Kayıtlar

Ocak 29, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Teknoloji Yoktu Ama İnsanlık Çoktu

Teknoloji Yoktu Ama İnsanlık Çoktu      Eskiden herkes birbirinin derdine ortak olur, akrabalık ve komşuluk ilişkileri hiçbir şekilde kesilmezdi. Köyler bu kadar terk edilmez, gurbete giden olsa da sonradan mutlaka köyüne dönerdi. O zamanlar köylerde evlerimizde teknoloji ve getirdikleri yoktu ama aile hayatı vardı büyük vardı küçük vardı, sohbet, sevgi, muhabbet vardı, huzur vardı. Sonra dede ve nineler ölünce anne babalar yalnız kalmaya başladı. Evlâtlar çocuklar yavaş yavaş köyü yurdu terk edip gurbete gitmeye başladılar.      Köyler evler terk edilmeye başlandı. Benim memleketteki evimin şimdi kapıları kilitli,      “Ne zaman bir insan gelip de açacak?” diye bekliyor.      Bir zamanlar biz o evde on kişi bir arada kalıyorduk. Şimdi bâzı yazlar gidip birkaç gün kalıyor, sonra yine kapıları kapatıyor odaları yalnızlığa terk ediyoruz. Her gidişimde balkonda oturur büyüklerimi ve yaşadığım çocukluk hatıralarımı yâd ederken ağlamaktan, gözyaşı dökmekten kendimi alamıyorum...

Namusumuz Kurtuldu

Namusumuz Kurtuldu      Afrin’deki Zeytin Dalı Harekâtı bütün hızıyla sürerken, bölgede teröristlerden kurtarılan bir köyde yaşayan “Çavkari Simon” isimli Süryani kızın yazdığı mektup yürekleri dağladı:      “Esir şehrin kızından… Bunları yazdığım için çok korkuyorum. Siz gelince Süryani, Arap, Kürt ve Türkmenlerin esareti, teröristlerin de hayali bitti. Esaret altında yaşamak çok kötü. Çünkü tecavüz, gasp ve ölüm her an ensemizde. Her türlü haberleşme yasak ve sıkı denetimde. Zaten dünyanın da kulakları tıkalı.      Aslında yaşadıklarımız dünyaca malum sır. Ben 5 çocuklu ailenin üçüncüsü 14 yaşındaki kızıyım. Babam 6 yıl önce öldü. 4 yıldır her türlü yabancı teröristler burada. PYD/PKK dışında DEAŞ’lılar da var ve çok güzel anlaşıyorlar. En büyük ablam evli, burada değiller.      İkinci ablam geçen yıl Azad isimli teröristin evimizde tecavüzü neticesi hamile kaldı. Daha sonra da intihar etti. Yine geçen yıl 11 yaşındaki erkek kardeşim Maksut’u zorla bizden alıp gerilla y

Hz. Fatıma Radiyallahü Anha Neden Gece Defnedilmek İstedi?

  Hz. Fatıma Radiyallahü Anha Neden Gece Defnedilmek İstedi?             Peygamberimiz’in Sallallahü Aleyhi Vesellem vefatından sonra, Hz. Fatıma Radiyallahü Anha, ahiret hazırlığını daha ciddi bir şekilde yapmaya başlamıştı. O her haliyle  “Yolcu!”  olduğunu belli ediyor ve hazırlığını ebedî âleme göre yapıyordu.           Peygamber Efendimiz’in Sallallahü Aleyhi Vesellem vefatının üzerinden altı ay geçmişti ki Hz. Fatıma Radiyallahü Anha validemiz hastalandı.           Halife Hz. Ebû Bekir’in Radiyallahü Anh’ın hanımı, büyük sahabe Hz. Esmâ Radiyallahü Anha ziyaretine gelmişti. Konuşurlarken Hz. Fâtıma Radiyallahü Anha annemiz günlerdir kalbini huzursuz eden bir hususu açmak istedi.             Hz. Esmâ Radiyallahü Anha;            “Ya Fâtıma, seni üzen şey nedir, söyle de Ebû Bekir Radiyallahü Anh’ı haberdar edeyim, bir çare bulsun!”  dedi. O iffet ve fazilet timsali, o hayâ örneği, o nezahet membaı Hz. Fatıma Radiyallahü Anha’nın son demlerinde kalbini dilhûn eden

Nefs Tezkiyesi Kalp Tasfiyesi

Nefs Tezkiyesi Kalp Tasfiyesi “Nefsi tezkiye, kalbi tasfiye” gönlü arındırma sanatıdır. Gönlü arındırma sanatından kasıt nefsin tezkiyesi (temizlenmesi) ve kalp tasfiyesidir (arıtılmasıdır). Gönül arındırma sanatından bizlere en güzel örmek Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellemdir. Bu sanatta bizlere nümûne-i imtisal, en güzel örnek de Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz’dir. Gayemiz O’na benzeyebilmektir. Yani duygularımızın O’nun duygularına benzeyebilmesi için bir ömür gayret etmemiz zarûrîdir. O’nun rûhânî dokusundan hissiyat almamız zarûrîdir. Çünkü sevilenin hâli sevende sirâyet hâlindedir. Sahabî Efendilerimizden Örnekler Ashâb-ı kiram; duygularını, Efendimiz’in hislerine benzetebilmenin derdindeydi… İç dünyalarını; O’nun gönül âleminden, rûhânî dokusundan hisselerle tezyîn edebilmek, onların yegâne arzusuydu. Çünkü, onlara bu hedefi, Fahr-i Kâinât Efendimiz; “Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96) buyurarak göstermişti. Ashâb