Kayıtlar

ilgili etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Zikir ile ilgili Ayet-i Kerime’ler...

Zikir ile ilgili Ayet-i Kerime’ler... Bakara Suresi, 239. ayet: Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken kılın. Güvenliğe girdiğinizde ise, yine Allah'ı, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi zikredin. Al-i İmran Suresi, 41. ayet: (Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi. "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O'nu tesbih et." dedi. Al-i İmran Suresi, 58. ayet: Bunları Biz sana ayetlerden ve hikmetli zikirden (Kur'an'dan) okuyoruz. Al-i İmran Suresi, 191. ayet: Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru." Nisa Suresi, 103. ayet: Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kıl

İlim Öğrenmenin Fazileti

İlim Öğrenmenin Fazileti İlim ile ilgili ayetler Her kabileden bir cemaatin dini iyice öğrenmeleri gerekmez miydi? (Tevbe/122) Eğer bilmiyorsanız, ehl-i zikre sorunuz! (Nahl / 43) Hadîsler İlim tahsil etmek maksadıyla yollara düşen kimseye Allah Teâlâ cennete giden yolu gösterir.34 Melekler ilim yolcusunun hâlinden razı oldukları için kanatlarını onun ayakları altına sererler.35 İlimden bir bölüm öğrenmen, yüz rek'at namaz kılmandan daha hayırlıdır.36 Kişinin ilimden öğrendiği bir bölüm, onun için dünya ve dünyadakilerin tümünden daha hayırlıdır.37 İlim Çin'de de olsa bulup öğrenin!38 İlim öğrenmek her Müslümana farzdır.39 İlim hazinedir. Bu hazinenin anahtarı soru sormaktır. Sormaktan çekinmeyin; zira ilmin sorulmasından dört kişi birden mükâfat kazanır: Soran, cevap veren, onları dinleyen, onları seven!40 Cahil, cehaletine razı olup durmasın. Âlim de ilmini susmak suretiyle saklamasın!41 Bir âlimin (ilim okuttuğu) meclisind

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis 1. “Din, güzel ahlaktır ” [Deylemi] 2. “Sizin imanca en güzeliniz, ahlakça en güzel olanınızdır ” [Hâkim] 3. ”Müminlerin iman yönünden en faziletlisi ahlakça en iyi olanıdır ” [Tirmizi] 4. ”Şüphesiz güzel ahlak, güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir ” [Harâiti] 5. “Bir insan az ibadet etse de, güzel ahlakı sayesinde en yüksek dereceye kavuşur ” [Taberani] 6. “Yumuşak davran! Sertlikten sakın! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir.” [Müslim] 7. “Sadaka, yetmiş şerrin kapısını kapatır” [Taberani] 8. “Geçmiş peygamberlerin, sonraki insanlara ulaşan sözlerinden birisi de şudur: ‘Utanmadıktan sonra dilediğini yap’ [Buhari] 9. “Yumuşak huylu kimseye, dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir” [Tirmizi] 10. “İbadetlerin en kolayı, az konuşmak ve iyi huylu olmaktır” [İbni Ebiddünya] 11. “Dünyada veya ahirette özür dilemek zorunda kalacağın söz ve hareketten uzak durmaya çalış!” [Hakim] 12. “Kişi, yumuşaklığı, tatlı dili ile gün

Son Nefeste Tevbe Geçerli mi?

Son Nefeste Tevbe Geçerli mi? İnsan hem iyilik hem de kötülük yapmaya uygun yaratılmıştır. Onun için zaman zaman isteyerek veya istemeyerek günahlara girebiliyor. Bu konuda Kur’anı Kerim de, “Allah, kendisine şirk koşulmasının dışındaki istediği kimselerin bütün günahlarını bağışlar.(Nisa Süresi, 48; 116)” buyurarak hangi günah olursa olsun affedebileceğini bildirmektedir. Kitaplarımız da canı gönülden yapılan tövbenin Allah tarafından kabul edileceği ifade edilir. Nitekim Allah’ü Teâlâ, “Ey iman edenler, nasuh tövbe ile tövbe edin ki Allah da sizin kabahatlerinizi affetsin ve altlarından ırmaklar akan cennetlerine koysun.” (Tahrim Suresi, 8) buyurarak yapılan tövbelerin kabul edileceğini beyan eder. Ayette geçen nasuh tövbe ise şöyledir: 1-Allah’a karşı günah işlediğini bilerek, bu günahtan dolayı Allah’ü Teâlâ’ya sığınmak ve pişman olmak. 2-Bu suçu işlediği için üzülmek, Yaratıcıya karşı böyle bir günah işlediğinden dolayı vicdanen rahatsız olmak. 3-Bir daha böyl

