Kayıtlar

Su etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sünnete Göre Su İçmenin Edepleri

Sünnete Göre Su İçmenin Edepleri Yedi Halde Su İçilmez 1)       Banyodan sonra su içilmez; içilirse organlar yaşlanır. 2)       Acı yedikten sonra su içilmez; içilirse reflü, gastrid ve bağırsak rahatsızlığı yapar. 3)       Uyku arasında su içilmez; çünkü beyni etkiler. 4)       Meyveden sonra su içilmez; içilirse asit ortaya çıkar. 5)       Koşup yorulduktan sonra su içilmez; karaciğer ve dalak büyür. 6)       Tatlı yedikden sonra  su içilmez; şeker yükselmesine sebep olur. 7)       Kustuktan sonra su içilmez; su içilirse vebaya sebep olur...   Su İçilen Haller: 1)       Et yedikten sonra su içilir. 2)       Yağlı yedikten sonra su içilir. 3)       Korkunca su içilir. 4)       Yemekten önce su içilir. ...

Ağlayın, Su Yükselsin!

Ağlayın, Su Yükselsin!   Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar. Gir de bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar...   Ağlayın, su yükselsin! Belki kurtulur gemi. Anne, seccaden gelsin; Bize dua et, emi!   Necip Fazıl Kısakürek Kuddise Sirrûh

Su, İçindeki Sert Taşı Yumuşatmadığı Gibi

  Ey insanlar! Su, içindeki sert taşı yumuşatmadığı gibi, güzel öğütler de katı kalplere tesir etmez. Ey âdemoğlu! Allah'ın kulları olduğunuza şahitlik ettiğiniz halde nasıl olur da O'na isyan ediyorsunuz? Yine ölümün hak olduğuna inandığınız halde ondan nasıl hoşlanmıyorsunuz? Hakkında hiçbir bilginiz olmayan nice şeyleri söylüyor ve bunu önemsiz görüyorsunuz; oysa bunun günahı Allah katında çok büyüktür." (Kudsi Hadisler, İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh)

Su ve Meşrubat Çeşitleriyle İlgili Hadîs-i Şerîfler

Su ve Meşrubat Çeşitleriyle İlgili Hadîs-i Şerîfler Muteber hadis kaynaklarımızdan anlaşıldığı üzere, asr-ı saâdette içilen meşrubat çeşitleri; bal şerbeti, hurma ve kuru üzüm şırası ve süt gibi içeceklerden oluşmaktadır. Hazreti Âişe (Radıyallahu Anhâ) validemiz anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in en çok sevdiği meşrubat; soğuk tatlı şerbetler idi.”[1] Yüce sahâbî Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh) hatıra ve teberrük için özenerek muhafaza ettiği Peygamberimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in kadehini (su bardağını) sonraki nesillere gösterir ve şöyle derdi: “Ben, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in bütün içeceklerini; bal şerbetini, hurma ve üzüm şırasını, suyu ve sütü O’na hep bu bardak ile ikram ederdim.”[2] Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) annemiz naklediyor: “Biz Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) için bir kapta şıra çıkarırdık. Şöyle ki; bir avuç hurma ya da bir avuç kuru üzüm alıp su ile beraber kabın içe...

Ah, Su! Su! Diye İnledi…

Ah, Su! Su! Diye İnledi… Yermuk savaşında meydana gelen bir olay isar'ın (Diğergamlığın) en güzel bir örneğidir. Hz. Huzeyfe Radiyallahü Anh şöyle anlatıyor: "Yermuk harbinde, yaralılar arasında kalan amcamın oğlunu aramak üzere savaş alanında geziyordum. Yanımda biraz su vardı. Hava da çok sıcaktı. Amcamın oğlunu yaralı halde buldum. Su isteyip istemediğini sordum. Başıyla “İsterim!” , dedi. Tam suyu içireceğim sırada öteden başka bir yaralı; "Ah su!" , diye inledi. Amcazâdem gitmemi ve suyu ona içirmemi işaret etti. Gittim, baktım ki Âsım'ın oğlu Hişâm. Tam ona su vereceğim sırada; Başka bir yaralı; "Su!" diye inledi. Hişam da suyu içmedi ve beni ona gönderdi. Arayıp buldum, fakat kendisine suyu ulaştırıncaya kadar o şehit olmuştu. Hemen Hişâm'ın yanına koştum, o da şehit olmuştu. Bari suyu amcamın oğluna içireyim diye onun yanına gittim, fakat o da şehit olmuştu. Nihayet su elimde kaldı. Allah’ü Teâlâ hepsine rahmet...

Su Kadar Değeri Yok

Su Kadar Değeri Yok Şakîk-i Belhî Rahmetullahi Aleyh Bir sene hacca gitmek üzere yola çıktı. Bağdat’a vardığında Halife Hârun Reşit bunun geldiğini haber aldı ve yanına çağırttırdı. Şakîk-i Belhî, halifenin yanına geldi. Halife Harun Reşit sordu:   “Zahit olan Şakîk-i Belhî sen misin?” Şakîk-i Belhî; “Şakîk benim ama zahit değilim.” dedi. Halife nasihat isteyince şöyle buyurdu: “Aklını başına topla ve çok dikkatli ol. Allah’ü Teâlâ sana Ebû Bekr-i Sıddîk Radiyallahü Anh’ın makamını verdi ki, senden, onda olduğu gibi doğruluk istiyor. Sana Ömer-ül-Faruk’un makamını verdi ki, senden, onda olduğu gibi, hak ile batılı ayırmanı istiyor. Sana Osman-ı Zinnûreyn’in makamını verdi ki, senden, onda olduğu gibi hayâ ve kerem sahibi olmanı istiyor. Sana Aliyyül Mürtezâ’nın makamını verdi ki, senden, onda olduğu gibi ilim ve adalet istiyor.” Harun Reşit; “Biraz daha nasîhat et.” deyince, Şakîk-i Belhî buyurdu ki: “Allahü teâlânın Cehennem diye bilinen bir yeri v...

Yüzüne Su Serpiştir!

Yüzüne Su Serpiştir! Günümüzde baş vermiş gerçek bir hikâyeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Gencin biri emirliklere, körfez ülkelerinden birine çalışmaya gitmiş. Tam 4 yıl. Gittiğinde çok fakirmiş, ama çok geçmeden zenginleşmiş. Babası çok düzgün adamdı, imamdı. Genç parasını biriktirdikten sonra babasına göndermiş ve demiş: “- Baba, ben evlenmek istiyorum. Çok yıllarım gitti bir ailem olmadan. Şimdi tam zamanı ve senden benim için bir eş seçmeni istiyorum. Ve senden daha da ileri gidip evlilik anlaşmasını da benim yerime imzalamanı istiyorum.   Geldiğim günü evlilik günü olmasını istiyorum ve onu önceden görmek istemiyorum.” Gencin babasına güveni bu kadar sonsuzdu. Şüphesiz babası biliyordu ki, Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vessellem) “- Evlilikte eş için dört sebep aranıyor!” buyuruyorlar. “Zenginlik, güzellik, soy ve din. Sen en iyisi dini güzel olanını seç.” Babası oğlu için çok dindar eş seçti, ama onun zahiri görünüşü pek te güzel değildi. O...