Kayıtlar

müjde etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Müjde

O gün bir kanlı şafak, gökten üflenen ateş; Birden, dağın sırtında atlılar belirecek. Atlılar put şehrine gediklerden girecek; Bir şehir ki, orada insan ayak üstü leş.   Yalnız iman ve fikir; ne sevgili ne kardeş; Bir akıl gelecek ki, akıllar delirecek. Ve bir devrim, evvela devrimi devirecek. Her şey birbirine denk, her şey birbirine eş.   Fertle toplum arası kalkacak artık güreş; Herkes tek tek sırtına toplumu bindirecek. Gökler iki şakkolmuş haberi bildirecek. Müjdeler olsun size; doğdu batmayan güneş!   Necip Fazıl Kısakürek (1969)

Cennetle Müjdelenen 10 Sahabe (Aşere-i Mübeşşere) Kimdir?

  Cennetle Müjdelenen 10 Sahabe (Aşere-i Mübeşşere) Kimdir?   Hz. Muhammed Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem ile peygamberliği sırasında görüşen, O’nunla bir araya gelen, O'na iman eden ve Müslüman olarak ölen kişilerin hepsine sahabe denir. Sahabelerin hepsi İslam’ın ve Kuran’ın sonraki nesillere aktarılıp öğretilmesi, korunması ve yayılması için hayatlarını ve her türlü değerlerini ortaya koymuşlardır. Sahabeler Müslümanların en hayırlısı olma şerefine ermişlerdir. Bu sahabelerin arasında Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem tarafından cennetle müjdelenen 10 sahabe vardır. Bu sahabeler Aşere-i Mübeşşere olarak ta bilinir.   Aslında Kur'an'ı Kerim'e göre Allah'ü Teala sahabelerin hepsine cenneti vaad etmektedir. Aşere-i Mübeşşere (müjdelenen on sahabe) bu cennet vaadini bizzat Hz. Peygamber'den Sallallahü Aleyhi Vesellem almıştır.   İslâmın 4 Halifesi olan: 1- Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh, 2- Hz. Ömer Radiyallahü Anh, 3- Hz

Müjde Müminler Size İhsân-ı Rahmân'dır Gelen

Müjde Müminler Size İhsân-ı Rahmân'dır Gelen Müjde mü'minler size ihsân-ı Rahmân'dır gelen Şânına ta'zîm edin bu mâh-ı gufrândır gelen Ondadır feyz-i hidâyet ondadır afv ü kerem Kadrini bil mevsîm-i inzâl-ı Kur'ân'dır gelen Iyd-ı ekber her günü kadr-i mübarek her gece Ehl-i îmâna ne mutlu lutf-ı Sübhân'dır gelen Zulmet ü kasvetden âzâd etmeye sâimleri Nûr-ı İslâm nûr-ı îmân nûr-ı irfândır gelen Hâne-i kalbi temizle hoşça istikbâl için Ni'meti mebzûl bir mihmân-ı zî-şândır gelen El-hazer senden şikâyet etmesin yarın amân Rûz-ı mahşer şâfi'-i ashâb-ı ısyândır gelen Rahmet ü gufrân hedâyâsıyla cennet bahşeder Derde dermân vasl-ı cânan ıtk-ı nîrândır gelen Mâsivâdan sâim ol Remzî dilersen vasl-ı Hak Râh-ı aşkı kullara ta’lîm-i Yezdân'dır gelen Ahmed Remzi Dede Hazretleri

Kız Evlat Sahiplerine Müjde

Kız Evlat Sahiplerine Müjde Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in zamanında yaşayan iki kız çocuğu olan fakir bir kadın vardı. Kadın, bir gün çocuklarının elinden tutarak Hz. Aişe Radiyallahü Anha’nın yanına gitti. Hz. Aişe Radiyallahü Anha bir şeyler vermek için bakındı. Sadece bir hurma bulabildi. Daha fazla bir şey veremeyişin hüznü ile hurmayı kadına verdi. Fakir kadın, kendisine uzatılan hurmayı alıp kızlarına paylaştırdı. Kadının bu annelik şefkati ve merhameti Hz. Aişe Radiyallahü Anha’nın gözünden kaçmadı. Olayı Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e anlattı. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, kendi nefsine çocuklarını tercih eden anne için şöyle buyurdu: “Kadın, erkek herhangi bir mümin, kız çocukları yüzünden bir suretle sıkıntı çekerlerse bunu hayır bilsinler. Çünkü kız çocukları, onları cehennem ateşinden koruyan birer perde olurlar.” (Buhari, Edeb, 18) “Kim iki kız çocuğu ergenlik çağına vardıktan sonra yanında kaldıkları veya o k

