Hacıları getiren atların inlemeden, kişneyerek gelmelerine üzüldüm. Hâlbuki benim yoluma gidenleri böyle götürselerdi, sevincim çok artardı. - Peki, benzini solduran nedir? - Müslümanların ibadetlerine devam etmeleri ve birbirleriyle yardımlaşmalarıdır. Şayet isyanda yardımlaşsalardı, sevincim artardı. - Seni çökertip, belini büken nedir? - Kulların, (Ya Rabbi, iman ile ölmemi nasip eyle) diye dua etmeleridir. Halbuki ben onları, kendi ibadetlerini beğendirip veya Allah

Ateşli Hastalara Okunacak Dua

Ateşli Hastalara Okunacak Dua عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ، قَالَ: كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يُعَلِّمُنَا مِنَ الأَوْجَاعِ كُلِّهَا، وَمِنَ الْحُمَّى، هَذَا الدُّعَاءَ: "بِسْمِ اللَّهِ الْكَبِيرِ، أَعُوذُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ، مِنْ شَرِّ كُلِّ عِرْقٍ نَعَّارٍ، وَمِنْ شَرِّ حَرِّ النَّارِ. " Okunuşu: Bismillâhil kebîr, eûzü billâhîl azîm, min şerrî küllî ırkın ne’ârin, ve min şerri harrin nâr. Anlamı: Yüce Allah’ü Teâlâ’nın adıyla… Amansız ağrı ve sızıların tümünün şerrinden ve Cehennem’in amansız helâk edici ateşinin azabından azîm olan Yüce Allah’ü Teâlâ’ya sığınırım! Ravi: İbn-i Abbas Radiyallahü Anh

Arapça Kısa Dualar

Arapça Kısa Dualar   Allah'ım bana hayır kapılarını aç! اَلَّلهُمَّ أَفْتَحْ لِي أَبْوَابَ اَلْخَيْرِ Allah’ım selâmet kapılarını aç! اَلَّلهُمَّ وَأَبْوَابَ السّلَامَةِ Allah'ım sıhhat kapılarını aç! اَلَّلهُمَّ أَبْوَابَ الصِّحَّةِ Allah'ım nimet kapılarını aç! اَلَّلهُمَّ وَأَبْوَابَ النِعمَةِ Allah'ım bereket kapılarını aç! اَلَّلهُمَّ وَأَبْوَابَ البَرَكَةِ Allah'ım kuvvet kapılarını aç! اَلَّلهُمَّ وَأَبْوَابَ القُوَّةِ Allah'ım sevgi kapılarını aç! اَلَّلهُمَّ وَأَبْوَابَ المَوَدَّةِ Allah'ım rahmet kapılarını aç! اَلَّلهُمَّ وَأَبْوَابَ الرَحْمَةِ Allah'ım rızık kapılarını aç! اَلَّلهُمَّ وَأَبْوَابَ الرِّزْقِ Allah'ım ilim kapılarını aç! اَلَّلهُمَّ وَأَبْوَابَ العِلْمِ Allah'ım mağfiret kapı

Rahibi Susturan Soru

Rahibi Susturan Soru Rivâyet edilir ki: Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri, kırkbeş kez haccetmiş ve pek çok kerâmeti zâhir olmuş Allah dostlarından birisiydi. Bir gün Arafat tepesinde oturuyordu. Nefsi ona şöyle fısıldadı: “-Bâyezid! Senin bir benzerin var mıdır? Kırkbeş defa haccettin ve binlerce defa Kur’ân-ı Kerîm’i hatim eyleme bahtiyarlığına eriştin.” Bu ses onu çok üzdü. Nefsinin hâlâ onu benlik ve kibir uçurumuna doğru sürüklemek istediğini anladı. Derhal toparlandı ve orada bulunan mahşerî kalabalığa dedi ki: “-Kim benim kırkbeş defa yapmış olduğum haccı, bir ekmeğe satın alır?” Bir adam başını kaldırdı: “-Ben alırım.” dedi, ekmeği uzattı. Bâyezid aldığı ekmeği orada bulunan bir köpeğin önüne attı. Ve sonra işini bitirip yol hazırlığı yaparak Rum diyarına doğru yüzünü çevirdi. Günlerce yol aldıktan sonra bir rahip ile karşılaştı. Rahip, terbiyeli bir adama benziyordu. Hazretin elini tutup evine misafir olarak götürdü. Evinde ona bir oda ayırdı. Bâye

Helâl Haram Gözetiyor mu?

