Kayıtlar

Ekim 31, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Seni Görmeyen Gözü Neyleyim!

  Seni Görmeyen Gözü Neyleyim!   Seni görmeyen gözü neyleyim! Seni bilmeyen aklı neyleyim! Seni özlemeyen kalbi neyleyim! Ya Rasulallah Selamü Aleyk…   Ya Rasulallah muhtacız sana; Ya Habib Allah aşığız sana; Ya Nebi Allah hayranız sana; Ya Şefi Allah hasretiz sana…   Ya Rasulallah bağışla bizi; Sana layık ümmet olamadık ki; Hatamız günahımız öyle çok ki; Huzuruna gelmeye yüzümüz yok ki…   Annen hasretine dayanamadı; Bu ayrılık yüreğini dağladı; Altı ay boyunca gülmedi ağladı; Fatımatüzzehra Ya RasulAllah…   Musab bin Umeyr Sana benzerdi; Bu yüzden Uhud'da şehit edildi; Aşkın ile yandı yandı eridi; Ne güzel sahabelerin var senin…   Tüm işkencelere göğsünü gerdi; Cemalin bir kez göreyim dedi; Ravzanda ruhunu teslim eyledi; Aşkından yandı Habbabın senin…   Aşkından kütükler bile inledi; Onu kimseler teskin edemedi ki; Mübarek elini değince dindi; Bir kütük kadar olamadık ki…   (Alıntı)

Ne Olursan Ol, Önce “Adam Ol!”

            Ne Olursan Ol, Önce “Adam Ol!”   Bütün derslerinden her sınavda yüksek puanlar alan çocuk, sordu, babasına: “- Baba ilerde ne olmamı istersin?” Baba: Gururla yapıştırdı hemen cevabı: “- Avukat ol!” Bunu duyan anne: “- Hayır, hayır doktor ol!” Abla girdi, devreye: “- Sen bence bir şehire vali ol!” Durur mu bir küçüğü: “Yok! Yok!” dedi. “Fikret amcanın oğlu okudu kaymakam oldu, sen de kaymakam ol abi!” Çocuk, döndü. İyi bir duvar ustası olan abisine sordu: “- Abi sen ne olmamı istersin?” “- Valla kardeşim ne diyeyim ki!” dedi. Tabi ki en güzel karar senin vereceğin karar. Bence ne olursan ol ama: “- ‘ÖNCE ADAM OL! NE ONURUN YIKILSIN, NE DE DUVAR!’” Evet, dürüst güvenilir adamlık sorunu yaşadığımız şu devirde sıvacı ustamızdan güzel bir örnek…

Sezai Karakoç'u Asıl Büyüten Ahlâkıdır

  Sezai Karakoç'u Asıl Büyüten Ahlâkıdır   Marmara Üniversitesi'nde 'Dünyayı Dipnot Olarak Gören Mütefekkir: Sezai Karakoç ve Diriliş Ülküsü' programı gerçekleştirildi. Ayşe Sadiye Doymuş yazdı.   İstanbul’dan bir güzel etkinlik daha geçti… Gök kubbe altında hakikat adına bir toplantı daha yapıldı. Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü’ndeyiz… Yusuf Kaplan’ın deyişiyle, aynı zaman diliminde yaşayıp bunun idrakine varamadığımız Sezai Karakoç Üstadı anlamak derdindeyiz…   Nereden Nereye?   Program, kulüp başkanlarının faaliyetlerinden bahsettikleri selamlama konuşmaları ile başladı. Bir zamanlar başörtülü olarak kapı önlerinde beklediğimiz üniversitelerde, şimdi böylesine güzel programlar yapabildiğimizin altı çizildi. Ulaştığımız noktada, konumlarımızın hakkını vermek ve emanet bilincini her an hissetmenin vurgusu yapıldı. Ardından izlenen “Yedi Hilal” belgeseli ile de anlatılanlar ete kemiğe büründü. Her seferinde insanı yüzyıllar arasında yolculuğa ç

Dıhyetü’l-Kelbî Radiyallahü Anh

  Dıhyetü’l-Kelbî Radiyallahü Anh   Hz. Dıhye, Medineliydi. Asıl ismi “Dıhye bin Halife” idi. Fakat o, “Dıhyetü’l-Kel­bî” ismiyle meşhur olmuştu. Sima olarak Ashâbın en güzel olanıydı. Cebrail Aleyhisselâm birkaç defa Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e onun suretinde geldi. Sahabiler onu gördükleri zaman Dıhye mi, yoksa Cebrail mi olduğunu ayırt edemezlerdi. Dıhye ticaretle uğraşırdı. Müslüman olmadan önce de Re­sû­lul­lah’a muhabbet duyar, her gelişinde ona bir hediye getirirdi. Fakat Peygamberimiz, “Eğer be­nim gerçekten memnun olmamı istiyorsan Müslüman ol da, cehennem ateşin­den kurtul.” buyurarak onu İslamiyet’e davet ederdi. Bedir Gazası’ndan sonraydı... Cebrail Aleyhisselâm, Dıhye’nin Müslüman olacağını müjdeledi. Çok geçmeden Dıhye geldi. Peygamberimiz Aleyhisselâm ona olan iltifatını açıkça göstermek maksadıyla mübarek sırtından hırkasını çıkardı, üzerine oturması için uzattı. Dıhye hırkayı aldı, öptü, katladı, başının üzerine koydu. Sonra da Kelime-i Şehadet g