Vergiler ve Halimiz

Vergiler ve Halimiz Vezirler bir gün telaş içinde devrin Kralına çıkmışlar: - Efendim, hazinede kuruş para yok, yeni vergilere ihtiyacımız var, demişler. Kral: - Eee iyi de, her şeye zaten vergi var. Şimdi daha ne vergisi koyalım? Baş vezir atılmış: - Köprülere adam koyalım, gelip geçenden 1 lira alalım Kralım... Hemen ferman çıkmış. Aradan bir süre geçmiş Kral merak etmiş acaba halktan bir tepki var mı? Diye… - Hiçbir şey yok,  demişler. Kral: - İyi, madem öyle, köprülerin çıkışına da bir adam koyalım 1 er lira daha alalım!" demiş. Aradan bir süre daha geçmiş, - Var mı halktan bir tepki, şikâyet? - Yok efendim! Kral iyice kızmış: - Ulan, köprülerin ortasına birer adam daha koyun gelip geçeni dövsün! Bir kaç gün daha geçmiş gene bir tepki yok. Kral çok kızmış. - Köyün birine gidelim de Halkı bir dinleyelim, demiş. Neyse vatandaşı hemen toplamışlar meydana... Kral sormuş: "Var mı bir şikâyetiniz, derdiniz?" çıt yok... "Var mı lan deyyuslar

Vücudun Su Tutmasını Engellemek

Vücudun Su Tutmasını Engellemek Vücutta su tutulması, dolaşım sistemi dâhilinde vücudumuzda dolaşan sıvıların damar dışına çıkarak doku veya cilt aralarındaki boşluklarda birikmesine yani ödem oluşmasına deniyor. Vücudun su tutmasını ve ödem oluşumunu engellemek için bazı yöntemler bulunuyor. 1. Sodyum tüketmekten kaçının Vücudunda ödem oluşan kişilere verilen ilk tavsiye en büyük sodyum kaynağı olan tuz kullanımını azaltmak oluyor. Sodyum vücuttaki suyun sabit kalmasına neden oluyor. Ne kadar çok sodyum tüketilirse vücuttaki su tutulma miktarı da o kadar artıyor. Sodyum sadece tuz ile sınırlı değil. Tüm işlenmiş etler, konserve gıdalar, soya sosu gibi birçok gıda da sodyum içeriyor. 2. Magnezyum tüketiminizi arttırın Magnezyum tüketimini arttırmak su tutulmasını azaltmaya yardımcı oluyor. Yapılan bir araştırmaya göre özellikle adet öncesi dönemdeki kadınların günde 200 gram magnezyum içeren bir gıda tüketmesi ödemin azalmasına yardımcı oluyor. Ceviz, yemişler, tam tah

Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki Tâlimât

Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki Tâlimât 1- “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı,  nâmusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin. Aksi takdirde,  kendisinin sâlih amelleri varsa,  yaptığı zulüm miktârınca sevaplarından alınır,   (hak sâhibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir. ”  (Buhârî,  Mezâlim 10,  Rikâk 48) Âyet-i kerîmede de şöyle buyrulmaktadır: “Öyle bir günden korkun ki,  o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden  (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz,  fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. ”  (el-Bakara,  48) Yani,  bu dünyadan insanların haklarını yüklenerek âhirete giden kimsenin oradaki hâli,  yalnız büyük bir hüsran ve perişanlık olacaktır. Ve orada ne kaçılacak bir mekân,  ne de geri dönmeye bir imkân vardır. Rasûlullah’ın verdiği iki tâlimât Bu hakîkatleri ü