Kayıtlar

sahibi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kâinatın Sahibisin Allah'ım

Kâinatın Sahibisin Allah'ım   Her bir yarattığın sonsuz mucize, Kâinatın sahibisin Allah’ım Cümle sırlar tesir etmez acize, Kâinatın sahibisin Allah’ım…   Seni anmadığım bir günüm olmaz, Yüreğe sığarsın, cihana sığmaz, Dünyaya gelip te, var mı ki ölmez, Kâinatın sahibisin Allah’ım…   Her nereye baksam; her yerde nurun, İbadet’im eksik, aciz bir kulum, Zalimlik yapanlar; hep cahil kulun, Kâinatın sahibisin Allah’ım…   Hür irade verip; serbest bıraktın, Cennet ile Cehennem’i var ettin, Peygamberlerini hep önder yaptın, Kâinatın sahibisin Allah’ım…   Ne olur beni doğru yoldan ayırma, Hidayet eyle bu aciz kuluna, Bütün dualarım kabul oluna, Kâinatın sahibisin Allah’ım…   Kâinatın sahibisin Allah’ım... İsmail hakkı Bağdat

Müslümanlar İslâmiyet’i Yaşasaydı; Dünyada Her İnsaf Sahibi Müslüman Olurdu…

Resim
Müslümanlar İslâmiyet’i Yaşasaydı; Dünyada Her İnsan Müslüman Olurdu… Hikâyenin Videosu: https://www.youtube.com/watch?v=ifGvRZ499Wk 1984 olimpiyatları ve Judo final müsabakası. Minderde Mısırlı Judocu Muhammed Ali Rasvan ve rakibi Japon Yaşuhiro Yamashita. Müsâbakalar sırasında Yamashita'nın sağ kasları yırtılmıştır ve finâl karşılaşmasına sakat olarak çıkar. Olayı hatırlamayanlar, bilmeyenler, bulup videosunu izlerlerse görürler. Yamashita sol ayağıyla yürüyor, sağ ayağını resmen sürüklüyor peşinden... Maç sırasında Muhammed Ali'nin antrenörü kenardan sürekli halde bağırır. "Sağ bacağına oyna!" Sağ bacağına vur!" Hakikaten maçı izleyen herkes de görüyor ki, Muhammed’in rakibinin sağ ayağına bir defa vurması yetecekti. Fakat yapmadı. Yenildi ve gümüş madalya ile yetinmek zorunda kaldı. Maçtan sonra etrafını saran bütün gazetecilerin sorusu aynıydı. -"Niçin? Niçin yapmadın?" Cevaben: “Benim Din'im insana, yaralıya, hele de y

Güzel Ahlâk Sahibi Olmak

Güzel Ahlâk Sahibi Olmak Cenâb-ı Hak buyuruyor: "Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz." (Nahl, 97) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Kıyâmet gününde mü’min kulun terâzisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder.” (Tirmizî, Birr, 62/2002) Bir gün Hz. Ali Radiyallahü Anh şöyle buyurdu: “-Sübhânallah! İnsanların çoğu hayır yapmaktan ne kadar da geri duruyorlar! Hayret doğrusu, bir kişiye müüslüman kardeşi bir ihtiyacı için gelir de o kişi kendisini hayır işlemeye muhtaç görmez, (kardeşinin ihtiyacını karşılamaz)! Hâlbuki onun güzel ahlâka koşması lâzımdır. Zira güzel ahlâk insanı kurtuluşa götürür.” Bu esnâda bir kişi kalkıp: “-Anam babam sana fedâ olsun ey Mü’minlerin Emîri! Sen bunları Peygamber Efendimiz’den mi iş

Ev Sahibinin Yüzüne Tükürdü

Ev Sahibinin Yüzüne Tükürdü Büyüklerden biri vefat eden zengin bir dostunun oğlunu ziyarete gitmişti. Evde otururlarken bir ara misafiri karşısında oturan dostunun oğlunun yüzüne “Şap” Diye tükürdü. Çocuk neye uğradığını şaşırmıştı. Bir taraftan yüzündeki tükürüğü silerken bir taraftan da misafirin yüzüne ters ters bakmaya başladı. Misafir hiç istifini bozmadan: — Evet kusura bakma, tükürmem icâb etmişti. Bir etrafa halılara, bir de senin yüzüne baktım etraf cenin yüzünden daha temiz geldi. Halıları kirletmektense pis yüzüne tükürmeyi tercih ettim, dedi. (Alıntı)

