Kayıtlar

Eski Bir Deve Yularının Hesabı

Eski Bir Deve Yularının Hesabı Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’ın oğlu Abdullah Radiyallahü Anh babasını ölümünden tam bir sene sonra rüyasında benzi sararmış olarak görüp: - Babacığım senin benzin kırmızı idi. Ne oldu da bu kadar sarardın? Diye sordu. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh: - Oğlum bir seneden beri Allah'a hesap veriyordum, daha yeni çıktım. Benzim ondan sararmıştır, Diye cevap verdi. Abdullah İbni Ömer Radiyallahü Anh tekrar sordu: - Babacığım hesap nasıl geçti? - Oğlum hesapların biri bitip biri başladı. Eğer kefenimin içine koydurduğum mektup yanımda olmasaydı, işim çok zor olacaktı. o mektubun bana çok faydası oldu. Hele sadaka develerden Şirinin yuları iyice eskimişti de birkaç yerinden bağladıktan sonra kullanılamaz olunca atmıştık. Onun hesabını verirken Hak Teâlâ: “O yuları atıp Müslümanların malını zayettin,” Diye azarlayınca cevap verecek bir şey bulamadım. Ancak işte o mektubun yüzü suyu hürmetine af olunarak kurtuldum, dedi. Hazreti Öm

Zenginlerin Müslüman Olmak İçin Şartları

Zenginlerin Müslüman Olmak İçin Şartları Mekkeli' zengin müşrikler, Peygamber Efendimize haber gönderdi: - Sana iman eden ve etrafında bulunan kimseler bizim köle ve cariyelerimizdir. Bazıları ise Mekke'nin en fakir insanlarıdır. Biz onlarla aynı odada oturmaktan sıkılır, onların üst - başlarının kokusundan rahatsız oluruz. Eğer sen bir sedire oturur bizi de yanına alırsan ve böylelikle onlardan ayrılırsak îslâmiyeti kabul ederiz. Onların bize uzak oturmaları lâzım, dediler. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem: - Ben müminleri yanımdan uzaklaştıramam, Diye cevap verip bu şartı kabul etmedi. Bu sefer zengin müşrikler Müslüman olmak için şu teklifi ileri sürdüler: - Halk bizi bu fakirlerle görürse ne der. Eğer bizim de Müslüman olmamızı istiyorsanız, fakirler ve zenginler için ayrı ayrı toplantı yap. Biz geldiğimiz zaman onlar çıksınlar, onlar geldiği zaman da biz çıkıp gidelim. Böylece fakir ve zenginler ayrılmış olur, hiç de bir zararı olma

Bir Saksı İle Yangını Söndürdü

Bir Saksı İle Yangını Söndürdü Hazreti Ömer Radiyallahü Anh zamanında Medine'de yangın çıkmıştı. Halk korktular ve durumu Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’a bildirdiler. Halife eline bir saksı parçası alıp üzerine: - Ey ateş! Allah’ü Teâlâ'nın izniyle sakin ol! Yazdı. Saksı parçasını ateşin içine attılar. Ateş hemen o andan itibaren sönmeye başladı ve kısa zamanda söndü. (Alıntı)

Bizans İmparatorunun Gönderdiği Zehiri İçti

Bizans İmparatorunun Gönderdiği Zehiri İçti Hazreti Ömer Radiyallahü Anh halife iken Bizans İmparatoruna bir çok defa mektup göndererek İslama davet etti. Bizans İmparatoru ise her defasında İslama gelmemekle beraber kıymetli hediyeler ve elçiler göndererek iyi mukabelede bulundu. Bunlardan bir tanesi ise şöyledir: Hazreti Ömer Radiyallahü Anh halife iken Bizans İmparatoruna bir çok defa elçiler gönderdi. Bizans İmparatoru da Hz. Ömer Radiyallahü Anh’a elçiler gönderdiğinde bazı kimseler hiç olmazsa yamalı elbisesini değiştirmesini rica ettiler. Halife Hazreti Ömer Radiyallahü Anh onların tekliflerine hiç itibar etmedi ve şöyle buyurdu: - Allah bize şerefi, İslâmla vermiştir. Resulünün eshabı, hakîkî yolunun yolcusu kılmıştır. Siz hâlâ başkalarının bize itibarını elbisede, şunda - bunda arıyorsunuz. Biraz sonra da mescidin dışında Bizans Elçisini kabul etti. Elçi hükümdarlarından bir doğan kuşu, bir tazı, bir şişe de zehir getirmişti. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’a ta