Helâl Haram Gözetiyor mu? Hazret-i Ömer Radiyallahu Anh da şöyle der: “– Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız!” – Konuştuğunda doğru söylüyor mu? – Kendisine bir şey emânet edildiği zaman emânete riâyet ediyor mu? – Dünya ile meşgul olurken helâl-haram gözetiyor mu, ona bakınız!” (Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VI, 288; Şuab, IV, 230, 326)

Sen Onu Tanımıyorsun!

Sen Onu Tanımıyorsun! Bir kişi Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh’ın yanında başka birini medhediyordu. Hz. Ömer Radiyallahü Anh ona: “–Medhettiğin kişiyle hiç yolculuk yaptın mı?” diye sordu. O: “–Hayır.” dedi.   “–Alışveriş gibi ictimâî bir muâmelen oldu mu?” “–Hayır!”   “–Peki, sabah-akşam ona komşu oldun mu?” “–Hayır.” Bu cevaplar üzerine Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh şöyle dedi:   “–Kendisinden başka ilâh olmayan Allah Teâlâ’ya yemin ederim ki sen onu tanımıyorsun!”

Aldanma Gönül

Aldanma Gönül Yalan söz moda oldu, şimdi bozuldu mertlik, Modaya uymak için, yolundan sapma gönül, Döner isen sözünden, buna denir namertlik, Söz verince bir yere, her yere bakma gönül! İşler iyi giderse, benim sayemde demek, Hata olduğu zaman, başkasına yüklemek, Kul hakkına girmektir, bu günahı bilmemek, İşlerinde kendini, hatasız sanma gönül! Hesaba çek kendini, gör halini şu anda Herkesle iyi geçin, sıkıntı var her yanda, Suçsuz insan arama, az bulunur cihanda, Fitne fesat zamanı kimseye kızma gönül! İman saklandı kaldı, küfr sel gibi akıyor, Edep nerede kaldı, nefs azdıkça azıyor, Alametlerin hepsi, ilmihalde yazıyor, Sen nasihatlere uy, sakın aldanma gönül! Aldanma deli gönül, dünyanın elemine, Dileğim var elbette, büyükler keremine, Gitmeyi arzularım, hakikat âlemine Durma sanal âlemde, geride kalma gönül! Mahmut Sağırlı

Ordunun Duâsı

Ordunun Duâsı Yılmam ölümden, yaradan, askerim; Orduma, “gâzî” dedi Peygamberim. Bir dileğim var, ölürüm isterim: Yurduma tek düşman ayak basmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehitler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Türk eriyiz, silsilemiz kahraman... Müslümanız, Hakk’a tapan Müslüman. Putları Allah tanıyanlar, aman, Mescidimin boynuna çan asmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehitler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Millet için etti mi ordum sefer, Kükremiş aslan kesilir her nefer, Döktüğü kandan göğe vursun zafer, Toprağa bir damlası boş akmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehidler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâhu ekber! Ey Ulu Peygamberimiz nerdesin? Dinle minâremde öten gür sesin! Gel, bana yâr ol ki cihan titresin, Kimse dönüp süngüme yan bakmasın. Âmin! desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehidler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâ

Yeryüzünde Kaç Yıl Kaldınız?

Yeryüzünde Kaç Yıl Kaldınız? Allâh Teâlâ:   Mahşer günü   '- Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?' diye sorar.   'Bir gün veya bir günden de az kaldık. Sayanlara sor!' derler. "Gerçekten çok az kaldınız. Keşke bilseniz!' buyurur." - Bu ayet kimlerle ilgilidir, açıklar mısınız? Değerli kardeşimiz, Muminun suresinin 112-116. ayetlerinde geçen bu diyalog, Allah ile cehennemdekiler / veya sura üflenmekle kabirden kalkan cehennemlikler arasında gerçekleşir. Allah veya cehennemliklere der ki: “Size kalsa, dünyada kaç yıl kaldınız?” Onlar, azabın verdiği dehşetin sersemliğinden ötürü; “Bir gün veya daha da az. Ne bilelim, isterseniz bunu tam tamına aklında tutanlara sor! Zira bizim aklımız başımızdan gitmiş durumda.” diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Siz, doğrusu pek az kaldınız. Çünkü siz dünyayı ebedi bir mutluluk diyarı sanıyordunuz ve ahiretin olmadığına inanıyordunuz. Şimdi ise, asıl ebedi hayatın