Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kadının Kocasına İtaati

Kadının Kocasına İtaati Soru detayı: Kadının erkeğe itaati hususunun dini konularda olması gerektiği ve mesela evde yemeği hazırlaması için erkeğin kadını zorlayamayacağını belirten yazılarınızı okudum. Bu durumda hadiste taş taşıma ile ne kastedilmiş: "Eğer bir kimsenin bir başkasına secde etmesini emretseydim, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim ve eğer bir erkek karısına kırmızı bir dağdan siyah bir dağa ve siyah bir dağdan kırmızı bir dağa taş taşımayı emretseydi, uygun olan, kadının bu emri yerine getirmesidir. " (Kütüb-i Sitte, 652) Cevap Değerli kardeşimiz, Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Eğer bir kimsenin bir başkasına secde etmesini emretseydim, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim ve eğer bir erkek karısına kırmızı bir dağdan siyah bir dağa ve siyah bir dağdan kırmızı bir dağa taş taşımayı emretseydi, uygun olan, kadının bu emri yerine getirmesidir." Hz. Hüreyre (Ra

Toplumda Beka Sorunu

Toplumda Beka Sorunu Süleyman Savaş Kayıhan Yayınları Hedefteki olan biziz. Yani Müslüman/Türk aile yapısı. Müslümanlığın ve İslam dünyasının kilit taşı aile. İslam’ı doğru kaynaklardan öğrenmiş bir Müslüman hiçbir sapıklığa itibar etmez, pirim vermez, ecnebi oyunlarına gelmez. Ey Müslüman, düşmanlarımız İslam coğrafyasının büyük bölümünde, tahrifat planlarını, ahlakı çökertme-çürütme oyunlarını tamamlamıştır. Güzelim Anadolu hala, sahih İslam’ın beşiği olma özelliğini muhafaza ve müdafaa etmektedir Elhamdülillah! Bugün ecnebiler, güya mazide Müslümanlardan çok çekmişler, onun için İslam’la, İslam’daki aile yapısıyla mücadeleyi “Beka Meselesi” olarak kabul etmişlerdir. Asırlardır uyguladıkları yöntem ise imalat hatası, karakter fukaralarını kullanarak İslam’ı bozmak, aile bağlarını zayıflatıp kopartmak, toplumun temeli aile yuvasını dağıtmaktır. Ey Anneler! Ey Babalar! Ecnebiler bizi bizden iyi tanıyor, görevini yapıyor! Dostlar! Annelik-babalık makam işidir. O m

Tüm Belâlardan Afetlerden Korunmak için Okunacak Ayetler Dualar ve Salâvatlar

Tüm Belâlardan Afetlerden Korunmak için Okunacak Ayetler Dualar ve Salâvatlar 01-   Fatiha’yı Şerif, Kâfirun, ihlâs, Felâk, Nas sureleri Bu sureler hepsi, 7 şer defa okunur. Bütün afet ve belalârdan korur. 02-   Yasin-i Şerif okunur. 03-   Mümin Suresi, 1-2-3. ayetler ve Ayet-el Kürsî okunur. Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh’dan rivâyete göre, Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: Her kim mümin sûresi ilk üç ayetiyle Bakara sûresi 255. ayeti olan Ayet-el Kürsîyi sabahleyin okursa akşama kadar muhafaza edilir. Akşam okursa sabaha kadar bu ayetler vasıtasıyla koruma altına alınır. (Tirmizi) 04-   Yunus Aleyhisselâm’ın Duası okunur. لَا إِلهَ إلَا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ. (Enbiya, 87) 05-   Âyât-ı Hırz okunur a)      Fatiha Sûresi, b)     Bekara Sûresi: 1, 2, 3, 4, 5 ve 163, 164 ve 255, 256, 257 ve 285, 286, c)      Al-i İmran Sûresi: 18, 19. ayetten sadece: “İnneddine indellah-il-islâm” kısmı, 26, 27, 154,

Kişi, Kendisi Nasılsa Karşısındaki İnsanı da Öyle Görür!