Nuşirevan'ın Adaleti

Nuşirevan'ın Adaleti Hazreti Ömer Radiyallahü Anh ve Sa'd İbni Ebî Vakkas Hazretleri, İran'a at satmaya gitmişlerdi. İran'a vardıkları zaman şehrin girişinde cirit oynayan bir kısım genç görüp seyre daldılar. Bir ara yabancıların kendilerini seyretmekte olduğunun farkına varan gençlerden birisi yanlarına gelip “Bedeviler” gibi sözlerle hakaret ettikten sonra, satmak için getirdikleri ve üzerine bindikleri Arap atlarını zorla ellerinden aldılar. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh ve Sa'd İbni Ebî Vakkas Hazretleri ticaret maksadıyla geldikleri şehre meyus ve mükedder vaziyette girdiler. Yanlarında yiyecek bir şeyleri olmadığı gibi paraları da kalmamıştı. Aç - susuz akşam olmasını beklediler. Akşam olunca da bir hana vardılar. Kapıdan girer girmez hancı, misafirlerinin yabancı olduğunu ve üzüntülü olduklarını anladı. Neden üzüntülü olduklarını sordu. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh daha üzüntülü görünüyordu. O hiç konuşmadı. İbni Vakkas Hazretleri ise başından geçenl

Bugün, Senin De Son Günün Olabilir!

Bugün, Senin De Son Günün Olabilir! Bir gün Azrail Aleyhisselâm adamın karşısına çıktı ve:  “- Bugün, senin son günün dedi...”  Adam: “- Ama ben hazır değilim dedi... “- Azrail Aleyhisselâm Bugünkü listem de, senin ismin ilk sıradadır. “- Adam, Peki o zaman… Gitmeden önce, gel oturalım beraber bir kahve içelim dedi... Azrail Aleyhisselâm tabi ki dedi: Adam, Azrail’e kahve ikram etti. Ve onun kahvesine bir kaç uyku hapı attı... Azrail Aleyhisselâm Kahveyi içti ve derin bir uykuya daldı... Adam, Azrail’in listesini aldı ve ismini ilk sıradan silip listenin sonuna koydu. Azrail Aleyhisselâm uyandıktan sonra şöyle dedi:  “- Sen, bugün bana çok şefkatli davrandın. Şefkatinin karşılığında işime listenin sonundan başlayacağım!" Bazen bazı şeyler kaderinde yazılıdır. Onları değiştirmek için ne kadar çabalarsan çabala, onlar hiç bir zaman değişmezler... Karga ve papağanın her ikisi de çirkin yaratılmıştı... Papağan itiraz etti ve güzelleşti... Ama karga Yarad

Hz. Ömer Radiyallahü Anh'a Neden Faruk Dendi

Hz. Ömer Radiyallahü Anh'a Neden Faruk Dendi Bir Yahudi i ile bir münafık bir meselede anlaşamadılar. Yahudi i meseleyi halletmek için Resûlüllah'a gidelim, diyor münafık ise Yahudi ilerin başı Ka'b b, Eşrefe gidelim, diyordu. Peygamber Efendimizin huzuruna gelip meselelerini anlattılar. Peygamberimiz Yahudi iye hak verdi. Huzur- u Saadetten çıktıktan sonra münafık bu sefer: - Ben Muhammed'in hükmüne itimat etmiyorum. Bir de Ömer Radiyallahü Anh’ın yanına gidelim, dedi. Yahudi i de bunu kabul edip Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’ın yanına vardılar. Yahudi i meseleyi anlatıp, Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem'in yanına gittiklerini fakat öbürünün onun hükmünü kabul etmediğini söyleyince Hazreti Ömer Radiyallahü Anh münafığa: - Arkadaşın doğru mu söylüyor? Diye sordu. O da doğru söylediğini ve evvelâ Resûlullah'ın huzuruna çıktıklarını söyleyince Hazreti Ömer Radiyallahü Anh: - Tamam, siz bir dakika bekleyin, ben şimdi gelir hükmümü bi

Cebrail'in Hazreti Ebubekir'i İmtihanı

Cebrail'in Hazreti Ebubekir'i İmtihanı Cebrail aleyhisselâm, Hazreti Ebu Bekir'i Resûlüllah'a karşı ne kadar sevgisi olduğunu öğrenmek istediğini Hak Teâlâ'dan istedi. Cenab-ı Allah ona imtihan etmesini emretti. Cebrail aleyhisselâm bir bayram sabahı Hz. Ebu Bekir'in geçeceği yol üzerine bir âmâ gibi oturdu. Hazreti Ebu Bekir bayram günü en yeni ve kıymetli elbiselerini giymiş Resûlüllah'ın yanına gidiyordu. Tam Ebu Bekir Radiyallahü Anh önüne geldiği zaman: - Hazreti Muhammed'in sevgisi için bana bir şey vereni Allah afvetsin, dedi. Hazreti Ebu Bekir bunu duyunca sırtındaki cübbesini çıkarıp verdi: - Bu sözü tekrar söyler misin? Diye sordu. Amâ tekrar söyledi. Hazreti Ebu Bekir bu sefer çıkarıp sırtındaki elbiseyi verdi. Tekrar söyletip ayakkabısını da verince üzerinde ancak örtünecek kadar elbise kalmıştı. Yolun ortasında kalan Hazreti Ebu Bekir'i o ara Bilâl-i Habeşi radıyallahu anh görüp elbise getirmesi için eve gönderdi.

Hz. Ebu Bekir Yahudi’ye Köleliği Kabul Etti

Hz. Ebu Bekir Yahudi’ye Köleliği Kabul Etti Hazreti Ebu Bekir İslam’la şereflenmeden evvel çok zengindi ve herkes onu zengin olarak bilirdi. Fakat Müslüman olduktan sonra bütün malını - mülkünü Allah yolunda harcadı ve bir hırka bir lokma kaldı. Hazreti Ebu Bekir'i hâlâ eski halinde zanneden bir sahabi bir gün kapısını çalıp: - Ya Eba Bekir, benim 12 bin akçe borcum var. Bugün vermem lâzım, benim bu borçtan kurtulmam için bu parayı vereceğini umarım, dedi. Hazreti Ebu Bekir Radiyallahü Anh: - Biliyorsunuz ki, ben bütün varlığımı Allah için sarfettim. Şu anda size verecek bu para bende yok, dediyse de adam: - Ben sizde hâlâ bu kadar para var biliyordum, dedi. Bunun üzerine Hazreti Ebu Bekir kalktı: - Sen bekle, ben biraz sonra gelirim, dedi ve bir Yahudi inin kapısını çaldı. Yahudi iden 12 bin akçe borç istedi: - İnşallah yarın öğleden sonra veririm, dedi. Yahudi i: - Yarın vermezsen ne olacak? Diye sordu. Ebu Bekir Radiyallahü Anh: - Yarın verm

Hazreti Nevfel'in Şehadeti ve Hz. Ebu Bekir

Hazreti Nevfel'in Şehadeti ve Hz. Ebu Bekir Hazreti Peygamber Efendimiz şehidliğin mertebelerini ve Cennetteki derecesini anlatıp bir çok sözleriyle şehidleri medh ü sena etmişti. O anda eshabın içinden Nevfel Radiyallahü Anh, Efendimizin karşısına geçip: - Ya Resûlallah, ben dua edeyim, siz de amin deyin, dedi ve dua etmeye başladı. Duası şöyle idi: - Ya Rabbi Nevfel kuluna şehidlik ihsan eyle... Bu iki oğlumu yetim, annelerini dul eyle. Kılıcını kuşandı, Resûlüllah'la beraber harbe iştirak etti. Harbde çok cengâverce savaştı, bütün küffar ondan korkar oldular. Fakat Resûlüllah'ın önünde ettiği dua kabul olunmuştu. Bir ok yarasıyla yere düştü ve şehid oldu. Efendimize Nevfel'in şehadetini haber verdiler. Gelip başını dizi üzerine koydu ve: - Allah sana rahmet etsin. Yarın huzur- u İlâhi'de bu başın arşın altında ve misk kokusu içinde olacaksın, buyurdular. Abdurrahman bin Avf Peygamberimizin emriyle rida getirip cenazesini kılarak defnetti

Yüzde Yüz Düşünce Gücü Ve İlginç Bir Test

Resim
Yüzde Yüz Düşünce Gücü Ve İlginç Bir Test Bir düşünsenize, insanoğlu tüm islerini tek parmakla yapıyor olsa idi, o zaman 10 parmakla donatılmış olarak doğmazdık. Eğer beyin hücrelerimizin sadece %10′u mutlu, seviyeli bir yaşantı sürdürmeye yetse idi, kafamız tam 10 kati daha fazla hücre ile dolu olmazdı. Aslında, insanoğlu dünyada beyin kapasitesinin % 100′ünü kullanmayan tek varlıktır. İnsanoğlu ayni zamanda, beraber yasadığı diğer canlılar ile sürekli uyumsuzluk halindeki tek varlıktır. Yunuslar da benzer bir beyin ile donatılmışlardır, ancak onlar beyin kapasitelerinin tümünü kullanarak yaşamlarını akıllı, eğlence sever, çevreleri ile uyumlu varlıklar olarak devam ettirmektedirler. İnsanların da daha fazla beyin kapasitesinin kullanımı ile daha mutlu, daha uyumlu bir yasam sürebileceğini söylemek yanlış olmaz. Siz hiç, beyninin % 100′ünü kullanan birisinin suç, savaş, açlık, salgın hastalık, ön yargı ve çevre katliamı ortamlarında olabileceğini düşünebiliyor musunuz?

