Kayıtlar

Trafik etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Eşeğin Sicili Bozulmasın!

Resim
Eşeğin Sicili Bozulmasın! Çorum’da yolda trafik kontrolü yapan iki kafadar trafik polisi, karşıdan bir eşek üstünde ihtiyar bir köylünün geldiğini görürler… “- Şununla biraz kafa bulalım, eğlenelim!” derler. İhtiyar yanlarına gelince: “- Dur bakalım amca!” Adam çaresiz durur. “- Ehliyetin var mı?” Adam gayet sakin ve ciddi… “- Ne ehliyeti memur bey oğlum, bu eşek!” “- Olmaz amca artık eşek sürmek içinde ehliyet alman lazım, peki ruhsatın var mı?” “- Yapmayın evladım, eşeğin ruhsatı olur mu?” “- Olmaz mı amca artık eşeklerin ruhsatsız tarlaya dahi gitmesi yasak!” Bir taraftan da hissettirmeden kıkır kıkır gülüp eğlenmektedirler. Memurun birisi eşeğin arkasına bakar. “- Bunun plakası da yok!” “- Etmeyin oğlum, hiç eşeğe plaka olur mu?” “- Olmaz mı amca yeni çıkan yasaya göre şart, cezası da çok ağır!” Allah bilir… Sende zincir, takoz, çekme halatı, stepne, kriko… Falan da yoktur. Adam, dalga geçildiğini anlar ama hiç bozuntuya vermez… “- Yok!” der. “...

Polis

Polis "Saf çocuğu masum Anadolu'nun" tabirine uygun bir genç okulu bitirip polis olmuş. İlk olarak da Fâtih - Balat Karakolu'nda işe başlamış. İlk gününü masasını düzelterek, çekmecelerini, dolabını yerleştirerek geçirdikten sonra, akşam hizmetli masasına gelmiş. Bir miktarı parayı uzatıp: "Al" demiş, "Bugünkü hasılattan payın. "Şaşırmış bizimki: "Ne hasılatı, ne payı? Kim gönderdi bu parayı? Aldırmamış hizmetli, "Al işte" demiş, "Bu parayı baba gönderdi." "Kimdir bu baba?" "Bu karakolun komiseri." "Yok, hemşerim, ben öyle bilmediğim parayı almam." "Sen bilirsin" demiş adam ve çıkıp gitmiş. Ertesi sabah âniden Fethiye Karakolu'na tâyin olduğunu öğrenmiş zavallı genç. Ne yapsın, gitmiş bir gün de oraya yerleşmekle uğraşmış. Akşama kadar masasını düzeltmiş, eşyalarını yerleştirmiş, akşam olunca yine birisi parayla çıkagelmiş. "Al bu parayı baba gönderdi....

Evde Harika, Trafikte Berbat

Evde Harika, Trafikte Berbat Bir Japon, İstanbul’da geçirdiği bir haftanın sonunda fikri sorulduğunda şunları söylüyor: Türker’in evine gittiğinizde, tanımasalar da buyur ediyorlar. Siz oturmadan kimse oturmuyor. Siz sofraya geçmeden kimse geçmiyor. En iyi yere sizi oturtuyorlar. Siz yemeğe başlamadan kimse başlamıyor. Zorla her yemekten tattırıyorlar. Siz kalkmadan kimse, evin çocuğu bile sofradan kalkmıyor. Çay, kahve, meyve, ikram bitmiyor. Herkes sizi rahat ettirmek için uğraşıyor. Kumandayı elinize veriyorlar. Sırtınıza, altınıza yastık konuyor. Yorgunluktan ölseler bile siz kalkmadan kimse gidip yatmıyor. Gitmeye yeltendiğinizde bu kez bırakmıyorlar. Yataklarını veriyorlar, kendileri kanepede, koltukta yatıyor. Sonra evden çekiyorsunuz ayni adamlar 180 derece değişiveriyor. Herkes arabasını üstünüze sürüyor. Arabanın burnunu çıkarmazsanız kimse yol vermiyor. Kornalar, küfürler. Şerit değiştirmek bile mümkün değil. Yayaysanız ışık olmayan bir geçitten mümkünü ...