Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki Tâlimât
Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki
Tâlimât
1-
“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, nâmusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa
altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden evvel o kimseyle
helâlleşsin. Aksi takdirde, kendisinin
sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm
miktârınca sevaplarından alınır, (hak sâhibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa
zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir. ” (Buhârî, Mezâlim 10, Rikâk 48)
Âyet-i
kerîmede de şöyle buyrulmaktadır: “Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir
ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah
izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz.
” (el-Bakara, 48) Yani, bu dünyadan insanların haklarını yüklenerek
âhirete giden kimsenin oradaki hâli, yalnız büyük bir hüsran ve perişanlık
olacaktır. Ve orada ne kaçılacak bir mekân, ne de geri dönmeye bir imkân vardır.
Rasûlullah’ın verdiği iki tâlimât
Bu
hakîkatleri ümmetine tebliğ ve tâlim buyuran, şefkat ve merhamet ummânı Efendimiz
-sallâllâhu aleyhi ve sellem-, son
nefeslerinde dahî mübarek sesleri kısılıncaya kadar şu iki talimatı vermeye
devam etmişlerdir:
1.
Kulun Rabbiyle mülâkâtı olan, namaz hususunda Allah’tan korkun.
2.
Emriniz altındaki insanlar hakkında Allah’tan korkun…
(Beyhakî,
Şuab, VII, 477)
Yâ
Rabbi! Kul hakkı hususunda, müsterih bir
vicdan ile huzuruna varabilmeyi, bizlere
lûtf u kereminle nasip ve müyesser eyle! Âmîn…
Kaynak:
Osman Nûri Topbaş, Gönül Yolculuğu, Erkam Yayınları, 2013
Yorumlar
Yorum Gönder