Güneş Sistemi Yörüngesi

Resim
Güneş Sistemi Yörüngesi Muhammet Aygün  Güneş, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve Güneş Sistemi’nin merkezindeki yıldız. Güneş Sistemi, etrafında dolanan 8 gezegen (Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün), 8 gezegenin etrafında dolanan şuana kadar tespit edilmiş 166 uydu, 5 cüce gezegen (Ceres, Plüton, Eris, Haumea, Makemake) ve 6 uydusu ile çok ama çok sayıda asteroitten oluşan yıldız sistemidir. Ve tabi en önemlisi şuana kadar bildiğimiz tek yaşam barındıran yıldız sistemidir. Güneş Sistemi Modelleri Bugün hepimiz biliyoruz ki Dünya Güneş’in etrafında dönüyor. Dünya, Güneş etrafındaki bir dönüşünü Güneş’in kütlesi (1,9891 ×1030 kg) ‘ne, Güneşten uzaklığı (en uzak: 151930000 km, en yakın: 147,098,290 km )’na vs. etkenlere bağlı olarak takriben 365 gün 6 saatte tamamlıyor. Bugün yıldız sistemimizin merkezinde Güneş’in olduğunu biliyoruz ama geçmişte, Kopernik’ten önce insanlar Dünya’nın evrenin merkezi olduğunu sanıyorlardı. Kopernik’ten önceki mod

Karıncanın Düşüncesi

Resim
Karıncanın Düşüncesi Bir gün Süleyman Aleyhisselâm bir karıncaya bir yıllık yiyeceğinin miktarını sorar: Karınca da; -“Bir buğday tanesi yerim.” diye cevap verir. Cevabın doğru olup olmadığını kontrol etmek isteyen Süleyman Aleyhisselâm karıncayı bir şişeye koyar. Yanına da bir buğday tanesi koyarak hava alacak şekilde şişeyi kapatır. Ondan sonra da bir yıl bekler. Müddeti dolunca şişeyi açtığında bir de bakar ki karınca buğday tanesinin yarısını yemiş, yarısını da bırakmıştır. Kendi kendine meraklanır. Acaba neden yemedi? Bunun üzerine Süleyman Aleyhisselâm karıncaya buğday tanesini neden yemediğini sorar. Karınca da: “Daha önce benim yiyeceğimi Allah’ü Teâlâ verirdi. Ben de O’na güvenerek bir buğday tanesini tamam yerdim. Çünkü O beni asla unutmaz ve ihmal etmezdi. Fakat bu işi sen üzerine alınca nihayet bu aciz bir insandır diye sana pek güvenemedim.” “Belki beni unutup yiyeceğimi ihmal edebilirsin. O yüzden de bir yıllık yiyeceğimin yarısını yiyerek, diğer yarısı

Samimi Dua Karıncaya Lensi Taşıttırır

Samimi Dua Karıncaya Lensi Taşıttırır Banu yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Banu azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Banu’nun gözüne çarparak lensinin düşmesine sebep oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkânsızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Banu artık bulanık görüyordu. Allah’a dua edebilirdi yalnızca. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allah’ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama y

Testideki Vasiyet

Testideki Vasiyet Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh, vefat edeceği zaman, kendisinden sonra halifelik vazifesini yüklenecek olana verilmek üzere   vasiyet ettiği bir testi bıraktı. Hz. Ömer Radiyallahü Anh halife olunca testiyi ona verdiler. Halife testiyi kırdırttı. İçinden küçük küçük paracıklar ve bir mektup çıktı. Mektupta şunlar yazıyordu: “Bu paralar, bana verilen maaştan arta kalanlardır. Ben Medine’nin en fakirini kendime ölçü kabul etmiştim (ona göre yaşadım). Artan miktarı bu testiye koydum. Bunlar hazinenin malıdır.” Hz. Ömer Radiyallahü Anh mektubu okuyunca ağlamaya başladı. Hem ağlıyor, hem de şöyle diyordu: “Kendinden sonrakilere çok ağır bir yük bıraktın! Ya Ebu Bekir Radiyallahü Anh!”