Kayıtlar

bedeli etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir Lokmanın Bedeli

Bir Lokmanın Bedeli Cenâb-ı Hak bir âyet-i kerîmede şöyle buyurur:   “…Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Zaten siz, Allah rızasını aramaktan başka bir gâye ile infak etmezsiniz. Hayra dâir her ne infak ederseniz, karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.” (Bakara, 272) Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır:   “Sadaka vermekte acele edin! Çünkü belâ, sadakanın önüne geçemez.” (Heysemî, III, 110) “Yarım hurma ile de olsa cehennemden korunun!” (Buhârî, Zekât, 10; Rikak, 51; Tevhîd, 36; Müslim, Zekât, 66-70) Fakir bir köylü kadın, kendisine müracaat eden bir fakiri elinde kalan son lokması ile memnun eder. Fakir ona: “–Allah, bu verdiğin lokmayı dünya ve âhirette önüne çıkarsın, sana hayırlar ihsân buyursun!” diye dua eder. Bir zaman sonra o köylü kadın tarlada kocasına yardıma vardığında, nur topu gibi evlâdını bir ağacın altında yatırıp uyutur. Çalışmaya...

Bedeli Çanakkale'de Altın Olarak Tesviye Olunacaktır

Bedeli Çanakkale'de Altın Olarak Tesviye Olunacaktır Üç aylık bir tâlimden sonra Mehmed Muzaffer, “zâbit namzeti” olarak Çanakkale'de idi. (Mart 1916). Müttefik İngiliz ve Fransız kuvvetleri, Çanakkale'de uğradıkları mağlûbiyetlerden ve verdikleri yüzelli bin zâyiattan sonra Boğaz'ı aşamayacaklarını anlamışlar, 1915'in son haftasıyla 1916'nın ilk haftasında bütün hatları tahliye edip, çıkıp gitmişlerdi. Muzaffer, Çanakkale'ye vardığında harp durmuştu. Zaman zaman, İmroz-Bozcaada'da üslenmiş düşman gemileri ve uçakları bombardımanda bulunuyorlarsa da, 1915 Nisan'ından Aralık sonuna kadar sekiz ay süren kanlı boğuşmalara kıyasla bu bombardımanlar 'hiç' mesâbesindeydi. Çanakkale'deki birliklerin büyük bir kısmı, Kafkas, Irak ve Filistin cephelerine sevk edileceklerdi. Hazırlanma ve noksanları ikmâl emri aldılar. Muzaffer, birliğinin alay karargâhında vazifeliydi. Alayın kamyon ve otomobil lastiği ile diğer bir takım malzemeye ihtiya...

Sizin Omzunuz Çok mu Kuvvetli?

Sizin Omzunuz Çok mu Kuvvetli? Eski Endülüs Hükümdarlarından biri fakir bir kadının arsasına yeni bir saray yapılmasını emretti. Arsa hükümdarın sarayına alındı ve hükümdar arsanın bedelini de ödemiyordu. Müşkül durumda kalan kadın, çareyi, hükümdarı, kadıya şikâyet etmekle buldu. Zamanın Şeyhü’l İslâmı, kadını dinleyip haklı olduğuna hükmettikten sonra, hükümdara hiç bir şey söylemeden bir çuval ve bir de kazma kürek alıp kadının arsasından toprak doldurmaya başladı. Padişah sarayından Şeyhü’l îslâmı seyrediyor kendi kendine: -Herhalde Şeyhü’l İslâm aklını oynatmış olsa gerek, diyordu. Şeyhü’l İslâm çuvala bir miktar toprak doldurdu ve sırtına alıp götürmek istedi. Fakat ihtiyar olduğundan ve toprak da ağır olduğundan kaldıramamıştı. Biraz daha toprak koyup çuvalı ağzına kadar doldurdu. Tekrar kaldırmak istediğinde tabi ki, kaldıramaz! Şeyhü’l İslâmın bu acaip halini seyreden hükümdar daha fazla sabredemeyip huzuruna çağırdı ve: -Hocam, sen bu zayıf halinle bu çuvalı nasıl...