Kayıtlar

Ebu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ebu Umâme Radiyallahü Anh’nın Öğütleri

Ebu Umâme Radiyallahü Anh’nın Öğütleri Ebu Süleyman b. Âmir Radiyallahü Anh’den: Ebû Ümame el Bahili Radiyallahü Anh ile beraber Dımaşk kapısında cenaze taşıyan bir kafile ile yola çıktık. Cenaze namazı kılındıktan sonra onu kabre götürdüler. Orada Ebû Umâme Radiyallahü Anh şöyle buyurdu: “Ey insanlar! İyilikleri ve kötülükleri bölüştüğünüz bir yerde günleriniz geçiyor. Yakında buradan başka bir yere göç edeceksiniz, (Mezarı işaret ederek) Burası yalnızlık diyarıdır, karanlık bir evdir. Yılanlar ve çıyanlar barınır. Allah Celle Celâlüh’ın genişlettiği kabirler müstesna, dardır. Oradan mahşere nakledileceksiniz. Buralarda Allah Celle Celâlüh’ın emri gelinceye kadar bekleyeceksiniz. Cennetliklerin yüzü ağarır, cehennemlik­lerin ki ise kararır. Sonra buradan da başka bir yere nakledilirsiniz. Zifiri bir karanlık insanları sarar. Daha sonra ise nur dağıtılır. Mü’minlere nur verilir. Münafık ve kâfirlere ise hiçbir şey verilmez. Bu durum Allah Teâlâ’nın kitabında şöyle anlatılmışt

Allah'ü Teâlâ’nın Emaneti

Allah'ü Teâlâ’nın Emaneti Hz. Ümm-i Süleym Radıyallahü Anha, gayet temiz ahlak sahibi bir hatun idi. Çocuğu vefat ettiği zaman, sabır ve metanetle bizzat kendisi yıkadı ve kendisi kefenledi ve bir tarafa bırakıp, komşularına dönerek: “- Babasına haber vermeyin!” Hz. Ebu Talha Radıyallahü Anh orada bulunmamaktaydı. Akşam eve döndüğünde, çocuğu sordu, hanımı: “- Gördüğünden şimdi çok iyidir!”, der. Sonra yemek yediler, oturdular, birlikte oldular. Bir müddet sonra Hz.Ümm-i Süleym Radıyallahü Anha, beyine gayet metanetle şöyle der: “- Ey, Ebu Talha, ödünç alınmış bir şeyi geri vermek icap eder mi etmez mi?” “- Söylediğin bu söz nasıl bir söz, elbette ki ödünç alınan şey geri verilmeli.” “- O halde, Hak Teâlâ da sana emanetten vermiş bulunduğu çocuğu aldı.” Ebu Talha Radıyallahü Anh bu sözü duyunca: “- Biz Allah’ü Teâlâ için halk edilmiş bulunuyoruz ve hep onun tarafına döneceğiz!”, der ve şükreder. Sabah olunca gidip Resulullah'a Sallal

Maruf el-Kerhî Kuddise Sirruh

Maruf el-Kerhî Kuddise Sirruh Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz Adı Maruf bin Feyruz veya Feyruzan; künyesi Ebu Mahfuz, nisbesi el-Kerhî. Tebe-i tabiîn neslinden. Pekçok tabiî ile görüştü. Davud et-Taî'nin mürîdi, Seriy es-Sakatî'nin şeyhi. Anne-babası Hristiyan’dı. Küçük yaşta onu Mesîhî bir muallime teslim ettiler. Muallim ona "teslis" inancını telkin ederek: "Allah üçün üçüncüsüdür." deyince O: "Hayır, Allah tektir." diye karşılık verdi Bu cevaba sinirlenen muallim onu iyice dövdü. O' da mektepten kaçtı. Ehl-i Beyt-i Resûl'den İmam Ali Rıza'nın yanına vardı, müslüman oldu. Ne bulduysa onun nezdinde ve hizmetinde buldu. Marufun mektepten kaçarak ortalıktan kaybolması annesini ve babasını pek üzdü. Kendi kendilerine şöyle karar verdiler: "Eğer oğlumuz geri gelirse hangi din üzere dönerse biz de onun dinine gireriz". Neden sonra Maruf çıktı, geldi; evin kapısını çaldı. Sordular: "Hangi din üzere döndün?" O

Ebu Leheb'în Azabı

Ebu Leheb'în Azabı Peygamberimizin amcası, fakat en büyük düşmanlarından olan Ebû Leheb îman etmeden geberip gitmişti. Onu, yakınlarından birisi rüyasında gördü. Ve ona nasıl azap edildiğini sordu. Ebû Leheb, Hazreti Muhammed'e îman etmemesi yüzünden çok büyük azap gördüğünü söyleyip başına gelenleri şöyle anlattı: — Yazıklar olsun bana! O'na îman edip dünya ve ahirette kurtulacağım yerde, îman etmedim ve dünyada da ahirette de perişan oldum. Yalnız bana haftada üç gün hususî muamele oluyor. O da Muhammed doğduğu zaman cariyem gelip bana O'nun doğumunu müjdelemişti, ben de memnun olarak onu azat etmiştim, işte onun için o gece azap hafifliyor. Bir de Pazartesi olunca iki parmağımın arasından serin su akar, ben de onu emer rahatlarım. Bunun sebebi ise Muhammed doğduğu zaman ben cariyeme git O'na meme ver demiştim, ondan dolayı haftada bir gün bana su veriliyor, dedi. (Alıntı)