Kişi, Kendisi Nasılsa Karşısındaki İnsanı da Öyle Görür! Bir gün Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem arkadaşlarıyla otururken Ebu Leheb meclise giriyor ve Efendimize: - Ya Muhammed, birçok yerleri gezdim, senden daha çirkinine rastlamadım. - Doğru söylüyorsun! Ebu Leheb. - Herhalde dünyanın en çirkini sensin! - Haklısın Ebu Leheb! Biraz sonra Hz. Ali Radiyallahü Anh içeri giriyor ve tevafuk bu ya, o da: - Ya Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem dünyada senden güzelini görmedim. - Doğrusun, ya Ali. - Sana baktıkça içime huzur doluyor. - Doğrusun ya Ali. Karşılığını verince konuşmalara şahit olan bir sahabe: - Ya Rasulallah Sallallahü Aleyhi Vesellem, biraz önce Ebu Leheb geldi, “Ne kadar çirkinsin” dedi. “Doğru söylüyorsun” dediniz. Şimdi Ali Radiyallahü Anh geldi; “Ne kadar güzelsiniz” dedi. Ona da “Doğrusun” dediniz. Hikmeti nedir? Diye sorunca, Efendimiz Aleyhisselam: - “İnsan insanın aynasıdır. Kişi, kendisi nasılsa karşısındaki

Peygamber Efendimizde Herkes Kendisini Görür!

Peygamber Efendimizde Herkes Kendisini Görür! “Kim, Allah’a ve peygambere itâat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine in’am eylediği (lütuf ve ihsanda bulunduğu) peygamberler, sıddîkler, şehitler ve sâlih kimselerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştır! Bu lütuf Allah’tandır. Bilen olarak Allah’ü Teâlâ’kâfidir.” (Nisâ sûresi, âyet: 69-70) Bu âyet-i kerimenin sebeb-i nüzûlü (iniş sebebi) hakkında birkaç rivayet vardır. Bu rivayetlerden birisi de şöyledir: Peygamber efendimizin âzâd ettiği kölelerinden Hz. Sevban Radiyallahü Anh peygamber efendimizi her şeyden çok sevmekte, gönlünü O’nun sevgisi doldurmakta, bir an olsun Rasûlüllâh’ı Sallallahü Aleyhi Vesellem hatırından çıkaramamakta, tabir câizse yirmi dört saati Rasûlüllâh’ın Sallallahü Aleyhi Vesellem güzel ismini tekrar etmekle geçmektedir. Böyle peygamber sevgisi ve sevdasıyla dolu olan Hz. Sevban Radiyallahü Anh bir gün, rengi atmış, yüzü solmuş, bedeni incelmiş, zayıflamış mahzun ve kederli bir halde Ras

Rabbine İsyan Etme! Her Olanda Hayır Vardır!

Resim
Rabbine İsyan Etme! Her Olanda Hayır Vardır! Serçe Allah’ü Teâlâ'ya küsmüştü. Günler geçiyordu ve serçe hiçbir şey söylemiyordu. İçine kapanmış derin bir hüzne boğulmuştu. Melekler merakla Allah’ü Teâlâ'ya serçe'yi soruyorlardı ve her defasında Allah’ü Teâlâ, meleklere: “- O gelecek” diye cevap veriyordu. “- Çünkü onun sesini duyabilecek ve onun minik kalbindeki derdini anlayacak olan tek benim” diyordu. Bir zaman sonra serçe, kalbi hüzün, gözü yaşla dolu bir halde bir ağacın dalına kondu. Hiçbir şey söylemiyordu öyle sessiz sessiz bekliyordu. Allah’ü Teâlâ, serçe'ye seslendi; "- Söyle bana! Canını sıkan ve kalbini hüzne boğan derdin nedir?" Melekler serçe ne söyleyecek diye ona bakıyordu. Serçe mahzun biraz da sitemli sesle; “- Küçük bir yuvam vardı. Yorulduğumda dinlendiğim üşüdüğümde sığındığım. Kimseyi rahatsız etmiyordum ve kocaman dünya’da ufacık bir yerdi kimsenin yerini dar etmiyordu. Sen onu da bana çok gördün neydi