Cennetle Müjdelenen Sahabeler (Aşere-i Mübeşşere)

Cennetle Müjdelenen Sahabeler (Aşere-i Mübeşşere) "Sizden fetihten önce infak eden ve savaşan kimse ile fetihten sonra infak edip savaşan elbette bir olmaz. İşte onlar, bundan sonra infak edip savaşanlardan derece bakımından daha yüksektirler. Bununla beraber Allah her birine cennet vaad eder. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır." (Hadid, 57/10) Müminlerin ulaşmak istediği hedeflerden biri de cennete girmektir. Çünkü Kur'ân-ı Kerim, insanlara yarışırcasına cennete koşmalarını emretmektedir. "Rabbiniz tarafından bir mağfirete, genişliği göklerle yer kadar olan ve muttakiler için hazırlanmış olan bir cennete doğru yarışırcasına koşuşun." (Al-i İmran, 3/133) Kimin cennetlik olduğu ahirette belli olacaktır. Fakat Allah sahabeye daha bu dünyada iken cenneti vaad etmiştir. "Sizden fetihten önce infak eden ve savaşan kimse ile fetihten sonra infak edip savaşan elbette bir olmaz. İşte onlar, bundan sonra infak edip savaşanlardan derece bakımından

Cennetle Müjdelenen Hanımlar

Cennetle Müjdelenen Hanımlar Bir sohbet esnasında; Resûl-ü Ekrem Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, dört çizgi çizdi ve: — Bunların ne olduğunu biliyor musunuz? Diye Eshab-ı Kirama sordular. Eshap: — Allah ve Resulü bilir, dediler. Hazreti Resul Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdular: — Fâtıma binti Muhammed Radiyallahü Anha, Hatice binti Kuveylit Radiyallahü Anha, Meryem binti Ümran Radiyallahü Anha, Asiye binti Muzahim Radiyallahü Anha (Firavun'un karısı - Hazreti Musa Aleyhisselâm’ı büyüttü) bunlar cennet ehli arasında en faziletli hatunlardır. Diğer kadınların tamamının fazileti bir araya gelse, bu dört hatunun derecesine erişemez, buyurdular. Hazreti Âişe Radiyallahü Anha Validemizin “Hangisi daha üstün ey Allah'ın Resulü” diye sorması üzerine de: — Her birisi kendi devrinde en üstün, buyurdular... Allah’ü Teâlâ onların şefaatına nail buyursun. (Alıntı)

Müjde! Müjde!

Müjde! Müjde! Bir gün Peygamberimiz, Hazret-i Aişe annemizle konuşurken şöyle buyurdu: - Allah'a kavuşmayı ve onu görmeyi kim isterse, Allah Teâlâ da o kulunu görmekten memnun olur. Kim Allah'a kavuşmayı istemezse, Allah da onunla görüşmekten hoşlanmaz. Peygamberimizin sözlerini zevkle dinleyen Aişe annemiz: - İyi ama ey Allah'ın sevgili elçisi! Bizler ölümü hiç sevmeyiz, dedi. Peygamber Efendimiz: - Hayır, hayır, diye açıkladı. Ölüm hiç de sizin bildiğiniz gibi değil. Bakın anlatayım: - Allah'ı seven ve O'na inanan bir kimse öleceği zaman, melekler onun yanına gelirler. Allah'ın onu ne çok sevdiğini, ona vermek için ne güzel nimetler hazırladığını müjdelerler. O zaman bu mutlu insan, bir an önce dünyadan ayrılmayı ve Allah'a kavuşmayı ister. Allah Teâlâ da o kuluna kavuşmayı arzu buyurur. Ama Allah'a inanmayan adam böyle değildir. O zavallı, öleceği zaman, ahirette başına gelecek felâketler kendine söylenir. Bunları duyunca çok üzülür ve

MÜJDE YİĞİDİM

Müjde Yiğidim Hak yolu rehber edip, batıla tapmadıysan; Sünnetleri yaparak, bidate sapmadıysan; Şeytan, nefse uymayıp; günahlar yapmadıysan; Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin! Zamanlara sığmayıp, tüm çağları aştıysan; Engelleri atlayıp, uzaylardan uçtuysan; Aşkullah’a dalarak, hizmetlere koştuysan; Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin! Haramlardan kaçarak tüm farzları tuttuysan, Kötülüğü terk edip, iyilikler yaptıysan, Günahlara acilen, nasuh tövbe yaptıysan, Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin. Her nefes Allah deyip, Rabb’ini zikrettiysen, Her anı fırsat bilip, eserler ürettiysen, Gafletten uzaklaşıp, hizmetlere gittiysen, Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin. Hak için düşman olup, hak namına sevdiysen, Darda kalan mümine, yardımlar sağladıysan, Boşa geçen ömrüne, dövünüp üzüldüysen, Müjde yiğidim müjde en güzel cennet senin! Kâfir-zalim zulmünü, cihadla önlediysen, Mazlumların yaşını, hep severek

Grönland’da Seni Sokan Yılan, Burada Beni De Sokar Mı?

