Kayıtlar

babası etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Babasını Dağa Bıraktı

Babasını Dağa Bıraktı Bir adamın yaşlı bir babası ve babasına bakmaktan bıkan bir de karısı vardı. Karısı kocasına: — Ya beni bırak, babanla kal yahut babanı buradan uzaklaştır, beraber kalmaya devam edelim. Eğer sen babanla kalmayı tercih edeceksen, ben ayrılmaya razıyım, diyordu. Adamcağız ne yapacağını şaşırmıştı: — Ne yapalım hanım, o benim babam, öldüreyim mi, ne yapabilirim onu? Biz bakmazsak ona bizden başka kim bakar? dediyse de karısı isteğinde ısrar ediyordu. Adam en sonunda babasını götürüp dağa bırakmaya karar verdi. Yanına oğlunu da alarak arabayı hazırladı. Babasına da: — Baba, şöyle dağa doğru gitmek istemez misin? Biz torununla beraber oduna gidiyoruz, sen de gel, dedi ve bir yatak bir miktar da yiyecek içecek alıp dağın yolunu tuttu. Dağda ormanlığın içine doğru epey girmişlerdi. Getirdiği yatağı yere serip ihtiyar babasını üzerine yatırdı: — Baba sen burada biraz istirahat et! Biz biraz odun yapıp gelelim, dedi, oradan ayrıldılar.

Affet Babacığım

Affet Babacığım Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyor ve onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu. Yine böyle bir tartışma anında; eşi, bütün bağları kopardı ve “Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacak” diyerek rest çekti… Eşini kaybetmeyi göze alamazdı. Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası, sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı. Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında. Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla karşılaşmıştı. Hâlâ onu ölürcesine seviyordu. Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu. Yıllar önce avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını. Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak, böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı. Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan s

Parmaklarını Mumun Alevinde Yakan Genç

Parmaklarını Mumun Alevinde Yakan Genç Bu mübarek gencin talebe iken anası-babası vefat eder. Başka kimsesi yoktur. Edirnekapı’nın dışında iki odalı bir bağ evinde kalıyor. Dışarısı karlı ve fırtınalı bir gecede, mum ışığında ders çalışırken evin kapısı çalınır. Genç kapıyı açar, karşısında; pür telâş içince bir genç bir kız… Kız;  -“Efendim, yolumu kaybettim, evimizi bulamadım, burada bir ışık gördüm, buraya sığınayım dedim, beni bu gece misafir alır mısınız, dışarısı çok soğuk!”, der. Genç talebe peki der, ayrı bir odayı alır ve kapıyı kapatır. Mum ışığında ders çalışmaya devam eder. Aradan biraz zaman geçince kız merak eder; -“Acaba bu genç ne yapıyor?” diye kapı aralığından bakar. Gencin ders çalışırken arada bir elini muma tutup yanınca geri çektiğini ve tekrar ders çalışmaya devam ettiğini görür. Bu hal sabaha kadar devam eder. Sabah olunca kız çıkıp evine döner. Merak eden ailesine; “Fırtınadan evimizin yolunu kaybettim, dolaşırken Edirnekapı civarında şehre u

İlm-i Siyaset

İlm-i Siyaset Şam’da bir medresede ilim tahsil eden bir Molla Ahmet varmış. Bir gün memleketinden bir tanıdığı ziyaretine gelerek annesinin selamını iletmiş. Annesi oğluna, babasının Hakkın rahmetine kavuştuğunu, kendisinin yalnız başına kaldığını, artık oğlu yeteri kadar tahsil gördüyse yanına gelmesini ve şu ahir ömründe oğlunun birkaç gün de olsa hayrını görmek istediğini bildirmiş. Bu haberi alan Molla Ahmet bir tarafta babasının ölümünden duyduğu üzüntü, diğer yanda annesinin yalnız başına yaşayakalmasından duyduğu kaygı, koştura koştura medresenin baş müderrisinin kapısını çalmış. Baş müderris Ahmet’e telaşının sebebini sormuş. Aldığı kötü haberi hocasıyla paylaşan Molla Ahmet hocasına, artık ilim tahsilini tamamlamış olduğunu, hocası ona bir icazetname yazarsa gidip memleketinde annesinin hizmetini görmek istediğini söylemiş. Başını biraz kaygılı kaygılı sallayarak Ahmet’i dinleyen hocası ona, ilim tahsilini tamamladığını ama henüz “ İlm-i siyaset” tahsilini yapmadığın