Kayıtlar

Nisan 21, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Açık Saçık Gezmek Özgürlük mü?

Açık Saçık Gezmek Özgürlük mü?   Eğer kadınlarla erkeklerin bir arada, sınır tanımadan karışık bir şekilde bulunması gerçekten insan için bir mutluluk, bir haz ve bir nimet olsaydı, Allah Teâlâ bu durumu cennet ehline de lütfederdi. Ancak Kur’ân-ı Kerîm, cennetteki kadınların mahremiyet ve örtü içinde olduklarını şöyle ifade eder: “Saklı inciler gibi, çadırlarda korunmuş hûrîler…” (Rahmân, 72; Sâffât, 48) Bu da gösteriyor ki, haya ve mahremiyet, sadece dünyaya ait bir değer değil, cennet hayatında da korunmuş ilâhî bir ölçüdür. Benzer şekilde, eğer çıplaklık ve örtüsüzlük gerçekten bir özgürlük ve saadet vesilesi olsaydı, Allah onu dünya hayatında serbest bırakır, cennet hayatında da devam ettirirdi. Ama Allah, cenneti anlatırken şöyle buyurur: “Orada ne aç kalırsın, ne de çıplak kalırsın.” (Tâhâ, 118) Demek ki, bedenin örtülmesi sadece dünyevî bir gereklilik değil, aynı zamanda ebedî saadetin de bir parçasıdır.

Kocası Kendinden Razı Olan Cennetlik Kadınlar…

Kocası Kendinden Razı Olan Cennetlik Kadınlar… Bugün ailelerde yaşanan problemlerin temelinde, erkek ve kadınların birbirlerinin hak ve vazifelerini bilmemeleri veya bunlara riâyet etmemeleri yatmaktadır. Biz de bu hakikatten yola çıkarak merhum Mûsâ Topbaş Efendi’nin bu konudaki ikazlarını hatırlamanın faydalı olacağını düşündük. İşte bu notlardan bazıları: Kadınların kocalarına hizmet etmesi, İslâm’ın vâciplerindendir. Kocanın, hanımı üzerinde hakkı çoktur. Kadın, kocasının meşrû emir ve sözlerine itaat etmeli, Hakk’ın rızâsına bu yolla kavuşmalıdır. Nitekim hadîs-i şerîfte buyruldu ki: “Beş vakit namazını kılan, malının zekâtını veren, Ramazan-ı Şerif orucunu tutan, kocasının günah olmayan emirlerini tutan, vücudunu yabancı erkeklere göstermekten koruyan kadın, Cennete istediği kapıdan girer.” Yine hadis kitaplarında Selmân-ı Fârisî Radıyallâhu Anh’ın rivâyeti ile bildirilir. Bir gün âhiret hâtunu Fâtıma-i Zehrâ Radıyallâhu Anhâ Rasûlullâh’ın huzûruna geldi. Rasûlullâh’ı g...