Kayıtlar

Beddua etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İncittiğiniz İnsanın Bedduasından Korkun...

İncittiğiniz İnsanın Bedduasından Korkun...   Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Hazretleri redde uğramayacak üç duadan söz eder. Bu üç duayı da şöyle sıralar: 1- Ana babanın çocukları hakkındaki duaları. 2- Misafirin ev sahibi hakkındaki duası. 3- Mazlumun zalim hakkındaki duası.   İşte bu üç duaya ehemmiyet vermeli, bu duaların bedduaya dönüşmemesine dikkat etmelidir. Aksi halde redde uğramayan bu üç dua, eninde sonunda bir sebeple kabul olur. Hem de kitapların tarifine göre namludan çıkan kurşun gibi hedefini bulur, muhatabını vurur.   Özellikle yapılan zulmün, haksızlığın, kırıcı ve incitici baskı ve dayatmaların sonunda kırık gönülle mazlumun yaptığı bedduasından korkulmalıdır.   Çünkü kırık gönüllü mazlumun duasının arşa kadar yükselip Rabb"imizin manevi huzuruna engelsiz ulaştığı hadislerle de hatırlatılmıştır.   İrşad kitapları mazlumun kırık gönülle yaptığı beddualardan örnekler verir, ibret almamız için ikazlarda bulunur.   İsterseniz

İncittiğiniz İnsanın Bedduasından Korkun...

İncittiğiniz İnsanın Bedduasından Korkun...   Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Hazretleri redde uğramayacak üç duadan söz eder. Bu üç duayı da şöyle sıralar: 1- Ana babanın çocukları hakkındaki duaları. 2- Misafirin ev sahibi hakkındaki duası. 3- Mazlumun zalim hakkındaki duası.   İşte bu üç duaya ehemmiyet vermeli, bu duaların bedduaya dönüşmemesine dikkat etmelidir. Aksi halde redde uğramayan bu üç dua, eninde sonunda bir sebeple kabul olur. Hem de kitapların tarifine göre namludan çıkan kurşun gibi hedefini bulur, muhatabını vurur.   Özellikle yapılan zulmün, haksızlığın, kırıcı ve incitici baskı ve dayatmaların sonunda kırık gönülle mazlumun yaptığı bedduasından korkulmalıdır.   Çünkü kırık gönüllü mazlumun duasının arşa kadar yükselip Rabb"imizin manevi huzuruna engelsiz ulaştığı hadislerle de hatırlatılmıştır.   İrşad kitapları mazlumun kırık gönülle yaptığı beddualardan örnekler verir, ibret almamız için ikazlarda bulunur.   İsterseniz

Annenin Bedduası

  Annenin Bedduası Günlerden bir gün evimin temizliğini yaparken küçücük çocuğum geldi camdan yapılan değerli bir parçayı düşürerek kırdı. Öyle sinirlendim ki o benim en sevdiğim annemin değerli hediyesiydi, gözüm gibi bakardım. O anda sinirle ağzımdan “Rabbim üzerine duvar yıksın da kemiklerin kırılsın!” bedduası çıktı. Aradan uzun zaman geçti ben o bedduayı çoktan unuttum. Bedduanın göğe çıkıp da meleklerin âmin dediğini nereden bilebilirdim. O benim en sevdiğim çocuğumdu üstüne çok titrerdim rüzgârın esintisinde bile korkardım ona ve o bana en çok iyilik yapandı. O küçücük çocuğum kardeşleri ile beraber büyüdü ve kardeşlerinin içinde sadece o okudu, memur oldu ve ona eş bakmaya başladım. Babasının eski bir evi var onu yıkıp da yeni bir ev yapmak istiyordu. Oğlum babası ile beraber o eski eve gittiler o anda işçilerde yıkma hazırlığındalarmış. O iş ortamında oğlum babasında uzaklaşmış işçilerde onun orada olduğunu fark etmemişler. O esnada duvar da biricik yavrumun üstüne düşmü

Melekler Kocalarına Bu 9 Şeyi Yapan Kadınlara Lanet (Beddua) Ediyor

Melekler Kocalarına Bu 9 Şeyi Yapan Kadınlara Lanet (Beddua) Ediyor 1-       Kocanızı ASLA ilgisiz bırakmayın, dışarı yönelmesine mecbur etmeyin. 2-       Kocanızdan izinsiz hiçbir yere ASLA gitmeyin. Mahremsiz yolculuk yapmayın. 3-       Kocanızdan izinsiz Asla kimseye bir şey (para, eşya, mal…) vermeyin. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki: "Hiçbir kadının, kocanın izni olmaksızın bir atiyye (bahşiş, hediye) vermesi câiz değildir." (Nesâi, Zekât 58) İbn Mâce'deki rivayetinde: "Kocası ondan sorumlu olduğu sürece hiçbir kadının kocanın malından, ondan izinsiz vermesi câiz olmaz." (Nesâi, Zekât 58) 4-       Kocanızın istemediği şekilde giyinip, dışarı ASLA çıkmayın. Kendinizi kocanıza beğendirin başkalarına değil. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki: Hangi kadın, kocasının izni olmaksızın evinden çıkarsa, evine dönünceye yahut kocası kendisinden razı oluncaya kadar Allah Teâlâ'nın gazabı içinde kalmış olu

