Kayıtlar

Doğan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bre Doğan, Bre Doğan…

  Bre Doğan, Bre Doğan…   Yıldırım Bâyezîd Han, Niğbolu kalesi ve Doğan Bey’den haber alamamıştı. Kendisi yetişmeden kalenin düşüp teslim olmasından endişe ediyordu. Alman esirlerinden, çok kalabalık bir haçlı ordusunun Niğbolu kalesini dört yandan kuşattığı öğrenildi. Kale erzakı, mühimmatı ve Doğan Bey’in mukavemetini öğrenmek için kaleye birisini gönderip haber almak lâzımdı. Bütün bunları düşünen Yıldırım Bâyezîd Han hiç kimseye haber vermeden bu vazifeyi kendi yapmaya karar verdi ve karanlık bir gecede atına binerek sarp vadilere sürdü. İçkili haçlı devriyeleri arasından geçerek, kale duvarının altına geldi. Korkunç bir sükûnetin hâkim olduğu bu karanlık gecede, kaleye doğru "Bre Doğan! Bre Doğan!...” diye haykırdı. Gece-gündüz kale duvarlarının üstünde tetikte duran, düşmanı kollayan kale kumandanı Doğan Bey, bu sesi duydu. Ama bir mânâ veremedi. Bu ses Sultân’ın sesine benziyordu. Ama yüz binden fazla haçlı ordusu ile muhasara edilmiş bir kalenin yanına nasıl

Avrupa'da İlk İslam Medeniyeti

Resim
Avrupa'da İlk İslam Medeniyeti Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın doğuşu, Kuran-ı Kerimin yeryüzüne indirilişi ve bu ilahi tebliğin ışığında Arabistan Yarım Adasında başlayarak dört kıtaya yayılan ve kitleler halindeki insanların kabulüne mazhar olan İslam Dini, İnsan merkezli bir kabul anlayışıyla kısa bir sürede yeryüzünde son uygarlığın temelini atmaya başlamıştır. Mekke'de doğan İslâm Güneşi'nin yaydığı ışık, birkaç asır geçtikten sonra doğuda Maveraünnehir ve Çin önlerini, batıda da Avrupa'yı aydınlatacak seviyeye ulaşmıştı. Hızla ilerleyen İslâm fatihleri M.S 711 yılında İberik Yarımadasına çıkarma yapmışlar ve yaklaşık 715 yılında da yarımadanın bütün büyük şehirlerini ele geçirmişlerdir. Ardından Fransa içlerine doğru akınlarını sürdürmüşler, diğer taraftan da Akdeniz deki Sicilya adasından hareketle Roma önlerine kadar gelmişlerdi. İşte İslam uygarlığının en büyük temeli, M.S. 711 yılında Cebeli Tarık Boğazını geçerek İberik Yarımadasına çıkarma yapan Tarık B

"Mış gibi yaşamlar"

Resim
"Mış gibi yaşamlar" Amerika’dan gelen bir misafirime su verdim, boğazına kaçtı, öksürdü, “helal” dedim. Anlamadı. Ne anlama geliyor, diye yüzüme baktı. Anlatmaya çalıştım. Amerika’da yirmi beş yıl bulunmuş, orada üniversite düzeyinde ders vermiş birisi olarak kavramın bizdeki anlamını veremediğimin farkındaydım. Daha doğrusu Amerikan İngilizcesinde bu denli güçlü bir kavram bulamıyordum. Benim anlatımım yüzeysel kalıyordu; benim dilimdeki o vurucu gücü hiç ifade edemiyordu. “Helal” kavramını daha iyi anlatabilmek için “haram” kavramını anlatmaya çalıştım. Suyu ben verdim; verdiğim suyu helal ediyorum, bu sana haram değil, sana bir kötülük olmasın, suyumu helal ediyorum, diyerek niyetimi belli ettim. Bu niyet önemli... Bildiğim bir öyküyü anlattım. Tanıdığım genç kız evlenmeden önce mobilyacıları geziyor ve güzel bir koltuk takımı görüyor. Bu takımı satan kişi belirli bir fiyattan aşağı inmiyor. Genç kız bu takımı çok beğendiğini belli ettiği için çok pişman; b

Keçiyi Kendi Sırtında Doğan Oğlağı Köpeğin Sırtında Taşıyan Rizeli Kız

Resim
Keçiyi Kendi Sırtında Doğan Oğlağı Köpeğin Sırtında Taşıyan Rizeli Kız Sırtında yeni doğum yapan keçisi, köpeğinin sırtına bağladığı okul çantasında ise yeni doğan oğlakla görülen Rizeli kız sosyal medyanın gündemine oturdu. Soğuk havaya rağmen insanın içini ısıtan sıcak görüntüler gelmeye devam ediyor. Fotoğraf Rize'de Çekildi Başta Twitter olmak üzere sosyal medyada paylaşım ve beğeni rekoru kıran fotoğraf iddiaya göre Rize'de çekildi. Yeni doğum yapmış keçisini sırtında taşıyan Rizeli kız, doğan keçi yavrusu için ilginç bir taşıma yöntemi bulmuş.   Yavrusu Da Çantanın İçinde Çoban köpeğinin sırtına bağladığı okul çantasının içine de yeni doğan oğlağı koyan Rizeli küçük kız,  karla kaplı dik yamaçta eve varmaya çalışıyor. Allah'ü Teâlâ gücüne güç versin, aklını daha da ziyadeleştirsin, Rizeli Küçük kız! Anadolu insanı budur! İyi tanıyalım!

Eğitimde Sevgi Prensibi Ve Disiplinin Yeri

Eğitimde Sevgi Prensibi Ve Disiplinin Yeri Hicret Toprak Ankara Müftülüğü AİRB Koordinatörü Doğan her yeni çocuk, Cenab-ı Hakk’ın insanoğluna duyduğu sevginin ve ondan henüz umudunu kesmediğinin bir delilidir. “Eğitim”, hayata ve topluma intibak edebilmenin ortak adıdır. Yeni doğan çocuğun beslenmeye alıştırılması, denilebilir ki, insan neslinin eğitimle tanıştığı ilk somut anlardır. Annenin güleryüzü, sevgi öpücükleri, konuşup-okşaması, sevgi göndermeleri bu eğitimin devam eden parçalarıdır. Sevgi sadece insan varlığının değil, bütün yaratılmışların ortak hamurudur. Toprakta yeşeren bir bitki, açan bir çiçek, güneşin ısı ve ışık kaynağı oluşu hep bu sevginin dışa vurumudur. O sevgi olmasa kâinat yaratılmaz; canlılar insanoğluna gıda taşımaz; kâinat insana teslim olmazdı. Kâinatın belli bir düzen içerisinde işleyişi, Yaratandan-yaratılana, yaratılandan-Yaratana bir sevgi akışıdır. O sevgi olmasa yağmur yağmaz, toprak yeşermez, güneş ısıtmazdı. O sevgi olmasa sular akmaz, ç