Kayıtlar

Ekim 30, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Allah Var, Allah Yâr

Allah Var, Allah Yâr Oku ve aklet demişti Yaradan. Sizler başıboş değilsiniz. Sizin bir sahibiniz var, bir yaratıcınız var demişti tüm nebiler. İşte Allah’ın kelâmı burada. Anlayın ve tatbik edin demişti hayatlarınıza. Hakkı görün ve yalnız O’na yönelin dedi tüm elçiler. “Ant olsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” ﴾ Enbiya 10 ﴿ Peki, biz ne yaptık? Biraz istişare edelim vicdanımızla, nefsimizle… Okuma yazma bilmiyor muyuz, aklımızı mı kaçırdık, yoksa deli taklidi mi yapıyoruz anlamamak için? Hayır, hayır hiç bir bahanenin kabul olur yanı yok! Ne tam manasıyla okuduk, ne anlamak istedik. Ne düşündük, ne de sorguladık, samimi bir şekilde şu kutsal gayeyi. Hazıra ve bedavaya alışır hale geldik artık. Menfaatimize uygun olanı kabul ettik. Ne yazık ki ilk kelimesi “OKU” olan kitabımızı hakkıyla okuyamadık. Ve şu gaflet batağının kenarlarında yürümeye başladık hayâ etmeden. Gezintiye çıktı

Hakkına Razı Olanlarda Var!

Hakkına Razı Olanlarda Var... Hadis-i Şerif meali... Bismillahirrahmanirrahim Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Âdemoğlu için iki vadi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Âdemoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder." Ravi: Enes, Hadis No: 1668-Buhari  Âdemoğlunu ancak toprak doyurur Örnek ahlak (hakkına razı olanlarda var... Bu güzel örnek yazıyı herkes okusun!)  Ebû Hüreyre radıyallahu anh, Peygamber aleyhisselâmın şöyle anlattıklarını bildirmiştir:  Bir adam, başka birisinden bir mülk satın almıştı. Satın aldığı mülkde içi altın dolu bir küp buldu. Mülkü satan kimseye dedi kî:  — Bu altınları benden al. Çünkü ben senden mülkü satın aldım, içindeki altını satın almadım.  Satıcı ise şöyle cevap verdi:  — Ben sana bu yeri içinde bulunanlarla beraber sattım. Sonra bu iki kişi aralarında hakem olması için, bir başka adama müracaat etiler.  Hakem olan kişi kendilerine:  — Çocuğunuz var mı? Diye sordu

İnsanın Gözünü Bir Avuç Toprak Doyurur

İnsanın Gözünü Bir Avuç Toprak Doyurur Halinden yoksul olduğu anlaşılan bir adam, deniz kenarında oltayla balık tutuyordu. Tevafuken oradan geçmekte olan ülkenin padişahı bu gariban adamla ilgilendi ve ona, “Oltana ben burada iken ilk takılan şey ne olursa sana onun ağırlığınca altın vereceğim” dedi. Biraz sonra oltaya takıla takıla ortası delik bir kemik takıldı. Hükümdar balıkçıya, “Ne yapalım, rızkın bu kadar, oltana ağır bir şey takılmadı” diyerek alıp sarayına götürdü. Saraya varınca adamlarına, balıkçıya elindeki kemiğin ağırlığınca altın vermelerini emretti Kemiği terazinin kefesine koydular, öbür kefesine de altın koymaya başladılar. Beş, on, yirmi, elli diyerek altınları koydular ama kemik yerinden oynamıyordu. Görünüşte dört beş altını zor tartar göründüğü halde, tahminlerin on misli üzerinde altın koydular kemik bana mısın demedi. Altını doldurmaya devam ettiler, terazinin kefesi doldu taştı ama kemik tarafı yerinden kımıldamıyordu. Bunda bir sır olduğunu anladılar.

Tefekkür Etmek Üzerimize Borçtur

Tefekkür Etmek Üzerimize Borçtur "Dâimâ düşünecek bir insan... Kudret-i ilâhiyeyi düşün, arzı düşün, gökleri düşün, yıldızları düşün! Ne nimettir onlar... Gece aydınlığı başka, gündüz aydınlığı başka... Sıcaklık başka, soğukluk başka... Her birisinde çeşit çeşit nimetler var... Bu nimetleri tefekkür vâcibdir, üzerimize borçtur. Onun için Cenâb-ı Resul "Allah-u Teâlâ'nın nimetlerini dâimâ düşünün!" diye bize tavsiye etmektedirler.” "Sükût, her ne kadar mu'teber bir nesne ise de bunun tefekkürle birlikte olması matlubdur. Tefekkürsüz sükûtlar, mühim bir mânâ ifade edemezler. Sükûtu işleyenlerin azlığı da bunu müeyyeddir.” (Alıntı)

Güzel Ahlâk Nedir?

Güzel Ahlâk Nedir? Güzel ahlâk, genişlikte ve darlıkta insanları razı etmeye çalışmak demektir. Güzel ahlâk, Allah’ü Teâlâ’dan razı olmak demektir. Yani hayrı ve şerri Allah’ü Teâlâ’dan bilmek, nimetlere şükür, belâlara sabır etmektir.  Güzel ahlâk, haramlardan kaçıp helâli aramak, diğer insanlarla olduğu gibi aile fertleriyle de iyi geçinip onların geçimlerini sağlamaktır. Güzel ahlâkın en azı, güçlüklere göğüs germek, yaptığı iyiliklerden karşılık beklememek, bütün insanlara karşı şefkatli olmaktır. Güzel ahlâk, yaratanı düşünerek, yaratılanları hoş görmek, onların eziyetlerine sabretmektir. Güzel ahlâklı olmanın, bazı işaretleri şunlardır: İnsaflı olmak, arkadaşlarının hatasını görmemek, hüsnü zan etmek, kötü zandan kaçınmak, arkadaşlarının eziyetlerine göğüs germek, onlardan şikâyetçi olmamak, hep kendi ayıp ve kusurlarını düşünmek, kendi nefsini kınamak, güler yüzlü olup, herkesle yumuşak konuşmaktır. Güzel ahlâk, ilim ve edep öğrenmekle, iyi insanlarl