Beddua Etmemelidir

Beddua Etmemelidir Uhud gazâsında Rasûlullahın mübarek yüzü yaralanıp, mübarek dişi kırılınca, Eshâb-ı kirâm çok üzüldüler: - Dua et, Allah’ü Teâlâ, cezalarını versin, dediler. Peygamber efendimiz: - La'net etmek için gönderilmedim. Hayır, dua etmek için, her mahlûka merhamet etmek için gönderildim, buyurdu. Sonra da şöyle dua etti: - Yâ Rabbî! Bunlara hidayet ver. Tanımıyorlar, bilmiyorlar, buyurdu. Kimseye beddua etmemelidir. Hele kişi kendisine, ailesine ve çocuklarına hiç beddua etmemelidir. Olur ki, duaların icabet, kabul olma zamanına rastlar da, bedduası kabul olur. O zaman pişman olur ama pişmanlık fayda vermez. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Kendinize, evlâdınıza, kötü dua etmeyiniz. Allah’ın kaderine razı olunuz. Nimetlerini artırması için dua ediniz.” “Ananın, babanın çocuğuna olan ve mazlumun, zalime olan bedduaları, ret olunmaz.” Peygamber efendimiz, "Babanın çocuğuna duası, peygamberin ümmetine duası gibidir" buyurdu. Yani babanın

Beddua Yerine Dua

Beddua Yerine Dua Ma'rûf-ı Kerhi Hazretleri bir gün talebelerini toplar Dicle kenarındaki hurmalıklara çekilir sohbet ederler. Bu esnada nehirden bir kayık geçer. İçinde birkaç bıçkın genç... Hem içki içerler, hem şarkı söylerler. Bir ara hepten şirazeden çıkar, naralar atarlar. Talebeler bu edepsizliğe çok bozulur. Hatta içlerinden bazıları: -Ah şu kayık bir devrilse de günlerini görseler, derler Ardarda patlayan kahkahalardan ders yapılamaz olunca mübarek o yana döner. Ellerini açar ve; - Ya Rabbi, Sen bu kullarını dünyada neşelendirdiğin gibi ahirette de neşelendir. Onlara hidayet ve istikamet nasip eyle, der. İşte tam o sıra gençlerden biri sahildeki sohbetin farkına varır, arkadaşlarını uyarır. Mübareği görünce derlenir toparlanırlar. Hatta sazlarını kırar, destileri suya atarlar. Mahcup mahcup gelir, Şeyh Mar'uf'un ellerine kapanırlar. O günden sonra sohbetin müdavimlerinden olurlar.

Beddua Yerine Dua...

Beddua Yerine Dua... Ma’rûf-ı Kerhi Hazretleri bir gün talebelerini toplar Dicle kenarındaki hurmalıklara çekilir sohbet ederler. Bu esnada nehirden bir kayık geçer. İçinde birkaç bıçkın genç. Hem içki içerler, hem şarkı söylerler. Bir ara hepten şirazeden çıkar, naralar atarlar. Talebeler bu edepsizliğe çok bozulur. Hatta içlerinden bazıları “Ah şu kayık bir devrilse de” derler, “günlerini görseler”. Ardarda patlayan kahkahalardan ders yapılamaz olunca mübarek o yana döner. Ellerini açar ve “Ya Rabbi” der, “Sen bu kullarını dünyada neşelendirdiğin gibi ahirette de neşelendir. Onlara hidayet ve istikamet nasip eyle.” İşte tam o sıra gençlerden biri sahildeki sohbetin farkına varır, arkadaşlarını uyarır. Mübareği görünce derlenir toparlanırlar. Hatta sazlarını kırar, destileri suya atarlar. Mahçup mahçup gelir Şeyh Mar’uf’un ellerine kapanırlar. O günden sonra sohbetin müdavimlerinden olurlar. (Alıntı)

Beddua Etmeyin

Beddua Etmeyin Hz. Câbir Radiyallahü Ahh Ali Radiyallahü Ahh’den rivayet etmiştir; dedi ki Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu. “Kendinize beddua etmeyin. Çocuklarınıza beddua etmeyin. Hizmetlilerinize beddua etmeyin. Mallarınıza beddua etmeyin. Allah Tebârake ve Teâlâ’nın ihsanına nâil olacağınız bir eşref saate rastlar da o bedduanız kabul görür.” (Ebû Dâvud, c.2, s.185, Kitabul-Vitr, h.1532) “Kendinize ancak hayır dua edin. Çünkü melekler dediklerinize “Âmin!” derler. Onlar âmin dedi mi, yapılan her ne ise kabul görür.” “Birbirinize, Allah’ın laneti, Allah’ın gazabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın.” (Ebû Dâvud, c.5, Edeb 45, h.4906; Tirmizî, c.4, Birr 48, h.1976) Kaynak: Miftâhu’t-Tevhid ve’t-Takvâ 

Beddua Veya Allah'a Havale Etmek Doğru Mudur?

Beddua Veya Allah'a Havale Etmek Doğru Mudur? Beddua eden mesuliyet altında kalır mı? Allah'a havale etmek beddua mıdır? İnsanları Allah'a havale etmek, mesuliyet gerektiren bir husus değildir. Ancak uygunsuz ifadelerle, Hakk'a havale edilen şahısların müstahak olmadıkları hususları ifadede mesuliyet olabileceğini söylemek mümkündür. Bir bakıma fenâ insanları Allah'a havale etmek, onlar adına çok masum bir şeydir. Gerçi Efendimiz, Ebû Cehil'i, Utbe'yi, Şeybe'yi, İbn Ebî Muayt'ı Allah'a havale etmiş; bir mânâda etmeden men edilmiştir. Ama Nebiler Serveri'nin (sallallâhu aleyhi ve sellem) bundan men edilmesi, O'nun hususî konumu ile telif edilemediğinden dolayıdır. Âdeta Efendimiz'e (sallallâhu aleyhi ve sellem) yapılan ikaz: "Sen kendine bak; onların dalâleti seni çok meşgul etmemeli. Onun sana zararı da olmaz" mânâsına bir men etmedir. Zira Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) sabah akşam -bazı rivayetlerde de günd