Denizin Ortasında Bizi Kim Görecek?

Denizin Ortasında Bizi Kim Görecek?

4. Murat devri. Padişah tarafından, mey (şarap), afyon ve fal bakmak gibi şeyleri yasaklanmış. İstanbul’da bütün meyhaneler ve keshaneler “gizli” takılmaya başlamış.
4. Murat bir gece, tebdil-i kıyafet İstanbul’u gezmeye karar vermiş... Bir sandala binmiş.
Sandalcı müşterisinin sultan olduğunu bilmiyormuş. Bir ara, sandalın yanından sarkan bir ipi çekmiş. İpin ucunda bir testi!
Sultan;
-“Ne var o testinin içinde?” diye sormuş.
Sandalcı;
-“Ne olacak, mey (içki) işte!” Diye gülerek cevap vermiş.
-“Mey yasak değil mi? Hünkârımız görse kafanı vurdurtur diye korkmuyor musun?” diye sormaktan da geri kalmamış.
Sandalcı da haliyle, “Yahu hünkâr nereden görecek bizi denizin ortasında!” İçersen sana da vereyim! Demiş.
4. Murat kabul etmemiş.
Aradan biraz zaman geçmiş. Sandalcı bu kez de, teknenin tahtalarından birini kaldırıp aradan afyon çıkarmış ve nargilesine atarak körüklemeye başlamış.
Gönlü zengin adam, hemen müşterisine de ikram etmiş.
4. Murat yine kabul etmemiş. Gene yasağı hatırlatmış. Sandalcı aynı şekilde,
“Kim görecek ki bizi denizin ortasında” demiş. Biraz daha vakit geçmiş. Bizim sandalcı cebinden fal taşlarını çıkarmış.
Hünkâra, “Ver 5 akçe de falına bakayım” demiş. Fal ise 4. Murat’ın en kızdığı şeymiş, ama “Hadi biraz daha sabredeyim!” diye düşünüp;
“Bak bari” demiş.
Fal taşlarını elinde çalkalayıp atan sandalcı, “Efendi, sorunu sor bakalım” demiş.
4. Murat, “Hünkâr şu anda nerededir?” diye sormuş. Sandalcı taşlara bakıp “Hünkâr şu an denizdedir” demiş.
4. Murat güya endişelenmiş havalarına girip,
“Sakın yakınımızda bir yerde olmasın!” diye sormuş sandalcıya… Ve tekrar iyice bakmasını söylemiş. Sandalcı taşlara tekrar bakmış ve birden,
4. Murat’ın ayaklarına kapanıp, “Affet beni hünkârım!” diye yalvarmaya başlamış. Kıyıya dönene kadar yalvarmaya devam etmiş.
Padişah dayanamayıp, “Sana bir soru soracağım. Eğer bilirsen seni affederim. Bilemezsen boynunu anında vurduracağım” demiş.
Sandalcı sevinçle, “Padişahım çok yaşa!” demiş ve merakla soruyu beklemeye başlamış.
4. Murat, sandalcıya, “Dönüşte İstanbul’a hangi kapıdan gireceğim?” diye sormuş.
Tabii sandalcı hemen itiraz etmiş,
-“Hünkârım, şimdi ben hangi kapıyı söylesem, siz başka kapıdan girersiniz. Affınıza sığınarak, gireceğiniz kapıyı bir kâğıda yazsam ve size versem; kapıdan geçtikten sonra okusanız olur mu?” demiş. Hünkâr başını “Olur” anlamında sallayınca, sandalcı tahminini yazıp kâğıdı vermiş.
4. Murat kâğıdı alır almaz, daha bakmadan, yanındaki fedaisine, “Hemen boynunu vur şu kâfirin!” emrini vermiş.
Sonra da, “Surlara yeni bir kapı açıla! İstanbul’a oradan gireceğim” demiş çevresindekilere.
Kapı 5-10 dakikada açılıp, padişah ve erkânı şehre girmiş.
4. Murat bir ara, sandalcının kâğıda hangi kapıyı yazdığını merak etmiş.
Kendinden çok eminmiş, laf olsun diye cebindeki kâğıda bakmış. Ama okuyunca hayretler içinde kalmış. Sandalcı kâğıda şunları yazmış:
“Hünkârım, yeni kapınız vatana millete hayırlı uğurlu olsun!”
O gün bugündür de işte o kapı, “Yenikapı” olarak anılıyormuş.
Not: 4. Murat’ın kendisinin de içki içtiği rivayeti var. Bu bir Yahudi uydurmasıdır. İnsan kusursuz olmaz. Osmanlı da olsa, Osmanlı Padişah’ı da olsa günah işleyebilir ama… Bu Yahudiler’in işi gücü yalan, iftira, cinayet…
Günümüzde de değişen hiçbir şey yok. Hatta daha fazlası var. Gezi olaylarında net olarak gördük. Bir pavyon karısı, başını örterek kendisini müftü karısı olarak tanıttı. Şimdiki Cumhurbaşkanımız o zamanki başbakan Tayyip Bey’e bir sürü saçma sapan iftiralar atıp istifasını istedi. O pavyon karısı yüzde beş yüz Siyonistlerden para yedi. Böyle pis iftiraları attı. Sonunda kendi iftirası kendi başına dolandı. Müftü karısı olmadığı ortaya çıkınca; televizyonlara başı açık çıkıp defalarca özür diledi. Acaba bu bar işletmeci kadın deşifre olmasaydı çıkıp özür diler miydi? Asla ve asla dilemezdi. Osmanlı padişahlarına da ipe sapa gelmez bir sürü iftiralar attılar. Rahmetli Turgut Özal’a atmadıkları iftira bırakmadılar.
Değerli kardeşlerim Müslüman akıllı olur. Sakın Yüce Kur’an-ı Kerim’in şu buyruğundan çıkmayın!
“Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” [Hucurât Suresi 6. Ayet]
Kutsalımıza iftira atanı önce bir araştıralım!
Hoşça kalın dostça kalın! Allah’ü Teâlâ’ya emanet olun efendim!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis