Beddua Etmemelidir
Beddua Etmemelidir
Uhud gazâsında Rasûlullahın mübarek yüzü yaralanıp, mübarek dişi
kırılınca, Eshâb-ı kirâm çok üzüldüler:
- Dua et, Allah’ü Teâlâ, cezalarını versin, dediler.
Peygamber efendimiz:
- La'net etmek için gönderilmedim. Hayır, dua etmek için, her mahlûka
merhamet etmek için gönderildim, buyurdu.
Sonra da şöyle dua etti:
- Yâ Rabbî! Bunlara hidayet ver. Tanımıyorlar,
bilmiyorlar, buyurdu.
Kimseye beddua etmemelidir. Hele kişi kendisine, ailesine ve
çocuklarına hiç beddua etmemelidir. Olur ki, duaların icabet, kabul olma
zamanına rastlar da, bedduası kabul olur. O zaman pişman olur ama pişmanlık
fayda vermez. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Kendinize, evlâdınıza, kötü dua etmeyiniz. Allah’ın kaderine razı
olunuz. Nimetlerini artırması için dua ediniz.”
“Ananın, babanın çocuğuna olan ve mazlumun, zalime olan bedduaları,
ret olunmaz.”
Peygamber efendimiz, "Babanın çocuğuna duası,
peygamberin ümmetine duası gibidir" buyurdu. Yani babanın çocuğuna duası,
peygamberin ümmetine duası gibi kabul olunur. Aynı şekilde anne de, çocuğuna
hayır ile dua etmelidir. Rasûlullah efendimiz, "Annenin duası, daha
çabuk kabul olunur" buyurdu. Yâ Resûlallah, acaba neden? Dediler. "Çünkü
ana, babadan daha merhametlidir. Merhametlinin duası sâkıt
olmaz" buyurdu.
Adamın biri, Abdullah bin Mübârek'e gelip, çocuklarından birini
şikâyet etti. Abdullah bin Mübârek, çocuğuna beddua ettin mi? buyurdu.
Evet dedi. Onu sen bozdun, o beğenmediğin hâle sen düşürdün,
buyurdu.
Yorumlar
Yorum Gönder