Vatan Şarkısı

  Vatan Şarkısı Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır Serhadimize kal’a bizim hâk-i bedendir Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız can verir nâm alırız biz. Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda Can korkusu geçmez ovamızda, dağımızda Her gûşede bir şir yatar toprağımızda Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız can verir nâm alırız biz. Osmanlı adı her duyana lerze-resândır Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-u cihândır Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız can verir nâm alırız biz. Top patlasın ateşleri etrafa saçılsın Cennet kapusu can veren ihvâna açılsın Dünyada ne bulduk ki ölümden de kaçılsın Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız can verir nâm alırız biz. Türkçe çevirisi Vatan Şarkısı Emelimiz düşüncemiz vatanın bahtının açıklığıdır. Sınırımıza kale bizim vücut toprağımızdır. Osmanlılarız ziyneti

Köy Destanı

Köy Destanı Çift odalı bir evimiz, küçük idi penceremiz, Çömlektendi tenceremiz, ne zevkliydi köy hayatı… Otururduk kerpiç evde, mezar gibi toprak yerde. Bulamazdık ilâç derde, ne zevkliydi köy hayatı… Kahvaltımız çorbamızdı, bavul valiz torbamızdı, Gaz lambası sonra çıktı, ne zevkliydi köy hayatı… Bulamazdık has ekmeği, her öğünde tek yemeği, Unutmazdık şükretmeyi, ne zevkliydi köy hayati… Mum yok idi çıra yaktık, tenekeye musluk yaptık, Kırık ayna bulup taktık, ne zevkliydi köy hayatı… Yeni elbise giyemezdik, ayakkabı göremezdik, Lastik ile gezemezdik, ne zevkliydi köy hayatı… Yoktu bizim varlığımız, kepek ekmek azığımız, Çökelekti katığımız, ne zevkliydi köy hayatı… Bazan olmaz acı soğan, üstümüzde delik yorgan, Mama bilmez yeni doğan, ne zevkliydi köy hayatı… Kağnı ile yol alırdık, ne görürdük ne tanırdık, Kasabaya geç varırdık, ne zevkliydi köy hayatı… Dağa bayra gider iken, koyun kuzu güder iken, Hep ayağa batar diken, ne zevkliydi köy hayatı… Verem

Velileri Sevmek Ve Onlara Hürmet Etmek Takvanın Gereğidir

Velileri Sevmek Ve Onlara Hürmet Etmek Takvanın Gereğidir        Velilere hürmet Allah’u Teâlâ’ya hürmettir. Çünkü onları yücelten ve kendilerine hürmeti emreden Allah’u Teâlâ’dır.        Onlara düşman olandan intikamı Yüce Allah alır.        Şu kudsî hadisi duyup da ürpermemek mümkün mü? “Her kim, benim veli kullarımdan birisine düşmanlık ederse, muhakkak ben ona harp açar (dostumun intikamını alır)ım.”        Diğer rivayette hadis şöyle başlıyor: “Kim benim velilerimden birisini hafife alırsa, bana düşman olarak karşıma çıkmış olur.” Allah’u Teâlâ’nın yüce tuttuğunu yüceltmek iman ehlinin işidir. O’na ait şeyleri sevmek, kalpteki ilâhi sevginin alametidir.        Cenabı Hak şöyle buyurur: “Kim Allah’ın varlığının delillerini ve dininin alametlerini (şeâir) yüceltirse bu, kalplerin takvasındandır.” Şeâir, bir şeyin kendisiyle bilindiği âlametler demektir. Bazı müfessirler bunun bütün ibadetleri kapsadığını söylemişlerdir.        Hiç şüphesiz Allah’u Teâlâ’nın yeryüzün