Kayıtlar

yeryüzü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İslâmiyet'in Parlak Nurlarıyla Yeryüzünü Isıtıp Işıtalım!

Resim
Selçuklu Sultanı Melikşah Antakya'yı fethedip, önüne deniz çıkınca, atını denize sürüp kılıcını 3 kere denize saplayıp: "Yarabbi karşıma deniz çıkmasaydı, senin şanı yüce ismini gidebileceği yere kadar götürürdüm!!!" Diye haykırdı. Yâ Rabbi bizlere de öyle bir cihad aşkı ver ki: Bizler de senin şanlı ismini kâinatın her noktasına iletelim! İslâmiyet'in parlak nurlarıyla yeryüzünü ısıtıp ışıtalım!

Cebrail Aleyhisselâm’ın Semadan Yeryüzüne Üç Defa Hızlıca İnişi

Cebrail Aleyhisselâm’ın Semadan Yeryüzüne Üç Defa Hızlıca İnişi             Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Cebrail Aleyhisselâm’a sordu:           “- Ey Cebrail Aleyhisselâm! Hiç yedi kat semadan yeryüzüne korku ve dehşet içinde hızlıca indin mi?”           Cebrail Aleyhisselâm:           “- Evet Ya Muhammed Aleyhisselâm, üç kez dediğin şekilde indiğim oldu.”           Bunun üzerine Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem sordu:           “- Nasıl oldu anlatabilir misin?”           “- Birincisi: İbrahim Aleyhisselâm ateşe atılırken, Allah Celle Celâlühü bana dedi ki:           “- Sor baka...

Cebrail Aleyhisselâm'n Yeryüzüne En Hızlı İndiği 3 Hadise…

Cebrail  Aleyhisselâm 'n Yeryüzüne En Hızlı İndiği 3 Hadise… Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Cebrail Aleyhisselâma sordu: “-Ey Cebrail! Hiç 7 kat semadan yeryüzüne korku ve dehşet içinde hızlıca indin mi?” Cebrail: “Evet, Ya Muhammed 3 kez dediğin şekilde indiğim oldu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz(sav) sordu: Nasıl oldu anlat? “Birincisi dedi Cebrail Aleyhisselâm; Hz. İbrahim Aleyhisselâm ateşe atılırken Allah Celle Celâlühü bana dedi ki: Sor bakalım İbrahim’in bizden bir dileği var mıdır? O sırada İbrahim ateşe atılmış şekilde havada ilerliyordu. (O zaman mancınık yöntemiyle ateşe atmışlardı, İbrahim Peygamberi)… Cebrail Aleyhisselâm; hemen süratle indim yeryüzüne ve İbrahim Aleyhisselâma sordum: “- Var mıdır Rabbinden istediğin bir şey?” İbrahim Aleyhisselâm cevapladı: “- Çekil çekil! Rabbim’den geldiysen başım üstüne.” Bunun üzerine, Yaradan emretti, ateşe: “Serin ol! Yere yumuşak ol!” Dedi. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi ...

Yeryüzünde Kaç Yıl Kaldınız?

Yeryüzünde Kaç Yıl Kaldınız? Allâh Teâlâ:   Mahşer günü   '- Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?' diye sorar.   'Bir gün veya bir günden de az kaldık. Sayanlara sor!' derler. "Gerçekten çok az kaldınız. Keşke bilseniz!' buyurur." - Bu ayet kimlerle ilgilidir, açıklar mısınız? Değerli kardeşimiz, Muminun suresinin 112-116. ayetlerinde geçen bu diyalog, Allah ile cehennemdekiler / veya sura üflenmekle kabirden kalkan cehennemlikler arasında gerçekleşir. Allah veya cehennemliklere der ki: “Size kalsa, dünyada kaç yıl kaldınız?” Onlar, azabın verdiği dehşetin sersemliğinden ötürü; “Bir gün veya daha da az. Ne bilelim, isterseniz bunu tam tamına aklında tutanlara sor! Zira bizim aklımız başımızdan gitmiş durumda.” diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Siz, doğrusu pek az kaldınız. Çünkü siz dünyayı ebedi bir mutluluk diyarı sanıyordunuz ve ahiretin olmadığına inanıyordunuz. Şimdi ise, asıl ebedi hayatın...

Yeryüzündekiler Siz Rahmet Edin Gökyüzündekiler de Size

Yeryüzündekiler Siz Rahmet Edin Gökyüzündekiler de Size İmam Ahmed Bin Hanbel Hazretlerinin, zühd ve takvası ile perhizkârlığı son dereceye ulaşmıştı. Hatta Bağdad şehrindeki mahsulü, Hz. Ömer Radiyallahü Anh gazilere vakfetmiştir, diye, kendi gıdası olan buğdayı Musul'dan getirtirmiş. Bir sene getirtmiş olduğu buğdayın içinde biraz karınca olduğunu görünce, o karıncalı buğdayı bir kap içine koymuş ve Musul’daki karınca arkadaşlarına paylaştırmak üzere tekrar Musul'a göndermiştir. Nitekim hadis-i şerifte; “Yeryüzünde olanlara sizler rahmet ve şefkat edin ki, semada olanlar sizi esirgeyip rahmet ve şefkat etsinler.” buyurulmuştur. Buradaki rahmet edilmesi lâzım gelen şeyler, akıl sahibeleri ise de, takva ehli için bütün mahlûkata şümulü vardır. (Alıntı)

