Bre Doğan, Bre Doğan…
Bre Doğan, Bre Doğan…
Yıldırım Bâyezîd Han
Rahmetullahi Aleyh, Niğbolu kalesi ve Doğan Bey’den haber alamamıştı. Kendisi
yetişmeden kalenin düşüp teslim olmasından endişe ediyordu. Alman esirlerinden,
çok kalabalık bir haçlı ordusunun Niğbolu kalesini dört yandan kuşattığı
öğrenildi.
Kale erzakı, mühimmatı ve Doğan
Bey Rahmetullahi Aleyh’in mukavemetini öğrenmek için kaleye birisini gönderip
haber almak lâzımdı.
Bütün bunları düşünen Yıldırım
Bâyezîd Han Rahmetullahi Aleyh hiç kimseye haber vermeden bu vazifeyi kendi
yapmaya karar verdi ve karanlık bir gecede atına binerek sarp vadilere sürdü.
İçkili haçlı devriyeleri arasından geçerek, kale duvarının altına geldi.
Korkunç bir sükûnetin hâkim
olduğu bu karanlık gecede, kaleye doğru
"Bre Doğan! Bre
Doğan!” diye haykırdı.
Gece-gündüz kale duvarlarının
üstünde tetikte duran, düşmanı kollayan kale kumandanı Doğan Bey, bu sesi
duydu. Ama bir mânâ veremedi. Bu ses Sultân’ın sesine benziyordu. Ama yüz
binden fazla haçlı ordusu ile muhasara edilmiş bir kalenin yanına nasıl
gelinebilirdi.
Hayâl olduğunu sandı,
kulaklarına inanamadı. Fakat aynı ses, daha hâkim, daha vakur bir kere daha
tekrarlanınca, Doğan Bey ne yapacağını şaşırdı. Kaleden aşağıya baktı.
Karanlıkta hünkârın atı üstünde dikildiğini gördü. Göğsünde hıçkırıklar
düğümlendi. Böyle bir hünkâra nice hizmet edilmezdi.
Yıldırım Bâyezîd Han Rahmetullahi
Aleyh gereken talimatı verdikden sonra, karanlıklar arasına süzülüp kayboldu.
Yıldırım Bâyezîd Rahmetullahi
Aleyh ile Doğan Bey Rahmetullahi Aleyh arasındaki konuşmayı düşman devriyeleri
de duymuş, fakat bir mânâ verememişlerdi. Müfrezedekiler vakit geçirmeden
durumu komutanlarına anlattılar.
Nihayet hâdiseyi Mareşal Bubiko
ve kral Sigismund öğrendi. Muhafızlar sorguya çekildi. İçkili oldukları
anlaşılınca, orduda yalan yanlış haber yayarak moral bozmaya sebebiyet
vermekten ve nöbette içki içerek hayâl görmekten elli kırbaç, üç gün de
katıksız hapis cezası verildi.
Askerler kırbaçları yerken doğru
söylediklerine yemin ediyor, fakat trampetler seslerini boğuyordu...
Eski İslâm beldelerinin ve Allah
Teâlâ buyruklarının hâkim olmadığı nice küfür beldelerini fethetmek için yeni Yıldırım
Bâyezîd Han Rahmetullahi Aleyh ve Doğan Bey Rahmetullahi Aleyh gibi fetih
ruhuna kendini adamış kahramanlar gerek…
1) Kitâb-ı Cihân-nümâ; sh. 70
2) Tevârîh-i Al-i Osman
(Âşıkpaşazâde)
3) Tâc-üt-tevârih; cild-1, sh.
143
4) Devlet-i Osmâniyye Târihi (Hammer); cild-1, sh. 283
Yorumlar
Yorum Gönder