Kayıtlar

yalan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yalan Dünya

  Yalan Dünya   Yalanın çok yalancısın, Hem tatlısın, hem acısın, İçime düşen sancısın, Bırak beni yalan dünya…   Dünya, dünya yalan dünya, Beni benden çalan dünya, Tüm sevdiklerimi bir, bir, Acımadan alan dünya…   Ne Süleyman, ne Harun’a, Ne Firavun, ne Karun’a, Ne canlar gitti uğruna, Bırak beni yalan dünya…   Dünya, dünya yalan dünya, Beni benden çalan dünya, Tüm sevdiklerimi bir, bir, Acımadan alan dünya…   Bırak Hakk’a kul olayım, Sana değil Mevla’yayım, Nasıl edip kurtulayım? Bırak beni yalan dünya…   Dünya, dünya yalan dünya, Beni benden çalan dünya, Tüm sevdiklerimi bir, bir, Acımadan alan dünya…   Zalimlere sevilirsin, Başlara taç edilirsin, İşini iyi bilirsin, Bırak beni yalan dünya…   Dünya, dünya yalan dünya, Beni benden çalan dünya, Tüm sevdiklerimi bir, bir, Acımadan alan dünya…   (İlâhi Sözleri)

Yalan Haberlere Rağbet Var… Ama Gerçeklere…

  Adamın biri çıkıyor: “- Yağ stokları bitti, zam gelecek!” diyor. Millet marketlere koşuyor yağları kapışıyor fiyatları 2-3 katına çıkarıyor. Adamın biri: “- Bu gece deprem olacak!” diyor. Herkes evlerden kaçıyor. Allah’ü Teâlâ ve Rasûlü: “- Ölüm var! Kabir var! Kıyamet var! Son durak ya Cennet ya Cehennem!” Buyuruyor. Çok az kişi hariç, kimse kılını kıpırdatmıyor. Ahlâksızlık, cinayetler, yalancılık, dolandırıcılık, içki, zina… Aldı başını gidiyor…   Ya Rabbi! Bizleri, bir an bile Rabbini unutmayan, Rasûlünün sünnetlerini hakkıyla yaşayan, ölümü unutmayan ve hazırlıklı olan uyanık kullarından eyle!

Say Bir Gerçek, Say Bir Yalan

Say Bir Gerçek Say Bir Yalan   Ömür dediğiniz nedir? Üç gün hilal, üç gün bedir Haftaya boş kalır sedir Say bir karış, say bir adım Geçti gitti, anlamadım.   Her türlü nimet sofrada Yığın yığın dert sofrada En uzun mühlet sofrada Say bir içim, say bir tadım Kaçtı gitti, anlamadım.   Denizde kayıktır umut Yaralı geyiktir umut Ürkek üveyiktir umut Say bir lokma, say bir yudum Uçtu gitti, anlamadım.   Dakikalar yazlık, kışlık Saatlerde mi yanlışlık İklim mevsim tek karışlık Say bir dondum, say bir yandım Göçtü gitti, anlamadım.   Bembeyaz düşler topladık Bitmemiş işler topladık Bebek gülüşler topladık Hızar kurdu itimadım Biçti gitti, anlamadım.   Abdurrahim KARAKOÇ  

Aldanma Gönül

Aldanma Gönül Yalan söz moda oldu, şimdi bozuldu mertlik, Modaya uymak için, yolundan sapma gönül, Döner isen sözünden, buna denir namertlik, Söz verince bir yere, her yere bakma gönül! İşler iyi giderse, benim sayemde demek, Hata olduğu zaman, başkasına yüklemek, Kul hakkına girmektir, bu günahı bilmemek, İşlerinde kendini, hatasız sanma gönül! Hesaba çek kendini, gör halini şu anda Herkesle iyi geçin, sıkıntı var her yanda, Suçsuz insan arama, az bulunur cihanda, Fitne fesat zamanı kimseye kızma gönül! İman saklandı kaldı, küfr sel gibi akıyor, Edep nerede kaldı, nefs azdıkça azıyor, Alametlerin hepsi, ilmihalde yazıyor, Sen nasihatlere uy, sakın aldanma gönül! Aldanma deli gönül, dünyanın elemine, Dileğim var elbette, büyükler keremine, Gitmeyi arzularım, hakikat âlemine Durma sanal âlemde, geride kalma gönül! Mahmut Sağırlı