Grönland’da Seni Sokan Yılan, Burada Beni De Sokar Mı? Bahar aylarının verimli topraklarının içinde iki tohum yan yana yatıyorlarmış tohumlardan biri diğerine, ''Ben büyümek istiyorum! '' demiş, ''Köklerimi altımdaki toprağın derinlerine ve filizimi yeryüzüne göndermek istiyorum! Baharın müjdecisi tomurcuklarım açılsın istiyorum! Güneşin sıcağını yüzümde, sabahın tatlı dokunuşunu yapraklarımda hissetmek istiyorum!'' Ve büyümeye başladı tohum. Filizlendi, büyümeye başladı… Çiçeklendi, meyveler verdi, Meyvelerini binlerce insan, hayvan, canlı yedi… Meyveden binlerce tohum yeryüzüne dağıldı. İkinci tohum ise, ''Ben korkuyorum!'' dedi, ''Köklerimi altımda yatan toprağın derinliklerine gönderirsem, karanlıklarda beni neyin beklediğini bilemem. Üstümdeki toprağı zorlayıp yeryüzüne çıkmaya çalışsam, filizlerim zarar görebilir! Hem tomurcuklarım açmaya başladığında üzerlerinde salyangozlar gezip, onları yemeğe kalkarsa? Ya tom

Nerede Kutlu Çağlar

Nerede Kutlu Çağlar   Dün gece müjdeli, bir rüya gördüm, Yeniden toplanmış, “O yüce divan...”   Yemyeşil ovada koca bir çınar, Masmavi göklere yükseliyordu.   Zümrüt yapraklarda, altın bülbüller, Tatlı bir nağmeyle ötüşüyordu...   Yüksek bir tepeye kurulmuş otağ, Ulu bir Hakan, haykırıyordu...   Nur simalı pirler divana gelmiş, "Garip halimizi" konuşuyordu...   Vadileri doldurmuş, binlerce yiğit, Tekbirlerle arzı titretiyordu...   Akıncılar mutlu uçacak gibi, Şahlanan atlarda haykırıyordu...   Divan, bir kararı tartışıyordu... Âlimler çok titiz çalışıyordu.   Son nokta konuldu, karar verildi. Bir nida inletti yer ve gökleri...   "Hedefimiz şudur: ‘İyi dinleyin!’ “İman ve Kur’an’da, tekrar dirilip;”   “Dünyada yeniden, süper güç olmak,” “Küfür ve zulümü silip, yok etmek...”   “İslâm’ın sesini tekrar yükseltmek;” “İnsanlığa hizmet edip yüceltmek…”   Erenler ruhları; yere inmişti. Divanın önünde, hep dizilmişti.   Hepsi de düşünceli küskün ve kızgın... Sustukça susuyor ço

YA RASÛLALLAH (Sallallâhü Aleyhi Ve Sellem)

YA RASÛLALLAH    (Sallallâhü Aleyhi Ve Sellem) Güzel yüzün güler güller açardı, Bütün insanlığa nurlar saçardı. Kötülükler erir, cehil kaçardı. Güneşten güzeldin Ya Rasûlallah! Zalimler mazlumu ezip boğarken, Garipler, yetimler her gün ağlarken, Anaların ahı yürek dağlarken Güldürdün onları Ya Rasûlallah! Yeryüzünü küfür, zulüm sarmıştı, Umutlar tükenmiş gün kararmıştı, Gencecik fidanlar hep sararmıştı, Yeşerttin onları Ya Rasûlallah! Azgın kalpler bir bir nura gark oldu, Umutsuzlar, umutla neşeyle doldu, İnsanlar huzuru İslâm’da buldu, Küfürden kurtardın Ya Rasûlallah! Biz yetimiz çünkü seni görmedik, O tatlı sesini bir kez duymadık, Kutlu cihatlara hiç katılmadık, Gel de rüyamıza gir Rasûlallah! O güzel cemalin düşte görelim, Rüyamızda sahabilik bilelim, Saadet çağına biz de erelim, Gecemize güneş ol Rasûlallah! Asr-ı Saadete her gönül hasret, İman ve İslâm en güzel haslet, Ya Rab Muhammed’le beraber haşret, San