Kayıtlar

Hep etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allah Teâlâ Hep Bizimle Beraberdir

Allah Teâlâ Hep Bizimle Beraberdir   Allah Teâlâ Kur'an'da insana yakın olduğunu çeşitli ayetlerde belirtmiştir. Yüce Allah Teâlâ şöyle buyurur: “…Nerede olursanız olun, O sizinle berâberdir…” (Hadîd Sûresi, 4) "Kullarım beni sana sorduklarında bilin ki ben onlara çok yakınım..." (Bakara Sûresi,186) "İnsanı biz yarattık. Onun için, nefsinin kendisine neler fısıldadığını, neler telkin ettiğini de biz pekiyi biliriz. Çünkü biz ona şahdamarından daha yakınız." (Kaf Sûresi, 16) “Göklerde ve yerde olan her şeyi, Allah Teâlâ’nın bildiğini görmedin mi? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka odur. Beş kişi gizli konuşsa, mutlaka altıncıları odur. Bunlardan az olsunlar veya çok olsunlar, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah Teâlâ mutlaka onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü, yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi çok iyi bilendir.” (Mücadele Sûresi, 7).  “Allah’ın kitabını gerektiği gibi okuyan, namazı dosdoğru kılan

Dilin hep Allah'ü Teâlâ’yı Zikretsin!

  Dilin hep Allah'ü Teâlâ’yı Zikretsin!   Abdullah ibni Büşr Radıyallahu Anh şöyle diyor: Bir bedevî Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem'in huzuruna gelerek: “- Ey Allah'ın elçisi! İslâmiyet'in emirleri çoğaldı. Bana dört elle sarılacağım az bir şey söyle!” dedi. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “- Dilin hep Allah'ü Teâlâ’yı zikretsin!” (Tirmizi)

Doyunca Hep Ağlarım

Doyunca Hep Ağlarım Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem 'in vefatından sonraki yıllardır. Bir akrabası Hz. Ayşe Radiyallahü Anha'yı ziyaret eder. Hz. Ayşe Radiyallahü Anha onun için bir sofra kurdurtur. Ve sonra dayanamayıp ağlamaya başlar. Akrabası sebebini sorar. Hz. Ayşe Radiyallahü Anha: "Ben doyuncaya kadar her yemek yiyişim de ağlarım," der. Akraba daha da meraklanıp, sorar: "Niçin?" “Çünkü Allah'ın Elçisi bütün ömrü boyunca doyuncaya kadar hiç yemedi. Sıkıntı içerisindeydi. Bir günde iki öğün yemedi. Ekmek yediği zaman hurma yemedi, hurma yediği zaman ekmek yemedi. Sürekli başkalarını kendine tercih ettiği için hep böyle yaşadı. Şimdi ise insanlar yediklerini eritmek için ilaç kullanıyor. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem bütün ömrü boyunca kızartılmış bir koyunu hiç görmemiştir.”

Hep birlikte dua edelim

Hep birlikte dua edelim   Kelimeler kalpten akan katrelerin kabıdır... Kalpte ne varsa o damlar ve tekrar ait olduğu yere döner damlalar... Kimliğin kilididir kelimeler... Kibar kalpten kelamın kibarı damlar, kem kalpten de kem kelime... Boş değildir kelimeler, boş olanlar bile bir boşluğu ifade eder... Hiçbir kelime de boşlukta kalmaz, bir kalbe konuk olur... Keder kelimeleri kederliler kapar, kimsesizlerinkini kimsesizler tutar, sevinçliler sevinçlileri sevindirir... Yaslıları yaslandırır yaslı kelimeler... Hikmetin kabı, mananın kılıfıdır kelimeler... Mana denizi kabardığında kelime dalgasıyla vurur yürek sahillere... Sahile değişik şekiller verir... Bazen nazlı... Bazen hırçın vuran dalgalar... Engin denizlere yelken açmak da kelime teknelerine binmekle olur... Denizle sahil arasında gelgitleri oynar kelimeler... Kimse kaçamaz kader kelimelerden ve kader olan kelimelerinden... Kem bir kelime kendinin yazdığı yazgıdır ve tekrar sahibine yansır... Hased hasisliktir, sahibini ya

Size Hizmet Edenleri Hep Hatırlayın...

Size Hizmet Edenleri Hep Hatırlayın... Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu... Çocuk sordu: "Çikolatalı pasta kaç para?" "50 cent!" Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu: "Peki dondurma ne kadar..." "35 cent" dedi garson kız sabırsızlıkla... Dükkânda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu. Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki... Çocuk parasını bir daha saydı ve "Bir dondurma alabilir miyim lütfen" dedi. Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu birden. Masayı sanki akan yaşlar temizleyecekti. Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 centlik bahşiş duruyordu...

Ah yazık!

Ah yazık! Ömrüm boş şeylerle geçti, ah yazık! Yarını hiç düşünmedim, ah yazık! Hep hevaya bina kurdum, şaşkınca, Din temeli çürük oldu, ah yazık! Afvı sonsuzdur diyerek, pek azdım, “Kahhar” ismini unuttum, ah yazık! Daldım günaha, yapmadım hiç hayır, Niçin doğru yoldan saptım? Ah yazık! Mal için, makam için hep uğraştım, Sonsuz nimetlerden oldum, ah yazık! Yol bozuk ve karanlık, önde şeytan, Günah ağır, ağlarım hep, ah yazık! Hesap defterimde yok bir iyilik, Nasıl kurtulur bu Garib? Ah yazık!