Ka'benin Anahtarının Sahibi

Ka'benin Anahtarının Sahibi Mekke-i Mükerreme fethedilmişti. Peygamber Efendimiz Ka'be'ye girmek istedi. Anahtar ise henüz daha Müslüman olmamış olan Osman bin Talha'da idi. Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Hazreti Ali Radiyallahü Anh’yi anahtarı getirmesi için ona gönderdi. Osman bin Talha: — Ben Muhammed'in hakiki peygamber olduğuna inanmıyorum ki, Ka'be'nin anahtarını teslim edeyim. Anahtar dedelerimden bana kalmıştır, dedi. Fakat Hazreti Ali Radiyallahü Anh, Resûlüllah'ın emrini yerine getirmek üzere anahtarı halen müşrik olan Osman bin Talha'nın elini sıkarak zorla aldı ve Resûlüllah'a getirdi. Peygamber Aleyhisselâm ve eshap Ka'be'ye girip putlardan temizlediler ve içerde iki rek'at da şükür namazı kıldılar. Bu arada Hz. Abbas, Ka'be'nin anahtarının kendisine verilmesi için ricada bulunmuştu. O esnada: — Emâneti ehline verin, âyeti celîlesi nazil oldu. Bunun üzerine Efendimiz anahta

Asla ve Asla Kalp Kırmayalım!

                                                                   Asla ve Asla Kalp Kırmayalım! En çok sevdiğim arkadaşım İlhami’yle şakalaşmayı çok severdim. İkimiz de aynı köylüydük, aynı yatılı öğretmen okulunda okuyorduk. Hatta sıramız bile aynıydı. Onun dersleri her zaman benden iyiydi. Yazılılarda bana çok yardım ederdi. O zamanlar sınavlar test tekniği ile değil klasik yazılı ile yapılırdı. Çok zaman sınavlar; A’lı, B’li olurdu. Sıranın sağındakiler A solundakiler B iken bazen de tersi olurdu. A ve B gruplarının soruları ayrıydı. Bilemediğim soruyu hemen kurşun kalemle kâğıdıma hafifçe yazardım. İlhami de hemen cevabını hafif şekilde kendi kâğıdına yazardı. Sorular farklı olduğundan öğretmen de birbirine bakanlara ses çıkarmazdı. İlhami sayesinde; hakkım olmadığı halde tüm sınavlardan en yüksek notları alırdım. Ama arkadaşlık yaparken en ufak şeylerde onu kırar ona küserdim. Çünkü onun notları her zaman benden daha iyiydi. Bir de benim babam zengin, onun babası fakirdi.

Ölüm Günü Gelmeden

Ölüm Günü Gelmeden…   Mümkün değil mi Yarab, Saadet devri tekrar? Gönüller sevgi huzur, ruhlar Rabbini arar.   Bütün mahlûkat mutsuz; gönüller aç, ruhlar aç. Canlı, cansız her varlık; ‘gerçek nizam’a muhtaç.   Bütün kutsi değerler; kaydı, yok oldu, gitti. Aranan her güzellik, uçtu, eridi, bitti.   Erozyona uğradı, akıl, mantık ve beyin. Bozuldukça bozuldu; kültür, sanat ve bilim.   Maneviyat çiğnendi, “O’dur, suçlu!” denildi. “Maddeye tapılarak, bugünlere gelindi.   Ne ararsan hep sahte, maske takmış insanlar. Riya dolu beyinler, en samimi hayvanlar.   Sevgi dostluk kayboldu, kötülük tırmanışta. “Allah rızası” öldü, menfaat var revaçta.   Allah’ım yardım eyle, gafletin sonu hüsran. Uyanmazsak halimiz; perişan mı, perişan.   Teker taşa dayanıp, vakit çok geç olmadan. “Uyar bizi, Ya Rabb’i!” ölüm günü gelmeden.   Doğru iman ederek, sünneti yaşayalım. Bol bol hayır yaparak, mizana taşıyalım.   Ansızın ölüm gelip, defterler ka