Kayıtlar

Nisan 17, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Allah İçin Sevmek

Allah İçin Sevmek Cenâb-ı Hak buyuruyor “Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir.” (Fetih, 29) Rasûlullah (sav) buyurdular “Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar Allah ve Rasûlünü, bu ikisinden başka herkesten ve her şeyden daha çok sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi

Mehmedçiğin Destânı

Mehmedçiğin Destânı Cenâb-ı Hak buyuruyor “…Yardım ve zafer ancak mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah katındadır. (Âl-i İmrân, 126) Rasûlullah (sav) buyurdular “Ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, hiçbir seriyyeden geri kalmaz, hepsine katılırdım. Allâh yolunda şehîd olmak, sonra diriltilmek tekrar şehîd olmak yine diriltilip tekrar şehîd olmak isterdim.” (Buhârî, Îman, 26; Müslim, İmâre, 103, 107) Ciltlerle yazılsa anlatılamayacak bu “Çanakkale Destânı” hakkındaki takdirkârlıklardan küçük bir numûne O yıllarda bir taraftan Kafkasya ve Galiçya’da Ruslarla, Filistin ve Sûriye havâlisinde İngilizlerle diğer taraftan da Çanakkale’de İngiliz, Fransız ve İtalyan asker ve donanmasıyla harbeden Osmanlı’nın müttefiki Almanlar, bizim Galiçya cephesine iki tümen göndermiş olmamıza rağmen, bize ancak birkaç generalle destek olmuşlardır. Bunlardan birisi Liman Von Sanders’tir ki, önce Çanakkale sonra da Sûriye cephesinde, cephe kumandanlığını deruhte etmiş olması sebe

Rabbü’l-Âlemîn Alemlerin Rabbi

Rabbü’l-Âlemîn Alemlerin Rabbi Cenâb-ı Hak buyuruyor “…Onlar ki, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da muhsinleri (iyilik ve ihsan sahibi kullarını) sever.” (Âl-i İmrân, 134) Rasûlullah (sav) buyurdular “Ben bir söz biliyorum, eğer bu (öfkeli) kişi onu söylerse, üzerindeki kızgınlık hâli geçer. Eğer o «İlâhî rahmetten kovulmuş şeytandan Allâh’a sığınırım.» derse, üzerindeki bu hâl kaybolur.” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk 11, Edeb 44, 76) Beşinci Abbâsî Halîfesi Hârun Reşid, bir hâdiseden dolayı ülkesinde yaşayan gayr-i müslimlere çok kızar. Bu öfke ile, etraflıca düşünmeden; “müslüman olmadıkları takdirde, gayr-i müslimlerin Abbâsî mülkünü terk etmelerini emreden” bir ferman yazdırır. Halîfenin bu emri üzerine çaresiz kalan gayr-i müslimler, büyük bir endişe ve hüzün içerisinde Behlül Dânâ Hazretleri’nin kapısına gelir ve hâdiseyi anlatarak kendisinden yardım isterler. Behlül Dânâ da gereğini yapacağını söyleyerek onları teskin eder ve nezâketle uğurlar. D

Ormanda Kral Seçimi

Ormanda Kral Seçimi Ormanlar Kralı'nın belirlenmesi için seçim varmış. Eşek çok iyi kulis yaptığı için kral seçilmiş. Ama kendisi de kral olduğuna inanamıyormuş. İhtiyaten uzakta durarak bir kurda karşı anırmış. Kurt yere kapanıp,  -"Emredin kral hazretleri" diye ulumuş. Eşek bir ayıya karşı anırmış. Ayı da yere kapanmış ve  -"Yaşasın kralımız" diye böğürmüş. Artık kendine güvenmeye başlayan eşek bir ağacın dibinde uyuyan aslanın kulağına doğru anırmış. Aslan gözünü açmış. Eşeği görünce bir pençe atıp, onu öldürmüş. Kıssadan Hisse:  Meğer aslanın seçimden haberi yokmuş. (Alıntı)

Gidemezsem Yolunda Ölürüm

Gidemezsem Yolunda Ölürüm Vaktiyle bir karınca varmış. Küçüklüğünde başına bir kaza gelmiş, ayağı kırılmış. Zavallıcık topal kalmış. Ama gece demez, gündüz demez çalışırmış. Diğer arkadaşları gibi yuva yaparmış. Yuvasına kışlık yiyecek biriktirirmiş. Günlerden bir gün insanların Kâbe’ye gidip Hacı olduklarını Öğrenmiş. Karınca kabilesinin reisine niçin Hacca gidildiğini sormuş. Reis bilgiç bilgiç başını sallamış: — Hâlâ öğrenemedin mi? demiş. Hacca gitmek zengin Müslümanlara farzdır. Allah'ın emridir. Suudi Arabistan'ın Mekke şehrinde bulunan Kâbe’yi ziyaret ederler. Arafat Dağı'nda vakfeye dururlar. Böylece Hacı olup dönerler. Topal karıncayı almış bir düşünce: — Acaba ben gidemez miyim? Diye, günlerce düşünmüş. Yemeden içmeden kesilmiş. Hacca gitme fikri rüyalarına bile girmiş. O kadar istiyormuş ki her gün yaşlı karıncalara Kâbe’nin nasıl bir yer olduğunu soruyormuş. Ama gören yokmuş. Çünkü o zamana kadar hiç bir karıncanın aklına Hacca gidip Hacı Karın

Hac yolunda

Resim
Hac yolunda (Bu yazı aylık Yeni Dünya Dergisinde yayınlanmıştır.) Bir kıssa anlatılır; Topal karınca Hacc’a niyet etmiş ve o mübarek yolculuğa çıkmış… Görenler, “Ya hu, sen bu halinle oraya varamazsın!..” demişler.. O da cevaben ; “Varamazsam da, hiç olmazsa o yolda  ölürüm!” demiş… Takva ehli bir insan, İslam’ın şartlarından birini, örneğin namaz kılmayı ihmal eder, keza oruç tutmaz veya Hacc’a gitmekten sakınır ise, ahıret yaşamında başına ne iş geleceğini çok iyi bilir. Dolayısıyla üzerine düşeni yapar ve tedbirini alır. Esasen anlatılanlar her Müslüman için geçerlidir. “Henüz daha çok gencim, yaşlanıp dünya hayatından elimi eteğimi çeker öyle giderim. Zira dönüşte “Hacı” lık misyonuna ters bir harekette bulunmak istemem. Önce beğendiğim arabayı alayım, veya başımı sokacak bir evim yok, şu çocuğu da baş göz etsek sıra ona gelir, Allah nasib ederse…” gibi Hacc’a gitmeye mani olabilecek bahaneler “şeytani bir ilka” dan başka bir şey değildir.. İslam, ahıret h