Kayıtlar

Ekim 20, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Üzerindeki Derviş Elbisesini Çıkarın

Üzerindeki Derviş Elbisesini Çıkarın Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman Aleyhisselâm’a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman Aleyhisselâm dervişi hemen huzuruna çağırtır ve ona sorar: - Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın? Derviş kendini şöyle savunur: - Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı; o esnada kanadı kırıldı. Bunun üzerine Hz. Süleyman Aleyhisselâm kuşa döner ve şöyle der: - Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun. Kuş kendini savunur: - Onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım. Hz. Süleyman Aleyhisselâm bu savunmayı doğru bulur...

Gençliğinde Bir Büyük Zata Hizmet Ettin mi

Gençliğinde Bir Büyük Zata Hizmet Ettin mi Bâyezîd-i Bistâmî "kuddise sirruh" hazretleri, Hacca giderken bir köyde konakladı. Fakat kimse onu tanımıyordu. Orada bir yemek daveti vardı. Onu da, bir garip yolcu diyerek davet ettiler. Yemek yenildikten sonra namaz için, orada bulunanlar abdest alıyordu. Bu esnada bir ihtiyarın, kendi başına bir köşede elindeki ibrikle abdest almaya çalıştığını gördü. Hiç kimsenin kalkıp da bu ihtiyara yardım etmemesi, Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin dikkatini çekti ve ihtiyarın yanına geldi. Usulcacık ibriği tutarak, ona su döktü. O zât da, pek memnun oldu. Ayaklarına da suyu döküp, ihtiyarın potinlerini giydirdiği sırada, yavaşça kulağına eğilen Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri; "- Amcacığım, sen gençliğinde bir büyük zata hiç hizmet etmedin mi ki, şu insanların hiçbiri sana hizmet etmiyor. Bu nasıl bir iş merak ettim!"  dedi. İhtiyar amca uzun uzun tebessüm etti, o da Hazret-i Şeyh'in kulağına eğilerek; "- Ah güzel evlâ...

Muaviye, Ali ve Deve Hikâyesi

Muaviye, Ali ve Deve Hikâyesi Bir gün Hz. Ali Radiyallahü Anh'ın taraftarlarının yoğun olduğu Kûfe’den, bir Arap, devesiyle Şam'a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış: - Ver o dişi deveyi bana! Demiş. Tartışma büyümüş, Kûfe’den gelen adam, "Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. Konu Muaviye Radiyallahü Anh'a yansımış. Halk meydanda toplanmış... Muaviye Radiyallahü Anh, Kûfe'den gelenle Şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış: - Bu dişi deve Şamlı’nındır! Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş: - Ey cemaat, bu dişi deve kimindir? Cemaat hep birlikte bağırmış: - Şamlı’nındır! Kûfe’li şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış: - Ey Kûfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve şenindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Kûfe’ye dönünce gördüklerini Ali Radiyallahü Anh'a anlat ve ...

Yol Kenarlarında Oturmaktan Sakının!

Yol Kenarlarında Oturmaktan Sakının! Hz. Peygamber yol kenarında oturan bazı sahabeleri görünce; "Yol kenarlarında oturmaktan sakının!" buyurdu. Sahabeler; "Buraları bizim oturup konuştuğumuz yerlerdir" deyince; "Eğer burada oturursanız yolun hakkını verin!" buyurdu. "Yolun hakkı nedir?" sorusuna ise Allah elçisi şöyle cevap verdi: "Yoldan gelip geçenleri seyretmemek, yoldan eza veren şeyleri kaldırmak, selâm almak ve emr-i bi'l-ma'rûf ve nehy-i ani'l münker yapmak!" (Buhârî, Mezâlim, 22; Ebû Dâvud, Edeb, 12; Ahmed b. Hanbel, III, 36, 47, IV, 30).

Bu sebeple Fetvaları Verdim!

Bu sebeple Fetvaları Verdim! Padişah Avcı Mehmed’in huzurunda, Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa ile Şeyhülislam Bursalı Mehmet Emin Efendi arasındaki konuşmayı okuyalım:          Mehmet Efendi:  “Köprülü Mehmet Paşanın ölümü isabet oldu. Çünkü namuslu ve iktidarlı birçok adamların haksız yere kanının akıttı!”          Fazıl Ahmet Paşa:  “Babam öldürdüklerini hep senin fetvanla öldürdü!”          Mehmet emin Efendi:  “Ne yapayım şerrinden korkardım. Bu sebeple fetvaları verdim!”          Fazıl Ahmet Paşa:  “Ya Allah’tan korkmayıp mahlûktan korkmak ilmi diyanete layık mıdır?”  Deyince; Mehmet Emin Efendi şeyhülislamlıktan azledilerek Bursa’ya sürülmüştür.