Kayıtlar

Haziran 16, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gerçek Hürriyet Nefis Bağlarından Kurtulmaktır

Gerçek Hürriyet Nefis Bağlarından Kurtulmaktır Şimdi de gerçek hürriyetin nefis bağlarından kurtulmak olduğuna dair Gülistan’daki şu hoş nükteyi aktaralım: Şeyh Sadi bir gün halinden pek hoşnut görünen bir ihtiyara sorar: “– Baba sen pek yaşlısın, belin bükülmüş, dizin tutmaz olmuş. Bu haline rağmen nasıl bu kadar mutlu olabiliyorsun?” Yaşlı şu cevabı vermiş: “– Ah evlat, gençken sağlıklı ve güçlüydüm ama zahmetim de pek çoktu. Birçok isteğim başıma efendi kesilmişti. Ben zavallı bir köle gibi bu birbiriyle geçimsiz efendilerimin her birini memnun etmek için çırpınıp duruyor, kâh oraya kâh buraya koşturuyordum. Şimdi gerçi gücüm kudretim kalmadı ama içimdeki bu istekler de öldü ve ben zalim efendilerimden kurtuldum, hür oldum.” Nüktede Şeyh Sadi zavallı ihtiyarı ihtiyarlığının bedeli olarak efendilerinden kurtarmış. Ama ideal olanı daha genç ve güçlü iken onlardan kurtulabilmek. Değil mi?” İki cihadın hangisi daha zor? Düşmanla cihad ve nefs cihadı. Acaba bunlardan hangisi

Jan Valjan 'Vicdan Adamı'

Jan Valjan 'Vicdan Adamı'           Victor Hugo'nun Sefiller'indeki başkahraman Jan Valjan 'vicdan adamı' olmanın en başarılı örneklerindendir.           Efendim, konu özetle şu:           Eski bir kürek mahkûmu olan Jan Valjan izini kaybettirerek sahte bir kimlikle zengin olmuş, bir kasabanın belediye başkanı seçilmiş ve kendini hayır işlerine adamıştır.           Ama geçmiş kimliği yakasını bırakmaz. Ve bir gün kendisine gelen bir haberle duyguları alt üst olur.           Gazete haberinden kendisi sanılan bir adamın yakalandığı ve mahkemeye çıkarılacağını öğrenir. Sabaha kadar vicdan buhranlarıyla kıvranan ve kazandığı her şeyi heba edip etmeme konusunda zorlanan Valjan sonunda vicdanından kaçamayacağına anlar ve mahkemeye gidip kendi kendisini ihbar eder. Üzgün ama mutludur. Çünkü kazandığı her şeyi kaybetme pahasına kendi vicdanını ve dostluğunu kazanmıştır.           Aslında hepimizin içinde bir Jan Valjan yatmakta. Bu yüzden yanlış bir iş ya

Sen Adam Olmazsın!

Sen Adam Olmazsın!           Bir adam haylaz oğluna:           “- Sen adam olamazsın…” der dururmuş.           Baba evinden ayrılan haylaz oğlan zaman içinde tahsilini tamamlamış; yüksele yüksele vezirliğe kadar yükselmiş. Haylaz oğlan vezir olunca; ilk işi bir grup asker gönderip babasını zorla huzuruna getirtmek olmuş. Sonra ona hışımla:           "- Bak baba! Bana hep; ‘Sen adam olamazsın!’ deyip dururdun! İşte görüyorsun hem de vezir oldum!” demiş.           Babası ise:           "- Ben hâlâ aynı fikirdeyim. Sen vezir olmuşsun ama yine adam olamamışsın! Eğer adam olsaydın babanı asker zoruyla ayağına getirtmezdin. Kendin babanın ayağına gelir elini öper, hatırını sorardın! Babacığım emrindeyim yapacağım bir hizmet var mı? Diye gönlümü alırdın!” Demiş…

Bütün Anne Babalar Ve Eğitimciler Kesinlikle Okusun!

Bütün Anne Babalar Ve Eğitimciler Kesinlikle Okusun!   Yurtdışına Dil öğrenimi ve eğitim için çıkmıştım. Türkiye’de daha önce ciddi hiçbir iş deneyimim yoktu, rahat bir öğrencilik hayatım olmuştu... . Yaşam masraflarını karşılamak için bir Restaurant’ta çalışmaktaydım. Benimle birlikte 14-15 yaşlarında yerli bir Lise öğrencisi çocuk daha çalışıyor, hafta sonları gece saat 10-11’e kadar bulaşık yıkıyordu. Acıyordum çocuğa. Arada izin veriyor, yerine ben yıkıyordum. Ülke refah düzeyi yüksek bir ülke idi. Bir gün, çocuğa niçin çalıştığını sordum. “- Yaşam masrafları için, kiramı ödemem lazım,” dedi. “- Kiminle kalıyorsun, ailen ödemiyor mu kirayı?” dedim “- Ailemle kalıyorum ve aileme ödüyorum.” İçimden: “- Vay acımasızlar!” dedim. Bir yandan çocuğa üzülüyordum bir yandan da ona elimden geldiği kadar yardım ediyordum bizim oraların yüreğiyle “- Aman ezilmesin bu yavrucak!” diyordum. Haftalar geçti... . Bir gün gazete okuyordum. Ülkenin vergi rekortmenleri

Vur Mehmet’im Vur

Resim
Vur Mehmet’im Vur Vur Mehmet’im çok sert vur, dağlar taşlar inlesin! Teröristin başında bomba kurşun gümlesin! Hain, kalleş gebersin; mazlum masum güvensin! Artık yüzümüz gülsün analar ağlamasın... Mehmet’im sen cihatta en yüksek zirveye çık; Terörist alçak itin alnına, kalbine sık, Mağara ve dağları, zindan et başına yık, Şanlı bayrak göklerde, rahatça dalgalansın... Huzur ve rahat gelsin, asker polis ölmesin; Milletim mutlu olsun, tek bir ocak sönmesin; Soysuzlara kan kustur, ömür boyu gülmesin; Yurdumuz temizlensin hiçbir haydut kalmasın... Koç yiğitler şahlansın, şimşek gibi çağlasın; Siyonist Haçlı Mason, hüngür hüngür ağlasın; İçte dışta düşmanlar, ciğerini dağlasın; Gönüller bütünleşsin, sevgi çağı başlasın... Vur Allah’ın aşkına, son hain ölene dek; Anne, baba, dul, yetim; her masum gülene dek; Sevgi, barış kardeşlik, başlayıp gelene dek; Asayiş ve güvenlik sonsuza sürene dek… Yaşar Akkaş - 15 Haziran 2020 Sultanbe