Kayıtlar

ata etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Atalarımız Böyle Âdil İdi

Atalarımız Böyle Âdil İdi İstanbul’un fethinden sonra, Osmanlı askerleri, Bizans hapishanelerini kontrol ettiler. En ücra bir mahzende üç papaz buldular. Alıp Fatih Sultan Mehmed Han’a götürdüler. Sultan, onlara hapsedilmelerinin sebebini sordu. Papazlar, “Biz, Bizans’ın en ileri gelen papazları idik. İmparatorun zulüm ve işkencelerinden, yaptığı rezalet ve sefahetten dolayı kendisini ikaz edip, sonunun yakın olduğunu söyledik. O da, bize kızdı zindanlara attırdı!” dediler. Fatih Sultan Mehmed Han, papazların ellerine serbest dolaşma belgesi verip, memleketini gezip görmelerini, Osmanlı Devleti hakkında kendisine görüşlerini bildirmelerini istedi. Papazlar, İstanbul’da bir çarşıya girip, sabahın erken vaktinde bir şeyler almak istediler. Siftah yapan bir dükkândan, komşuları siftah yapmadan ikinci bir şey alamadılar. Anadolu’ya geçtiler dolaşırken, ezan okunmaya başladı. Kimse dükkânını kapatmaya bile lüzum görmeden camiye gittiler. Hiç kimse, bir başkasının malına,

Akıl Okulu

Resim
Akıl Okulu    Değerli dostlar eğitim o kadar önemli ki… O’nun önemini anlatmak için kütüphaneler dolusu kitap okusak; bir o kadar da kitap yazsak yine anlatamayız. Size şu hikâyeyi anlatmaya karar verdim.       Bir gün ülkenin küçük kasabalarından olan Yitan'da şöyle bir haber yayılmış:       -Güzel başkentimizde bir “ Akıl Okulu” varmış. Her kim o okula giderse orada akıl öğretiliyormuş. Herkes bu haberi şaşkınlıkla birbirine anlatıyormuş. Kasabanın en zenginlerinden olan bir adam da bu haberi duyunca kahkahalarla gülmeye başlamış:       -Efendim, hayatımda hiç bu kadar komik bir şey duymamıştım. Akılın okulu mu olur? Bir insan akıllıysa akıllıdır. Sonradan akıl kazanılır mı hiç? Olacak şey midir? Bu adam çok zengin olduğu için çocuklarının hiçbirisini okutmamış. Öyle çok parası varmış ki, istese kasabanın tamamını satın alabilirmiş. Fakat çocuklarına devamlı şöyle diyormuş:       -Şükürler olsun çok paramız var. Yine de paramıza para katmalıyız. Ne kadar çok kaza

Bayrağım

Resim
Bayrağım Atalarım “Al!” dedi; aldım ben bu bayrağı, Söz verdim, yemin ettim; menzile dikeceğim. Yıkacağım engeli; yaracağım her yanı, Bu kutsal emaneti, oğluma vereceğim. Söz verdim, yemin ettim; menzile dikeceğim! Hainler kırılacak, kalleşler vurulacak, Sapık fikir, kültürün; defteri dürülecek. İşbirlikçi haydudun, hesabı sorulacak. Bu kutsal emaneti, oğluma vereceğim, Söz verdim, yemin ettim; menzile dikeceğim! Sinsi iç-dış düşmanlar; önüme takılmayın, At nalımı öptünüz, çok çabuk unutmayın! Artık ben de uyandım, daha çok sayıklayın! Bu kutsal emaneti, oğluma vereceğim, Söz verdim, yemin ettim; menzile dikeceğim! Geceler ışıyacak, nur saçacak yıldızlar; Uzaylara kaçacak; bölücüler, soysuzlar; “Korksun!..” benim dinime, dil uzatan arsızlar; Bu kutsal emaneti, oğluma vereceğim; Söz verdim, yemin ettim; menzile dikeceğim!.. Nice hanlar, hakanlar; en yükseğe çektiler; Fatih, Yavuz, Süleyman; cihana hük

Yeni Yılı Kutlayan

Yeni Yılı Kutlayan Ey ahmak neyi kutluyorsun? Geçen “Yeni Yıl” kutlayanların bazıları, Bu yıla kavuşmadı… Bu yılı kutlayanların çoğu da, Gelecek yıla kavuşmayacak… Her ay, her gün, her saat… Yeni değil mi zaten?; Bir değirmen gibi sürekli öğütüyor… Öyle bir değirmen ki… Son canlı öğütülünceye kadar, Çok güzel, hem de otomatik çalışır… Sonunda “Zaman değirmeni” bile ölür… O halde neyi kutluyorsun? Her an; yeni değil midir? Geçenler eski miydi? Hani nerde yeniler? Sadece birer hayaldiler, Hayalin nesini kutluyorsun? Cennet’ten müjdecin mi geldi? Son nefeste imanlı mı gittin? Kabir sualini mi verdin? Mizanda sevabın ağır mı geldi? Sıratı mı geçtin? Cennet’e mi yerleştin? O halde neyi kutluyorsun? Bilsen ki “Fani hayatı boş geçirip, Ebedi hayatı kaybettin!” Gülmek değil, ağlardın… Sevinmek değil, delirirdin… Yüce Kur’an da buyrulan: “Çocuklar ak saçlı ihtiyar” olmadan, Uyanır eğlenmezdin, Ömrünü boşa geçirmezdi

Uyansana Ahmak Nefsim

Uyansana Ahmak Nefsim Nerden geldin, nere giden, Düşündün mü dünya nedir? Haktan geldin, Hakk’a giden, Uyansana ahmak nefsim… İster yüz yıl, bin yıl yaşa, İster bey ol ister paşa, Bir gün ölüm gelir başa, Uyansana ahmak nefsim… Kara yere gireceksin, Yılan çıyan göreceksin, Sonsuz pişman olacaksın, Uyansana ahmak nefsim… Münker - Nekir gelecekler, Her yaptığın soracaklar, “Ya nur, ya nar!” diyecekler, Uyansana ahmak nefsim… Melek suru üfürecek, Yerler gökler dürülecek, Her can ölüp dirilecek, Uyansana ahmak nefsim… Mahşer mizan kurulacak, Tüm ameller tartılacak, Salih mü’min, kurtulacak, Uyansana ahmak nefsim Kâfir zalim ayrılacak, Cehenneme savrulacak, Ateşlerde kavrulacak, Uyansana ahmak nefsim… Liavaul hamd açılacak, Mü’mine nur saçılacak, Cennetler’e uçulacak, Uyansana ahmak nefsim… İyi olanlar Cennet’e, Kötü olan, Cehennem’e, Senin yerin bilmem nere? Uyansana ahmak nefsim… Yaşar AKKAŞ 25.