Grönland’da Seni Sokan Yılan, Burada Beni De Sokar Mı?

Grönland’da Seni Sokan Yılan, Burada Beni De Sokar Mı?

Bahar aylarının verimli topraklarının içinde iki tohum yan yana yatıyorlarmış
tohumlardan biri diğerine, ''Ben büyümek istiyorum!'' demiş,
''Köklerimi altımdaki toprağın derinlerine ve filizimi yeryüzüne göndermek istiyorum!
Baharın müjdecisi tomurcuklarım açılsın istiyorum! Güneşin sıcağını yüzümde, sabahın tatlı dokunuşunu yapraklarımda hissetmek istiyorum!''
Ve büyümeye başladı tohum. Filizlendi, büyümeye başladı… Çiçeklendi, meyveler verdi, Meyvelerini binlerce insan, hayvan, canlı yedi… Meyveden binlerce tohum yeryüzüne dağıldı.
İkinci tohum ise, ''Ben korkuyorum!'' dedi, ''Köklerimi altımda yatan toprağın derinliklerine gönderirsem, karanlıklarda beni neyin beklediğini bilemem. Üstümdeki toprağı zorlayıp yeryüzüne çıkmaya çalışsam, filizlerim zarar görebilir! Hem tomurcuklarım açmaya başladığında üzerlerinde salyangozlar gezip, onları yemeğe kalkarsa? Ya tomurcuklarım açılıp, çiçeğe dönüştüklerinde küçük bir çocuk beni koparıverirse? Yo, hayır. En iyisi burada kalıp beklemek... Büyümek için belki daha güvenli bir zaman bulabilirim.''
Ve ikinci tohum beklemeye başladı.
O sırada yumuşamış olan bahar toprağını eşeleyen bir tavuk buldu tohumu veee bir lokmada yutuverdi...
Kıssadan hisse
Riskleri göze almaktan ve büyümekten korkanları yaşam bir anda yutuverir. (Patty Hansen) Çünkü hayatımızın en büyük riski, hiç risk almamaktır. Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir; ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez.
Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder. Sadece; riski göze alabilen kişi hürdür. Aslında, kararlar anlık bir şekilde hayatımızı değiştirir.
Bu durumda genel deneyimlerimle gördüğüm iki öneride bulunacağım. Birincisi, hata yapabilmek konusunda kendinize şans tanımanız. Hiç birimiz kusursuz olmak durumunda değiliz, hayata geçirdiğimiz eylemlerimizi doğrusu ve yanlışı ile kabul edip sorumluluğunu üstlenir ve ilerleriz. İkincisi de, bunu yapabilmek için mükemmel veya çok iyi yapabilmek durumuna ulaşanın gerekmediği olacaktır. ‘çok iyi, iyinin düşmanıdır’ bu sebeple bir durum yeterince iyi ve karar verilebilir noktada ise harekete geçmeli ve uygulamalıdır.
Düşüncelerini söylemek: “Dokuz köyden kovulmak ” riskini göze almaktır. Hiçbir risk alamayan kişi, belli korkulardan, üzüntülerden kaçabilir. Ama hiçbir şey hissedemez, öğrenemez, değişemez ve değiştiremez. Bir düşünürün söylediği gibi: ''Birgün herkes ölür, ama herkes gerçekten yaşamaz.''
Küçük riskleri göze almak konusunda şu hikâyeyi dinleyelim.
Çok zengin bir tüccar koskoca gemisiyle bir gün Grönland’a gider. Orada el yapımı, güzel kürklerle gemisini doldurur. Ayrıca kendisine de çok güzel bir kürk almak ister. Ama bir türlü bulamaz. Tüccara derler ki: “Uzak bir köyde mahir bir usta var. Dünyanın en değerli kürkleri orada satılır. Aradığın kürkü orada bulabilirsin.” Nihayet köpeklerin çektiği bir kızak kiralayarak o beldeye ulaşır. Aranan ustayı bulur. Ustanın evinde birbirinden çok değerli güzel kürklerden bir tane beğenir. Çırak kürkü itinayla katlamaktadır. Tüccar, çırağa yaklaşan küçük bir yılan görür. İstese üstüne basıp yılanı öldürebilir. Fakat ya basamam ya da bana sıçrar korkusuyla çekinir ve müdahale etmez. Yılan çırağı sokar. Zehirlenen çırak kıvranmaya başlar. Paketlemeyi tamamlar tamamlamaz son nefesini vermiştir.
Tüccar;
“-Yılana müdahale etseydim. Belki çırağı kurtarabilirdim!” Diye üzülmüştür. Buruk bir acı ve pişmanlıkla kürkü alan tüccar gemisine biner ve ülkesine döner. Kürklerden çok para kazanarak ülkenin en zengini olur. Ama bir taraftan da rüyalarında sık sık çırağın kıvranışlarını görür ve “Keşke müdahale etseydim, keşke müdahale etseydim!” der.
Soğuk bir mevsimde, ülkesinde krallık seçimi vardır. Zengin tüccar da adaylığını koyarak kral seçilir.
Sıra taç giyme törenine gelmiştir. Kral o güne kadar itina ile sakladığı o güzel kürkü paketten çıkarır ve giyer. Gösterişli elbisesiyle kalabalık tören yerine gelip halkı selamlar. Ortalık; top atışlarından, alkışlardan, “Çok yaşa kralımız!” seslerinden inlemektedir. Kral mutluluktan uçmaktadır. Ülkenin en ileri gelen devlet adamları ve seçkin topluluğu önünde yemin eder. Yüksek mahkeme başkanı kralı tebrik edip tacını giydirir. Herkes kıralı tebrik yarışına girer.  En mutlu anlarını yaşayan kral, şiddetli bir acıyla yere yuvarlanır. Herkes ne oluyor demeye kalmadan küçük bir yılanın hızlıca kaçtığı görülür. (Kürkün koluna giren yılan uyuşuk halde beklemekteydi.) Olan olmuş, çırağı sokan yılan kralı da sokarak öldürmüştür. Herkes yılanın peşine düşer. Kimisi hızlıca üstüne basar, kimisi eline geçenle yılana vurarak öldürür.
Kısaca; dünyanın öte başında çırağı sokan yılan; dünyanın beri başında kralı da sokmuştur. Bugün beni sokmayan yılan, yarın da seni de sokmuştur. Kral çırağı yaşatsaydı, kendisi de yaşayacaktı.
Seni yaşatırsam ben de yaşarım. Sensiz ben olmaz, bensiz sen olmaz. Hepimiz şöyle ya da böyle birbirimize muhtacız. Hiç birimiz görevimizi aksatmamalıyız.
Küçük bir riski göze almazsak, büyük risklerin altında ezilir, yok olur gideriz.
Hoşça kalın, dostça kalın sevgili sevgili dostlarım. Allah’ü Teâlâ’ya emanet olunuz efendim.
                                                                                                                      Yaşar AKKAŞ

Yasal Uyarı: “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.”



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis