Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh'ın Halife Seçilmesi Nasıl Olmuştur
Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh'ın Halife
Seçilmesi Nasıl Olmuştur
Hicrî on birinci yılda hastalanan Rasûlullah Sallallahü Aleyhi
Vesellem 13 Rebiyülevvel Pazartesi günü (8 Haziran 632) vefât etti. Onun
vefâtını duyan Müslümanlar büyük bir üzüntüye kapıldılar ve ilk anda ne
yapmaları gerektiğine karar veremediler. Ama o da bir ölümlüydü.
Hz. Ömer Radiyallahü Anh:
“- Onun Hz. Musa Aleyhisselâm gibi Rabbi ile buluşmaya
gittiğini, O'nun için öldü diyen olursa ellerini keseceğini” söylüyordu.
Ebû Bekir Radiyallahü Anh, Rasûlullah'ın iyi olduğu bir sırada
ondan izin alarak kızının yanına gitmişti. Vefât haberini duyar duymaz hemen
geldi, Rasûlullah'ı alnından öptü ve:
“- Babam ve anam sana fedâ olsun ya Rasûlullah. Ölümünde de
yaşamındaki kadar güzelsin. Senin ölümünle peygamberlik son bulmuştur. Şânın ve
şerefin o kadar büyük ki, üzerinde ağlamaktan münezzehsin. Yâ Muhammed,
Rabbinin katında bizi unutma; hatırında olalım...”
Dedi. Sonra dışarı çıkıp Ömer'i susturdu ve:
“- Ey insanlar, Allah birdir, O'ndan başka ilâh yoktur, Muhammed
O'nun kulu ve elçisidir. Allah apaçık hakikattir. Muhammed'e kulluk eden varsa,
bilsin ki o ölmüştür. Allah'a kulluk edenlere gelince, şüphesiz Allah diri,
bâkî ve ebedîdir. Size Allah'ın şu buyruğunu hatırlatırım:
“Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de peygamberler gelip
geçmiştir. Simdi o ölür veya öldürülürse siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi
döneceksiniz Kim ökçesi üzerinde geriye dönerse Allah'a hiçbir ziyan veremez.
Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır.” (Âl-i İmrân, 3144).
“- Allah'ın kitabı ve Rasûlullah'ın sünnetine sarılan doğruyu
bulur, o ikisinin arasını ayıran sapıtır. Şeytan, Peygamberimizin ölümü ile
sizi aldatmasın, dininizden saptırmasın. Şeytanın size ulaşmasına fırsat
vermeyiniz.”
(İbn Hişâm, es-Sire, IV335; Taberî, Târih, III197,198).
Hz. Ebû Bekir Radiyallahü Anh bu konuşmasıyla orada bulunanları
teskin ettikten sonra Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem'ın teçhiziyle
uğraşırken, Ensâr, Benû Sâide sakifesinde toplanarak Hazrec'in reisi olan Sa'd
b Uhâde'yi Rasûlullah'tan sonra halife tayini için bir araya gelmişlerdi.
Ebû Bekir, Hz. Ömer, Ebû Ubeyde ve Muhacirlerden bir grup hemen
Benû Saîde'ye gittiler. Orada Ensâr ile konuşulduktan ve hilâfet hakkında
çeşitli müzakereler yapıldıktan sonra Hz. Ebû Bekir, Ömer ile Ebû Ubeyde'nin
ortasında durdu ve her ikisinin ellerinden tutarak ikisinden birine bey'at
edilmesini istedi. O, kendisini halife olarak öne sürmedi. Hz. Ebû Bekir'in
konuşmasından sonra Hz. Ömer atılarak hemen Ebû Bekir'e bey'at etti ve:
“- Ey Ebû Bekir, Müslümanlara sen Rasûlullah'ın emriyle namaz
kıldırdın. Sen onun halifesisin ve biz sana bey'at ediyoruz. Rasûlullah'a
hepimizden daha sevgili olan sana bey'at ediyoruz.” Dedi.
Hz. Ömer'in bu ani davranışı ile orada bulunanların hepsi Ebû
Bekir'e bey'at ettiler.
Bu özel bey'attan sonra ertesi gün Mescid-i Nebî'de Hz. Ebû
Bekir Radiyallahü Anh bütün halka hutbe okudu ve resmen ona bey'at edildi.
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem'ın defni salı günü
gerçekleşirken, onun nereye defnedileceği hakkında da bir ihtilâf meydana
geldiğinde Hz. Ebû Bekir yine firasetini ortaya koydu ve:
“Her peygamber öldüğü yere defnedilir.” hadisini ashaba
hatırlatarak bu ihtilâfı giderdi.
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem'ın cenaze namazı imamsız
olarak gruplar halinde kılındı. Bütün bunlar olurken, Hz. Ali'nin Hz.
Fatıma'nın evinde Haşimoğulları ve yandaşları ile toplandığı ve bey'ata ilk
zamanlar katılmadığı nakledilir.
Hz. Ali Radiyallahü Anh rivâyetlere göre, el-Bey'atü'l-Kübrâ'ya
bey'at edildiği haberini alır almaz, elbisesini yarım yamalak giydiği halde
evden fırlamış ve gidip Hz. Ebû Bekir'e bey'at etmiştir. (Taberî, Târih,
III207).
Onun aylarca Hz. Ebû Bekir'e bey'at etmediği haberleri gerçeğe
uygun olmasa gerektir. Çünkü onun Ebû Bekir'in üstünlüğünü bildiği, onun
hakkında yaptığı konuşmalar ve tarihin akışı, diğer rivâyetlere aykırıdır.
Râsulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem'ın en yakın ashâbı
arasında -hattâ Ebû Bekir ile Ömer arasında- zaman zaman ihtilâflar, görüş
ayrılıkları meydana gelmişse de ilk iki halife zamanında da görüldüğü gibi
dâima birliktelik devam ettirilmiştir.
Anlaşmazlık gibi görünen hâdiselerin birçoğunda huy ve karakter
farklılığı rol oynuyordu. Meselâ Ebû Bekir yumuşak ve sâkin davranırken, Ömer
sertlik yanlısıydı. Ama her zaman birlikte hareket ettiler.
Ebû Bekir'in yönetiminde, Hz. Ali ve Zübeyr b. Avvam Ridde
savaşlarında kararların içinde, namazlarda Ebû Bekir'in arkasında yer
almışlardır (İbn Kesir, el-Bidâye ve'n Nihâye, V249).
Hz. Ali, Rasûlullah'ın bir vasiyeti olsaydı ölünceye kadar onu
yerine getireceğini söylemiş (Taberî, a.g.e., IV236) ancak, İbn Abbas'ın
Rasûlullah hastalandığı zaman ona gidip hilâfet işini sormak istemesini geri
çevirmiştir. Yani Hz. Ebû Bekir'in halifeliğine karşı kimseden bir çıkış
olmamıştır. Zaten tabii, fıtrî, akli ve maslahata uygun olan da onun
halifeliğidir.
Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem ölmeden önce yazılı bir
ahidname bırakmamış, ancak Hz. Ebû Bekir'in faziletine dair Mescid'de konuşmuş,
hasta yatağındayken onu ısrarla çağırtmış ve yerine imam tâyin etmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Yorumlar
Yorum Gönder