Parmaklarını Mumun Alevinde Yakan Genç

Parmaklarını Mumun Alevinde Yakan Genç

Bu mübarek gencin talebe iken anası-babası vefat eder. Başka kimsesi yoktur. Edirnekapı’nın dışında iki odalı bir bağ evinde kalıyor. Dışarısı karlı ve fırtınalı bir gecede, mum ışığında ders çalışırken evin kapısı çalınır. Genç kapıyı açar, karşısında; pür telâş içince bir genç bir kız…
Kız; 
-“Efendim, yolumu kaybettim, evimizi bulamadım, burada bir ışık gördüm, buraya sığınayım dedim, beni bu gece misafir alır mısınız, dışarısı çok soğuk!”, der.
Genç talebe peki der, ayrı bir odayı alır ve kapıyı kapatır. Mum ışığında ders çalışmaya devam eder. Aradan biraz zaman geçince kız merak eder;
-“Acaba bu genç ne yapıyor?” diye kapı aralığından bakar. Gencin ders çalışırken arada bir elini muma tutup yanınca geri çektiğini ve tekrar ders çalışmaya devam ettiğini görür. Bu hal sabaha kadar devam eder.
Sabah olunca kız çıkıp evine döner.
Merak eden ailesine;
“Fırtınadan evimizin yolunu kaybettim, dolaşırken Edirnekapı civarında şehre uzak bir yerde bir ışık gördüm oraya sığındım, iki odalı bir kulübe, bir medrese talebesi ders çalışıyormuş beni içeri aldı. Orada kalıp sabahleyin ayrılıp geldim.” der.
Babası, endişelenince,
“Baba korkma, benim yüzüme bile bakmadı. Beni başka bir odaya aldı. O ise sabaha kadar kendi odasında ders çalıştı. Bir ara kapı aralığından baktım. Derse ara verip mumda parmağını yakıyordu. Sabaha kadar, ara-ara hep mumda parmağını yaktı!” der.
Bu genç kız vezirin kızıymış. Vezir iki asker gönderip, bu genç talebeyi makamına getirtir. Olup biteni bir de ondan dinler. Sonra, ellerine bakar. Parmakları gerçekten yanmıştır.
Parmaklarını mum alevine tutmasının sebebini sorar.
Bu genç talebenin ismi Abdurrahman Bin Muhammed Şeyhizade’dir.
Abdurrahman Bin Muhammed Şeyhizade der ki:
 -“Efendim, ders çalışırken şeytan vesvese vermeye başladı, ben de böyle
yapıp kendime;
-“Eğer şeytana uyarsan yarın vücudumun tamamı yanacak şimdi sadece parmağın acısına dayanamıyorsun bütün vücudun yanınca nasıl dayanacaksın?” dedim. Kızınızın yüzüne bile bakamadım.”
Vezir bu olaydan çok etkilenir, bu gence kızını almasını, kendisine damat olmasını teklif eder. O da kabul eder. Bu genç Abdurrahman Bin Muhammed Şeyhizade tahsiline devam eder. Daha sonra ulemanın büyüklerinden olur. Çok kıymetli bir fıkıh kitabı olan “Mecmau’l-Enhûr” isimli kitabı yazar. Bu hadiseden dolayı, gerçek ismi Abdurrahman Bin Muhammed Şeyhizade ismi ile anılmayıp “Damat” ismi ile meşhur olur…


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)