Kayıtlar

Aralık 2, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Günahın Üç Temel Sebebi

Günahın Üç Temel Sebebi Hatem-i Esam der ki: Günahın üç temel sebebi vardır" 1- Kibir, 2- Hırs, 3- Hased. Hased , bir kimsenin başka bir insanın elindeki nimetin mahvını istemesi demektir. Başkasında bulunan nimetin kendisinde bulunmasını istemek ise gıbtadır. Muaviye Radiyallahü Anh şöyle der: "Hasedçi müstesna herkesi memnun edebilirsin. Hasedciyi memnun edemezsin. Çünkü onun memnuniyeti ancak nimetin zevali ile mümkündür. Hased, hased edilenden önce hased edeni yer bitirir. Nitekim Esmaî bir bedevîye: Maşallah ne uzun yaşamışsın'' deyince bedevi: "Hasedi bıraktım, ömrüm uzadı." diye karşılık verdi. Hasedçi nimete eren birini gördü mü donakalır, felakete düşen birini görünce bayram eder. (Altınoluk'tan Alıntı)

Niçin Müslüman Oldum? (12) Dr. BENOİST [ALÎ SELMÂN] (Fransız)

Niçin Müslüman Oldum? (12) Dr. BENOİST [ALÎ SELMÂN] (Fransız)  Ben bir doktorum ve koyu katolik bir âileye mensûbum. Fekat doktorluğu meslek olarak seçmem ve pozitif, tecribî, tabî’î ilmlerle meşgûl olmam, bende hıristiyanlığa karşı büyük bir nefret uyandırmışdı. Din husûsunda âile ferdlerim ile aynı fikrde değildim. Evet, büyük bir Hâlık [yaratıcı] vardı ve ben de Ona, ya’nî Allahü teâlâya inanıyordum. Fekat hıristiyanlığın, bilhâssa katoliklerin bu büyük yaratıcı etrâfında meydâna getirdikleri dürlü dürlü garîb ilahlar, oğullar, Rûh-ul-kudsler, Îsâ aleyhisselâmın Allahın oğlu olduğunu isbât için akl almaz uydurmalar ve dahâ bir takım hurâfeler, âyinler, dürlü dürlü merâsimler, beni Allahü teâlâya yaklaşdırmıyor, aksine Ondan uzaklaşdırıyordu. Ben, bir tek Allahın varlığına inandığımdan, hiç bir zemân teslîsi (üç tanrıyı) kabûl etmedim ve Îsâ aleyhisselâmı hiç bir zemân Allahın oğlu olarak tanımadım. Demek oluyor ki, ben dahâ islâmiyyeti tanımadan evvel, Kelime-i şehâdetin yarıs

Niçin Müslüman oldum? (11) Dr. ÖMER ROLF FREİHERR VON EHRENFELS (Avusturyalı)

Niçin Müslüman oldum? (11) Dr. ÖMER ROLF FREİHERR VON EHRENFELS (Avusturyalı) (Rolf Freiherr (baron) von Ehrenfels, bütün dünyada (Gestalt = kuruluş) fizyolojisi ilminin kurucusu olarak kabûl edilen Prof. Dr. Baron Christian Ehrenfelsin tek oğludur. Meşhûr bir âileye mensûbdur. Daha küçük çocukken şarka karşı büyük merak duymaya ve islâm dînini tedkîk etmeye başlamıştır. Kız kardeşi İmma von Bodmesrhof, Lahorda 1953 de neşrolunan bir eserinde kardeşinin bu hevesini uzun uzadıya anlatmaktadır. Rolf, genç yaşında Türkiye, Arnavutluk, Yunanistan ve Yugoslavyayı dolaşmış ve müslümanlarla temâs etmiş, hıristiyan olmasına rağmen, câmilerde ibâdete katılmıştır. Nihâyet islâm dînine karşı olan bu yakınlığı, onun 1927 senesinde müslümanlığı kabûl etmesine sebep olmuş ve kendisine Ömer ismini seçmiştir. 1932 senesinde Hindistânı da ziyâret etmiş ve (İslâmda kadının yeri) ismli bir kitap neşretmiştir. Almanlar İkinci Cihan Harbi esnâsında Avusturyayı işgâl edince, Rolf, Hindistâna kaçmıştır

Niçin Müslüman oldum? (10) MUHAMMED ESAD LEOPOLD WEİSS (Avusturyalı)

Niçin Müslüman oldum? (10) MUHAMMED ESAD LEOPOLD WEİSS (Avusturyalı)             (Avusturyada Lwow [şimdi Polonyada] şehrinde 1318 [m. 1900] de doğmuş olan Weiss, 22 yaşında iken, bir gazete muhâbiri olarak Arab memleketlerini ziyâret etmiş, İslâm dînine hayrân olarak, onu kabûl ettiğini söylemiş ve sonra, bütün islâm devletlerini, bu arada Hindistânı ve Afganistânı da ziyâret ederek, intibâlarını dünyanın en büyük gazetelerinden biri olan (Frankfurter Zeitung)da neşretmiştir. Bir müddet Frankfurter Zeitung'un neşriyat müdîrliğini yapan Weiss, Pâkistânın istiklâle kavuşmasından sonra, bu hükûmet tarafından dînî tedrîsâtın kurulmasında yardımcı olarak, Pâkistâna gitmiş ve ondan sonra Pâkistânı temsîl için Birleşmiş Milletler merkezine gönderilmiştir. Kendisinin (İslâm yol kavşağında), (Mekkeye giden yol) adlı iki eseri vardır. Son zamanlarda Kur'an-ı kerimin İngilizce yeni bir tercümesini yapmıştır. İslâm ilimlerinden haberi olmıyan bu kimsenin tefsîr yapmaya kalkışmasında