Yeryüzünde İlk Aile Âdem ve Eşi

Yeryüzünde İlk Aile Âdem ve Eşi Çok eski zamanlarda şu üzerinde yaşadığımız dünya yoktu. Yalnızca her şeyin yaratıcısı Yüce Allah vardı. Sonra üzerinde yaşadığımız dünyamız Yüce Allah'ın “OL” emri ile yaratıldı. Dünya yaratılmıştı ancak ne dünyada, ne cennette hiç insan yoktu. Kitabımız Kur'an'da anlatıldığı gibi Cennet çok güzel bir bahçedir. Hiç kimse onun güzelliğini bu dünyada hayal bile edemez. Akışı tatlı soğuk sularla çağlayan pınarlar, süt ve bal nehirleri hep cennettedir. İşte şimdi şu üzerinde yaşadığımız dünya bile yokken, Allah, Meleklerine şöyle seslendi: -Yeryüzünde ben sorumlu bir varlık olan insanı yaratacağım. Bunun üzerine Melekler sordular: -Biz senin emirlerini yerine getiremiyor muyuz? Yüce Allah Meleklerin bu sorusu üzerine: -Ben sizin bilmediğiniz bazı şeyleri kastediyorum, dedi. Daha sonra ilk insan olan Âdem'i balçık halindeki çamurdan yarattı ve ona can verdi. Âdem aynı zamanda ilk Peygamberdi. Yani Allah'ın ilk elçisi...

Doğdular Yaşadılar ve Öldüler

Resim
Doğdular Yaşadılar ve Öldüler Bir zamanlar doğuda çok akıllı ve bilgili  bir hükümdar varmış. Bu hükümdar, yeryüzünde yaşayan insanlara ilişkin her şeyi bilmek istiyormuş. Vezirlerini yanına çağırmış ve: – Bana dünyadaki tüm ulusların  tarih ini yazın, geçmişte ve şimdi nasıl yaşadıklarını, hangi savaşlara katıldıklarını ve çeşitli ülkelerde gelişmiş iş ve sanat kollarını anlatın!” diye buyurmuş. Ve onlara beş yıl süre tanımış. Vezirler önünde saygıyla eğilmişler.  Sonra krallıktaki akıllı adamların en akıllılarını bir araya toplamışlar ve hükümdarlarının dileğini iletmişler. Beş yıl sonra vezirler sarayda tekrar toplanmışlar. – Büyük hükümdarım, dileğiniz yerine getirildi! Dışarıya bakarsanız isteğinizin karşılandığını görürsünüz… Demişler. Hükümdar hayretle gözlerini açmış. Sarayın önünde sonu ufukta kaybolan bir deve kervanı duruyormuş. Her devenin sırtında iki dev heybe ve her heybenin içinde de, marokenle güzelce kaplanmış on büyük cilt varmış. ...

Her Şeyde Bir Hayır Vardır

Her Şeyde Bir Hayır Vardır İki melek insan kılığına girip yeryüzünü dolaşmaya çıkmışlar. Akşam olmuş. Kentin en zengin semtinde lüks bir villanın kapısını çalmışlar. Tanrı misafiri alır mısınız? Demişler. Ev sahipleri somurtarak buyur etmişler. Yemek falan teklif etmemişler. Sıcacık misafir odaları yerine, buz gibi ve nemli bodruma iki şilte atıp; -“Geceyi burada geçirebilirsiniz” demişler. Şilteleri betona sererken, yaşlı melek duvarda bir çatlak görmüş. Elini uzatmış. Şöyle bir sürmüş yarığa. Duvar eskisinden sağlam olmuş. Genç melek: -“Niye yaptın bunu?” Diye sormuş merakla. -“Her şey her zaman göründüğü gibi değildir.” Demiş yaşlı melek yavaşça. Ertesi akşam melekler bir köy evinde çok fakir, ama çok iyiliksever bir aileye misafir olmuşlar. Her şeyleri bir tanecik inekleri imiş... Onun sütünü satıp geçiniyorlarmış. Ev sahipleri mütevazı sofralarına almış onları. Allah ne verdiyse beraber yemişler. Yatma zamanı gelince kadın: “Siz uzun yoldan geliyorsunuz, yorgun olma...

Grönland’da Seni Sokan Yılan, Burada Beni De Sokar Mı?

Grönland’da Seni Sokan Yılan, Burada Beni De Sokar Mı? Bahar aylarının verimli topraklarının içinde iki tohum yan yana yatıyorlarmış tohumlardan biri diğerine, ''Ben büyümek istiyorum! '' demiş, ''Köklerimi altımdaki toprağın derinlerine ve filizimi yeryüzüne göndermek istiyorum! Baharın müjdecisi tomurcuklarım açılsın istiyorum! Güneşin sıcağını yüzümde, sabahın tatlı dokunuşunu yapraklarımda hissetmek istiyorum!'' Ve büyümeye başladı tohum. Filizlendi, büyümeye başladı… Çiçeklendi, meyveler verdi, Meyvelerini binlerce insan, hayvan, canlı yedi… Meyveden binlerce tohum yeryüzüne dağıldı. İkinci tohum ise, ''Ben korkuyorum!'' dedi, ''Köklerimi altımda yatan toprağın derinliklerine gönderirsem, karanlıklarda beni neyin beklediğini bilemem. Üstümdeki toprağı zorlayıp yeryüzüne çıkmaya çalışsam, filizlerim zarar görebilir! Hem tomurcuklarım açmaya başladığında üzerlerinde salyangozlar gezip, onları yemeğe kalkarsa? Ya tom...