Kayıtlar

Kuddise Sirrûh etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Muhammed Konyevî Kuddise Sirrûh’tan Hikmetli Sözler -1-

Muhammed Konyevî Kuddise Sirrûh’tan Hikmetli Sözler -1-   01- "Ben dünyada yaşadığım sürece, daima Allah-u Zülcelâl’in rahmetinden bahsedeceğim. Ümit ediyorum ki, Allah-u Zülcelâl mahşer gününde bizlere, İnşallah-u Teâlâ rahmeti ile muamele edecektir." 02- "Allah-u Zülcelâl, nefsin istek ve arzularını yaratmış bir tarafa koymuştur. Bunun karşısına da rızasını koymuştur. Bunun için de: "Kullarım benim rızamı mı seçecek, yoksa nefsinin arzularını mı seçecek?" diye imtihan etmektedir." 03- "Akılsız insan odur ki, yaşadığı süre içinde, ahiret mutluluğunu düşünmeden, kendi ateşini kendi eliyle tutuşturur. Ne yazık ki insan Allah-u Zülcelâl’den o kadar gafildir ki, arkasında Cehennem olduğunu bildiği halde, gülmeye devam eder. Hâlbuki tek kurtuluş yolu, çok ağlamak ve daima Allah-u Zülcelâl’e yalvarmaktadır." 04- "Kim ki hayata nefsinin isteklerinin gözüyle bakarsa, daha dünyada iken kendi Cehennem ateşini yakmış demektir. Onun için

Muhammed Konyevî Kuddise Sirrûh’tan Hikmetli Sözler -2-

Muhammed Konyevî Kuddise Sirrûh’tan Hikmetli Sözler -2-   01- Bir şeyi seven onu çok anar. Demek ki Allah-u Zülcelâl’i sevmenin alameti, O’nun zikrini sevmek, kelâmı olan Kur’an’ı sevmek, peygamberini, veli kullarını ve O’na nispet edilen her şeyi sevmektir. 02- Dünyaya ait şeyleri sevmekten kurtulmanın çaresi, bu güzel şeylerin hakikatte güzel olmadıklarını, güzel oldukları kabul edilse bile fani ve geçici oldukları için sevgiye değmediklerini ve üstelik onları sevenlerin dinine ve ahiretine çok zarar verdiklerini düşünmektir. 03- Allah sevgisinin alametlerinden birisi de kalbi dünya malından çekip, tamamen Allah-u Zülcelâl’e vermek ve nefsin bütün kötü arzularına karşı hakkı tercih ederek Allah-u Zülcelâl’e yönelmektir. 04-   “Sevginin alameti, sevdiğinin isteğini kendi isteğine tercih etmektir. Allah-u Zülcelâl heveslerden sakınmayı istediğine göre, O’nu sevmenin alameti heveslerden sakınmaktır.” 05- Allah'u Zülcelâl'e karşı ibadet yapmak ve O'nu razı et

Tâhirü'l-Mevlevî Kuddise Sirrûh Hazretlerinin İki Mürşidâne Vasiyeti

Tâhirü'l-Mevlevî Kuddise Sirrûh Hazretlerinin İki Mürşidâne Vasiyeti   Son devir Tarîk-i Mevleviyye ricâlinden Tâhirü'l Mevlevî Kuddise Sirrûh Hazretlerinin bende-i sâdıkı Şefik Cân Efendi Kuddise Sirrûh, mürşidinin bir vasiyetini şöyle anlatıyor: Mürşidim Tâhirü'l-Mevlevî Hazretleri 1951 senesinde vefât etti. Bendeniz çok perîşân oldum. Cenâze namâzını Koca Mustafa Paşa'da Sünbül Sinan'da kıldık. Sonra Yenikapı Mevlevîhânesine getirdik. Caddeden girince sol tarafda Merkez Efendi mezarlığı var. Şeyhi Selânikli Es'ad Dede Kuddise Sirrûh da orada yatar. Kendisi yahudi dönmesi ama çok mütedeyyin bir zât. Hacca da gitmiş, o da Tâhirü'l-Mevlevî gibi beş vakit namazını kılan mevlevîlerdendir. Bu zâtın kabrinin biraz ötesinde Tâhirü'l-Mevlevî'nin annesi yatıyordu. Onu Tâhirü'l-Mevlevî ile berâber ziyâret ederdik, şeyhine de annesine de Fatihalar okurduk. Orayı iyi tanıyorum. Tâhirü'l-Mevlevî Kuddise Sirrûh: "Benim cenâzemi şeyhimin kabrinin yan

Mutarrif bin Abdullah Kuddise Sirrûh’tan Nasihatler

Mutarrif bin Abdullah Kuddise Sirrûh’tan Nasihatler Tabiînden hadîs ve fıkıh âlimi, velî. İsmi Mutarrif bin Abdullah bin Eş-Şihhîr bin Avf bin Ka’b bin Vikdân bin Kureyş olup, künyesi Ebû Abdullah’tır. Zamânının âlimleri arasındaki lakabı ise İmâdüddîn (dînin direği)’dir. Babası ise Eshâb-ı kirâmdandır. Basra’da yaşamış, zühd, verâ ve takvâ sâhibi ve velî bir zâttır. İlim ve amel bakımından zamânın bir tânesi idi. Zamânındaki insanların hepsinden hürmet ve saygı görürdü. Sözleriyle onların hak yola kavuşmasına, nefislerinin insanı dünyâ ve âhirette felâkete götüren fenalıklarından kurtulmalarına sebeb olmuştur. Peygamber efendimizin sağlığında doğmuştur. Haccâc’ın Irak’ın idâresini ele aldığı zaman zuhur eden vebâ salgını sırasında 713 (H.95) yılında Basra’da vefât etmiştir. Mutarrif bin Abdullah babasından, hazret-i Osman, Ali, Ubey bin Ka’b, Ebû Zerr, İmrân bin Hüseyin, Ümmül müminin Âişe, Abdullah bin Mugaffel ve Muâviye (radıyallahü anhüm) ve Eshâb-ı kirâmdan birçok zâttan hadîs-