Müstakim Ol Hazret-i Allah Utandırmaz Seni

Müstakim Ol Hazret-i Allah Utandırmaz Seni   Sen usandırma eli, el de usandırmaz seni; Hilekârlık eyleme, kimse dolandırmaz seni; Dest-i a’dâdan soğuk su içme ki kandırmaz seni; Korkma düşmandan ki âteş olsa yandırmaz seni; Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni...   Halk arasında adâvet sû-i zandandır bütün; İhtilâl-i mülket-i âlem fitendendir bütün; Öldürenden bilme cürmü, suç ölendedir bütün; Ne fenâlık görsen elden sanma, sendendir bütün; Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni...   İster isen hıfz ede ırzın, Hudây-ı lem-yezel; Irzına a’dây-ı bed-hâhın bile, verme halel; Tâ ezelden söylenir, halkın dilinde bu mesel; Celb eder elbette insana, mükâfatın amel; Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni...   Halkı tahrîb eyleyib de kendin âbâd eyleme; Bu cihânda ev yapıp, ukbâyı berbâd eyleme; Nef’in için zâlim-i bîrahme imdâd eyleme; Âlemi tenfîr eden ahvâli mu’tâd eyleme; Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni...   Seyyi

Ben Türkiye'yim

Ben Türkiye'yim Ben Türkiye'yim sanmasınlar gafilim. Ne de bir uykudayım şu an namaz halindeyim Ayakta kıyamdayım. Etrafımda havlayan köpekler var biliyorum. Ben sadece okuduğum ayetleri duyuyorum. Ben Türkiye'yim. Yüzyıllar öncesinin parlayan aynasıyım. Osmanlıyım, aşığım, Fatih'in hastasıyım. Vatan sağ olsun diyen babaların yurduyum. Ölüme diş gösteren evlatlarım var benim. Ben Türkiye'yim. Mazlumların umudu garibin inancıyım. Kâbenin öz kardeşi peygamberin kılıcıyım Bir hikâye başladı öz adı bayrak olan. Öyle bir dalgası var rüzgârı esir alan. Rengini kandan almış şehit kanı kırmızı. Hilal bağımsız vatan namus şerefe yıldızı. Düşürmek istediler bu bayrağı yerlere. Selam olsun şehitleri doğuran annelere. Öpülesi ayaklar cennet kokuyor cennet. Peygamber ocağında bu ne dua ne himmet. Ne kadar hain varsa aynı gemiye binmiş. Batı alçak yüzünü açık açık göstermiş. Çevirmişler dümeni Türkiye sularına. Tükürecek

Ders Alınacak Sözler (2)

Ders Alınacak Sözler (2) ALİM De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer Suresi 39/10) Kişi, bulunduğu ülkede kendisinden alim birisinin mevcudiyetini kabul ettiği müddetçe, hakikaten alimdir. Kendisini bütün alimlerden üstün gördüğü takdirde, cahilliğini ortya koymuş olur. (Abdullah bin Mubarek) Bir alimin, devlet adamlarının kapısına gitmesi, Allah'ın en kızdığı şeydir. (İmam Evzai) Kıyamet gününde insanların en çok pişman olanı, ilmi ile büyüklük yaslayan alim olacaktır. (İbrahim bin Utbe) Kıyamet gününde alimlerin mürekkebi, şehidlerin kanı ile tartılır. (Hadis-i Şerif) Kişi bildiği ile amel etmedikçe alim olmaz. (Hadis-i Şerif) Alim, haramı, helali bilen değildir; alim, bildiği ile amel edendir. (Süfyan bin Uyeyne) Nice alimler vardır ki, sultanın yanına dini ile birlikte girer de, çıkarken dininden hiçbir şey kalmaz. (Fudayl bin İyaz) Yarı aydınlar, bilgisizlerden daha tehlikelidirler. (L. Gienin) ANNE Cennet annelerin ayakları altındadır.

Nikâhın Hikmeti Ve Eşlerin Vazifeleri

Nikâhın Hikmeti Ve Eşlerin Vazifeleri Yüce Allah kâinatta her şeyi erkekli ve dişili olarak çift yaratmıştır. Konuyla ilgili ayeti-i kerimede:  وَمِنْ كُلِّ شَىْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ “Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli-dişili) iki eş yarattık.” buyurulmaktadır (Zariyat, 51/49). İnsan da aynı kanun gereği çift olarak erkekli ve dişili yaratılmıştır. İlk insan ve ilk peygamber Âdem Aleyhisselâmı, topraktan yaratan Cenab-ı Hak ondan da eşi Havva validemizi yaratmıştır. Bu konuda da Kur’an'da: …هُوَ الَّذى خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ اِلَيْهَا “Allah sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir” buyurulmaktadır (A’raf 7/189). İnsan neslinin devamını ve meşru bir şekilde çoğalmasını sağlamak için nikâhla evlenme emredilmiş; fıtrata ve ahlaka aykırı; nesle, nefse ve sosyal hayata zararlı olan zina ve fuhuş haram kılınmıştır. Ana babaya, veliler