Kayıtlar

Eylül 13, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mutluluk

Mutluluk Mutluluğu yakalamak öyle kolay değildir. Mücadele ister. Yılmadan bıkmadan mücadele... Bazen avuçlarının içinde zannedersin ama kayıp gider. Kaygan bir zemindedir çünkü. Mutluluğun dikenli bir gül olduğunu düşüneceksin. Çapalayacaksın, sulayacaksın, otlarını ayıklayıp temizleyeceksin ama dikenlerini koparmayacaksın. Çünkü dikenleri koparılmış gül yaşamaz. Zaman zaman eline alıp koklayacaksın. Dikenleri batacak bazen. Ama katlanacaksın. Arayacaksın uzun uzun. Öyle hemen alıp vermezler eline mutluluğu. Çok uzun zaman alır. Aylar ayları kovalar, yıllar yılları. Ama bir gün bir bakmışsın karşında. Bazen de karşına çıkar farkına varamazsın. Farkına varmak için de bir çaba gerekir. Karamsarlık yok. Ne demiş Cahit Sıtkı Tarancı Ne doğan güne hükmüm geçer, Ne halden anlayan bulunur; Ah aklımdan ölümüm geçer; Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur… Ve gönül Allah’ü Teâlâ’sına der ki: - Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin pence

Mutlu Olmak

Mutlu Olmak  Mutlu olmak zor mu?  Nefes almak bir mutluluk değil mi?  Hemen bence gerekli mutluluk şartlarını verelim;  Asla demeyiniz ve asla asla demeyiniz!  ''Ama'' ve ''fakat'' demeyiniz!  ''Fark etmez'' derseniz yalan söylemiş olursunuz, her şey fark eder.  Hiç bir cümlenizin fiili ''mış, miş'' veya ''lar, ler '' veya ''mişler, mışlar'' veya ''larmış, lermiş'' le bitmesin… bunlar sizin bilmediğiniz ve görmediğiniz, başkasının anlattığı eylemledir ve bunlara göre hareket hem size hem karşınızdakine zarar verir.  Başkasının yerine düşünmeyin!  Başkasının yerine karar vermeyin!  Pozitif düşünce ile yaklaşın konulara (yapacağım, başaracağım gibi), ama bu Pollyanna'cılık olmasın!

Mutluluk, Üzüntü, Kibir, Sevgi ve diğerleri...

Mutluluk, Üzüntü, Kibir, Sevgi ve diğerleri... Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış. Mutluluk, Üzüntü, Kibir, Sevgi ve diğerleri... Bir gün adanın batmakta olduğu duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi, adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar. "Sevgi", adada en sona kalan "Duygu" olmuş, çünkü mümkün olan, "en son ana kadar" beklemek istemiş. Ada neredeyse battığı zaman, "Sevgi" yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde geçmekteymiş. Sevgi: - Zenginlik, beni de yanına alır mısın? Diye sormuş. Zenginlik: - Hayır, alamam, demiş. Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok... Sevgi, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir' den yardım istemiş. - Kibir, lütfen bana yardım et! - Sana yardım edemem Sevgi. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedersin, diye cevap vermiş Kibir. Üzüntü, yakınlardaymış ve Sevgi yardım istemiş. - Üzüntü, seni

Kalemin Beş Önemli Özelliği

Kalemin Beş Önemli Özelliği Çocuk, büyükbabasının mektup yazışını izliyordu. Birden sordu: "Bizim başımızdan geçen bir olayı mı yazıyorsun? Benimle ilgili bir hikâye olma ihtimali var mı? " Büyükbaba yazmayı kesti, gülümsedi ve torununa şöyle dedi: "Doğru, senin hakkında yazıyorum. Ama kullandığım kurşun kalem yazdığım kelimelerden çok daha önemli. Umarım büyüdüğünde bu kalemi sen de seversin.” Çocuk kaleme merakla baktı ama özel bir şey göremedi; "İyi ama bu kalem benim hayatımda gördüğüm diğer kalemlerden hiç farklı değil ki!" Büyükbaba cevap verdi: "Bu tamamen nesnelere nasıl baktığınla ilgili. Bu kalemin beş önemli özelliği var ve sen de bu özellikleri benimseyebilirsen, hep dünyayla barışık bir insan olursun.” "Birinci özellik: Harika şeyler yapabilirsin ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Allah’ü Teâlâ'dır ve her zaman kendi kudretiyle bizi o yönlendirir.” "İkinci özel