Kayıtlar

verdiği etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allah’ın Verdiği Nimetlere Şükretmeyenin Sonu

Allah’ın Verdiği Nimetlere Şükretmeyenin Sonu     Zengin adamın biri yemek yiyordu, sofrasında pişmiş tavuk vardı. Bir dilenci gelip, kendisinden bir şey istedi. Dilenciye bir şey vermeyip, onu eli boş geri çevirdi. Adam çok mal ve servet sahibi idi...     Bir gün karısı ile arası açılıp, boşandılar. Karısı başka kocaya vardı. Kadının ikinci kocası yemek yerken bir dilenci ondan bir şeyler istedi. Sofrasında pişmiş tavuk bulunan adam karısına:     - "Pişmiş tavuğu alıp dilenciye verdi. Kadın dilenciyi görünce, kendisine yabancı gelmedi. Biraz düşündü ve ilk kocası olduğunu anladı. Durumu ikinci kocasına bildirdi.     İkinci kocası:     "Allah’a yemin ederim ki, o adamdan bir şeyler isteyen fakir dilenci ben idim. Allah da onun mal ve servetini alıp, bana verdi" dedi.

Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki Tâlimât

Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki Tâlimât 1- “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı,  nâmusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin. Aksi takdirde,  kendisinin sâlih amelleri varsa,  yaptığı zulüm miktârınca sevaplarından alınır,   (hak sâhibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir. ”  (Buhârî,  Mezâlim 10,  Rikâk 48) Âyet-i kerîmede de şöyle buyrulmaktadır: “Öyle bir günden korkun ki,  o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden  (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz,  fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. ”  (el-Bakara,  48) Yani,  bu dünyadan insanların haklarını yüklenerek âhirete giden kimsenin oradaki hâli,  yalnız büyük bir hüsran ve perişanlık olacaktır. Ve orada ne kaçılacak bir mekân,  ne de geri dönmeye bir imkân vardır. Rasûlullah’ın verdiği iki tâlimât Bu hakîkatleri ü