Bana Yalan Söyleyebilene Bir Küp Dolusu Altın Vereceğim

Bana Yalan Söyleyebilene Bir Küp Dolusu Altın Vereceğim Padişahın biri, “- Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!” demiş. Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana; “- Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü”. Padişah, “- Bunun neresi yalan?.. Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!”. “- Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!”. Padişah, “- Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!”. “- Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!” Padişah, “- Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.”. Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. Ama bir gün bir adam gelmiş; “- Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu alt

Yalan Söylemeyen Çocuk

Yalan Söylemeyen Çocuk "Abdülkadir Geylani" küçük yaşta iken, bir arife günü çift sürmek için tarlaya gitti. Bir öküzün kuyruğuna tutunup ardından giderek oynuyordu. O anda bir ses işitti: - "Ey Abdulkadir! Sen bunlar için yaratılmadın ve bunlarla emir olunmadın." Bu ses Abdülkadir Geylani´yi korkuttu. Eve gelince dama çıktı. Hacıları gördü. Arafat´ta vakfeye durmuşlardı. - Anneciğim! Bana izin ver de Bağdat´a gidip ilim öğreneyim. Salihleri iyi insanları ziyaret edeyim. - Ey benim gözümün nuru ve gönlümün tacı evladım, Abdulkadir´im! Senin ayrılığına dayanamam. Sensiz ben ne yaparım? Bu bakımdan müsaade vermiyorum. Abdulkadir tarlada olup bitenleri anlattı. Annesi ağladı. Kalkıp babasından miras kalan seksen altını alıp kırkını kardeşine ayırdı. Kırkını da bir keseye koydu ve keseyi elbisenin koltuğuna dikti. Sonra oğlunun gözlerinin içine bakarak dedi ki: - Ey benim gözümün nuru ve gönlümün tacı evladım, Abdülkadir´im! Hak Teâlâ’nın rızası olm

Çocukları yalandan korumak için 10 altın kural!

Çocukları yalandan korumak için 10 altın kural! 1- Edebiyat yapmak yerine icraat yapın! “Yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar” falan diyerek onları etkilemeye çalışırsanız hiçbir işe yaramaz. Çünkü soyut düşünce yetenekleri gelişmemiş çocuklar için yılan ile yalan arasında dünyalar kadar fark vardır. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözü de çocuklar için bir şey ifade etmez. En azından Edison’dan sonra dünyaya gelen çocuklar için… Çocuk yalan söylüyorsa mutlaka bir sebebi olduğunu bilin. Edebiyat yapmak yerine niçin yalan söylediğini keşfetmeye çalışın ve onları yalan söylemek zorunda bırakan durumları yok edin. Mesela eğer çocuğunuz çok şeker yiyorsa ve siz kızdığınız için genelde yemediğini iddia ediyorsa, işe şekerleri ortadan kaldırmakla başlayın. - 2- Silmek isteyecekleri dakikalar yaşatmayın! Küçük çocuklar genelde bir şey hakkında kendilerini kötü hissettiklerinde yalan söylerler. Ve yalan söylediklerinde, o şeyin yaşanmamış olduğunu düşünürler. Psikol

Sözün Yalanına

Sözün Yalanına Bir gün Tebriz'de bir Yahudi, Şems'e gelerek: - Müjde ya Şems, Mevlana geliyor! Şems, bu müjde üzerine elinde ne v ar ne yoksa bu Yahudi’ye hediye eder. Biraz sonra başka biri Şems'e gelerek: - Yahudi seni aldattı ve bütün malını aldı. Ortada ne Mevlana var, ne bir şey... Gelen giden yok... Yahudi seni aldattı. Şems: - Biliyorum, ben malımı ve mülkümü bu sözün yalanına verdim, doğrusuna canımı vermek lazımdı. Dostluk... Büyüklerin dostluğu... (Alıntı)

Mü’min Yalan Söylemez!

Mü’min Yalan Söylemez! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kâf, 17-18) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Yazıklar olsun o kimseye ki, konuşur da insanları güldürmek için yalan söyler! Yazıklar olsun ona, yazıklar olsun ona!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 80/4990; Tirmizî, Zühd, 10/2315) Safvân bin Süleym Radiyallahü Anh anlatıyor: Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’e: “–Mü’min korkak olabilir mi?” diye soruldu. “–Evet, olabilir!” buyurdu. “–Mü’min cimri olabilir mi?” diye soruldu. Allah Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem yine: “–Evet, olabilir!” buyurdu. “–Pekâlâ mü’min yalancı olabilir mi?” diye soruldu. Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bu sefer: “–Hayır, aslâ!” buyurdu. (Muvatta’, Kelam, 19; Beyhakî, Şuab, IV, 207) Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri) el-

