Kayıtlar

Kasım 18, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kime Dört Şey Verilmişse, Dört Şey Daha Verilmiştir

Resim
  Kime Dört Şey Verilmişse, Dört Şey Daha Verilmiştir     İbni Mes'ud Radiyallahü Anh rivayet ediyor. Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: “Kime dört şey verilmişse, ona dört şey daha verilmiş demektir!” buyurdu. Sonra da bu sözünü Kur'an-ı Kerim’den ayetlerle açıkladı. Şöyle buyurdu. 1- "Kime Allah’ü Teâlâ'yı zikretme nasip edilmişse, Allah’ü Teâlâ da onu anar. Çünkü Allah’ü Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de, 'Beni zikredin ki, Ben de sizi rahmetimle anayım.” (Bakara: 152) buyuruyor. 2- "Kime dua yapmak nasip edilmişse, kendisine cevap verilecektir. Çünkü Allah’ü Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de, 'Bana dua edin, size cevap vereyim." (Mü'min: 60) buyuruyor. 3- "Kime verilen nimetlere şükretme nasip edilmişse, fazlası verilecek demektir. Allah’ü Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de, 'Şükrederseniz daha çok veririm." (İbrahim: 7) buyuruyor. 4- "Kime istiğfar etmek nasip edilmişse, o bağışlanacak demektir. Çünkü Allah’ü Teâlâ Kur'an-

Ahiret İnancının Pratik Hayata Etkileri

  Ahiret İnancının Pratik Hayata Etkileri   Din, fert ve toplum hayatını her yönüyle kuşatan; iman, ibadet, ahlâk ve muamelatla ilgili değerler bütünüdür. Bu değerler bütününün, iman kapsamında yer alan en önemli ilkelerinden biri, Ahiret’e imandır.   Ahiret’e iman; dünyada yapılan davranışlara göre, ya mutluluk dolu bir yaşam veya belirli bir süresi ya da bütünü, azaplarla çevrili, ebedî bir hayat yaşamak için, ölümden sonra tekrar dirilmeye inanmaktır.   İnsanın varlığı bir bitki gibi yalnız Dünya hayatı ile sınırlı değildir. Kan pıhtısı ile başlayan bedensel yapı, yer altında çürüyüp toprak olurken, insanın özü ve gerçek kişiliği olan ruh, Ahiret dediğimiz öteki dünyada, varlığını ve yeni yaşamını devam ettirecektir.   Dolayısıyla yaşam, sadece Dünya hayatından ibaret olmadığı gibi, bu hayatın son bulduğu ölüm de, bir yok oluş değildir; yeni ve ebedî bir hayatın başlangıcıdır.   Ahiret, -iyi ya da kötü-, dünyada yapılan her davranışın hesabının verileceği ve neti

Yaptığımız İbadetlerden Neden Zevk Alamıyoruz?

  Yaptığımız İbadetlerden Neden Zevk Alamıyoruz?   Yaptığımız ibadetlerden farkında olmadan muhakkak lezzet alıyoruz. Fakat bu lezzeti layıkıyla neden hissedemiyoruz? Öncelikle bilinmesi gereken; insan yaratılış gayesi olan ibadeti zevk almak için değil sadece Allah’ü Teâlâ Celle Celâlüh rızası için yapmalıdır. İbadetten zevk alınmaması ibadetin terki için geçerli bir sebep olamaz. İbadet lezzetine engel olan manevi hastalıklar ve ilaçlarından bir kaçını şöyle sıralayabiliriz. Günahlar iman zayıflığına sebep olduğu gibi, ibadetten lezzet almaya da engel olur. “Mü’minin işlediği her günah kalbinde siyah bir nokta meydana getirir. Tövbe edip kötülükten sıyrılarak af dileyince, o siyah nokta kalbinden silinir. Eğer günaha günah eklerse siyah noktalar çoğalıp kalbini kaplar.” (Buhari) Nasıl ki hasta bir insan yediği ve içtiği şeylerden tam lezzet alamaz. Ve lezzet alamaması ona sıkıntı verir. Hastalığını tedavi edecek doktor ve ilaca ihtiyaç duyar. Bunun gibi, günahların tekr