Kayıtlar

sordular etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tasavvufî Terbiye Altına Giren İnsan

Tasavvufî Terbiye Altına Giren İnsan; ·      Haramlardan yüz çevirir, hattâ şüpheli şeylerden bile uzak durur. ·      Haram işlenen yerlerden uzak durarak, kalbî ve rûhî huzurunu korur. ·      Hayatın geçici heveslerinin peşinden koşmaz. ·      Kendisine verilen ömür emânetini, nefsinin gelip geçici isteklerine harcamaz. ·      Kur’ân-ı Kerim ve Sünnet’i hayatına rehber edinerek; ömrünü sâlih amel, hayır ve hasenatlarla süsler. ·      İbâdetlerini huşû içerisinde yapmaya; Allah’ü Teâlâ yolunda hizmet etmeye; Salihlerle birlikte olmaya gayret eder…

Bir Gün Bâyezid-i Bistâmî Kuddise Sirrûh Hazretlerine Sordular

Bir Gün Bâyezid-i Bistâmî Kuddise Sirrûh Hazretlerine Sordular   “Lâ İlâhe İllallâh” sözü, cennetin anahtarıdır, manâsına gelen hadîs-i şerif var. Yorumunuz nedir? Buyurdu ki; bu hadîs-i şerif sağlam bir hadîstir. Onda anlatılan anahtarlara gelince, dişleri olması gerek. Dişsiz anahtar bir yeri açmaz. Bu anahtarın dişleri de vardır ve dörttür: 1- Yalana ve gıybete girmeyen bir dil, 2- Aldatmacaya ve hıyânete batmayan bir kalp, 3- Harâm ve şüpheli bir şeyle dolmayan mide, 4- Nefsânî bir istekle dine îmâna yabancı bir şey katılmayan amel.  

Büyük bir arife sormuşlar: “Neden bu kadar sakinsiniz?”

Büyük Bir Arife Sormuşlar: “Neden Bu Kadar Sakinsiniz?”   Büyük bir arife sormuşlar: “– Neden bu kadar sakinsiniz?” Ârîf demiş ki: “– Uzun zaman okuduklarım ve tecrübelerimin neticesinde, hayatımı beş esas üzerine kurdum!”: 1– Benim rızkımı kimsenin, yiyemeyeceğini anladım. Ve  “SAKİNLEŞTİM!”. 2– Allah’ü Teâlâ’nın beni daima, gördüğünü anladım. Ve  “HAYÂ ETTİM”. 3– Benim işimi kimsenin, yapamayacağını anladım. Ve  “ÇALIŞMAYA KOYULDUM!”. 4– Anladım ki hayatımın sonu,  “ÖLÜM” dür: Ve  “ÖLÜME HAZIRLANDIM!”. 5– Anladım ki iyilik ve kötülük her ikisi de  “KALICI” dır. Dolayısıyla  “İYİLİKLERİMİ ÇOĞALTTIM!”;   ve  “KÖTÜLÜKLERİ  mi  AZALTTIM!”. “İşte sakinliğimi bunlara borçluyum!”   (Rabbim bu esaslara bizleri de uymayı nasip etsin!)

Nefsine verdiğin en hafif ceza nedir? diye sordular.

“Nefsine verdiğin en hafif ceza nedir?” diye sordular. Bâyezîdi Bistâmî hazretlerine; “Nefsine verdiğin en hafif ceza nedir?” diye sordular. Cevabında; “Bir defâsında nefsim, bir itaatsizlikte bulundu. Buna ceza olarak bir yıl boyunca hiç su içmedim.” buyurdular. Yine buyurdular ki: “On iki sene nefsimin ıslahı için çalıştım. Nefsimi riyâzet, nefsin arzularını yapmamak körüğünde, müşahede, nefsin istemediği şeyleri yapmak ateşiyle kızdırdım. Nefsi, yerme, kötüleme örsünde, kınama, ayıplama çekici ile dövdüm. Böyle uğraşa uğraşa kendi benliğimden bir ayna yapıp beş sene kendimin aynası oldum. Yapabildiğim ibâdet ve tâatlarla bu aynayı cilâlayıp parlattım. Bir sene ibret nazarı ile bu aynaya baktım. Netîcede bu aynada gördüm ki, belimde, gurur, riyâ, ibâdete güvenip amelini beğenmek gibi kalp hastalıklarından meydana gelen bir zünnâr bulunuyor. Bu zünnârı kesip atabilmek için beş sene daha uğraştım. Yeniden hakîki müslüman oldum. Uzun seneler nefsimi terbiye etmekle uğra