54 FARZ

54 FARZ 1. Allah Teâlâ'yı bir bilip zikir etmek, 2. Helalinden kazanıp, yemek içmek, 3. Abdest almak, 4. Beş vakit namaz kılmak, 5. Cünüplükten yıkanmak, 6. Kişinin rızkına Allah'ın kefil olduğunu inanmak, 7. Helâlden temiz elbise giymek, 8. Allah'ü Teâlâ'ya tevekkül etmek, 9. Kanaat etmek, 10. Nimetlerin mukabilinde Allah’ü Teâlâ'ya şükür etmek, 11. Allah'ü Teâlâ'dan gelen kazaya razı olmak, 12. Allah'ü Teâlâ'dan gelen belâya sabretmek, 13. Günahlardan tövbe etmek, 14. İhlasla Allah'ü Teâlâ'ya ibadet etmek, 15. Şeytanı düşman bilmek, 16. Kur'an-ı Kerim’i kesin delil kabul edip hükmüne razı olmak, 17. Ölümü hak bilmek, 18. Allah’ü Teâlâ'nın sevdiğini sevip, sevmediğinden uzak durmak, 19. Ana-babaya iyilik etmek, 20. İyiliği emretmek (Emr-i maruf), kötülükten sakındırmak (nehy-i münker), 21. Akrabayı ziyaret etmek, 22. Emanete hıyanet etmemek, 23. Gücü yetenler için hacca gitmek, 24. A

İnsanı Helak Eden 76 Büyük Günah

İnsanı Helak Eden 76 Büyük Günah 1. Büyük günahların en büyüğü: Allah’a ortak koşmak (şirk). 2. Ana babaya asi olmak, onlara eziyet etmek. 3. Yalan yere şahitlik etmek. 4. İnsan öldürmek. 5. Sihir (büyü) yapmak. 6. Namazı terk etmek. 7. Zekâtı vermemek. 8. Faiz yemek. 9. Yetim malını yemek ve ona zulmetmek. 10. Allah’a ve Rasul’üne yalan isnad etmek. 11. Özürsüz olarak ramazanda bir gün bile oruç tutmamak. 12. Savaş meydanından kaçmak. 13. Zina yapmak. 14. İdarecinin halkını aldatması, onlara zulmedip zorbalık yapması. 15. Haram olan içkiyi (hamr) içmek. 16. Kibirlenmek, kendini beğenmek, övünmek. 17. Livata. 18. İffetli kadın veya erkeğe iftirada bulunmak. 19. Kamu malından, ganimetten, devletten ve zekâttan çalmak. 20. Haksız yollarla insanların mallarına el koymak. Haram yemek, haram kazanç… 21. Hırsızlık yapmak. 22. Yol kesmek. 23. Yalan yere yemin etmek. 24. Çok yalan söylemek. Sözlerinin çoğu yalan olmak. 25. İntihar etmek. 26. İdarecinin ve hâkimin

Allah Teâlâ Teâlâ Korkusunun Yedi Alameti Vardır

Allah Teâlâ Teâlâ Korkusunun Yedi Alameti Vardır   Mümin, vücudunun bütün âzaları ile Allah'tan korkandır. Nitekim büyük ahlâk ve fıkıh bilgini Ebu Leys es-Semerkandi, Allah Teâlâ korkusunun yedi alameti olduğunu haber verir. Bunlar şöyledir:   1- Dil yalandan uzaklaşır. Allah Teâlâ korkusu taşıyan kul dilini yalandan, dedikodudan, koğuculuktan, iftiradan ve boş konuşmaktan alıkor, bunlar yerine onu zikirle, Kur'an okumakla ve ilmî konuşmalarla meşgûl eder.   2- Kalbten kıskançlık kalkar Allah Teâlâ korkusu taşıyan kul başkalarına karşı kalbinde düşmanlık, iftira ve kıskançlık barındırmaz. Çünkü kıskançlık iyilikleri mahveder. Nitekim Peygamberimiz (sas) şöyle buyurur: Ateş odunu nasıl yerse (yakarsa) kıskançlık da iyilikleri öyle yer (yok eder). Bilesin ki, kıskançlık, kalb hastalıklarının başlıcalarından biridir ve bu hastalıklar da ancak ilimle ve iyi ameller işleyerek tedavi edilebilir.   3- Göz harama bakmaz Allah Teâlâ korkusu taşıyan kul, haram yi