Kayıtlar

Mart 12, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Okula Başlarken...

Okula Başlarken... Aaa, hayııır.. Yine mi okul açılıyor! Birçok çocuk okulun ilk gününde karşılaşabilecekleri yeni şeyler yüzünden kendini gergin, hatta korkmuş hisseder: Yeni öğretmenler, yeni arkadaşlar, belki de yeni bir okul. Neyse ki, bu yeni kaygılar sadece kısa bir zaman sürer. Okul açılışında sizi nelerin beklediğini bilirseniz bu sıkıntıları en aza indirebilirsiniz.   İlk Gün Pek çok öğretmen öğretim yılına, o sene boyunca yapacağınız birbirinden güzel şeyleri anlatarak başlar. Bazı öğretmenler öğrencilerine sınıfın önünde kendilerini anlatmaları için fırsat verir. Ve elbette, birçok öğretmen sınıfta takip etmeniz gereken kuralların üstünden bir kere daha geçer. Bu kısmı iyi dinleyin ki bir şey sormadan önce parmak mı kaldıracaksınız veya sınıfta sakız çiğnemek serbest miymiş öğrenesiniz. Daha üst sınıflardaki çocuklar okulun ilk gününde büyük ihtimalle sınıflarındaki daha fazla insanı tanıyor olacaklar. Ancak yanınızda oturan arkadaşınızla daha önceden karşıl

Sadi’nin Gülistan’ından Öğütler

Sadi’nin Gülistan’ından Öğütler 01- Konuşmadan bir köşede oturan sağırlarla dilsizler, dilini tutamayan kimseden daha üstündür. 02- Ağızda dil nedir, a akıl sahibi Hünerli kimsenin hazine anahtarı değil mi İçerdeki cevahirci midir, çerçi midir, kapı kapalı iken kim ne bilecek 03- Akıllının önünde susmak terbiye gereği ise de, sen yeri gelince söylemeğe bak. İki şey insanı çileden çıkarır: söylenecek yerde ağız açmamak, susacak yerde lakırdı etmek. 04- Eğer cenk eri isen, öyle bir kimseyle savaş ki, ya ona ihtiyacın olmasın, ya da kaçıp ondan kurtulabilesin. 05- Bahçenin gülünde beka ve gül mevsiminde vefa yoktur. Zaten bilgeler kalıcı olmayan şey gönül bağlamağa değmez demişler... 06- Düşün, sesini ondan sonra çıkar ve kes dedirtmeden önce sözü kes. 07- İnsan hayvandan konuşmakla üstündür. Ama doğru konuşmazsan hayvanlar senden üstün olurlar... 08- Fareyi tutarken kedi aslandır; kaplanla savaşırsa fareye döner... 09- İyilik için söylenen

Tabutum Yürüyünce!

Tabutum Yürüyünce! Öldüğüm gün tabutum yürüyünce, Bende bu dünya derdi var sanma. Bana ağlama; ''Yazık, yazık!”, “Vah! Vah!” deme, Şeytanın tuzağına düşersen; “Vah vah!”ın sırası o zamandır,   “Yazık, yazık!” asıl o zaman denir. Cenazemi gördüğün zaman “Ayrılık, ayrılık!” deme Benim buluşmam asıl o zamandır.” Mevlâna Celâleddin Rumi Hazretleri Rahmetullahi Aleyh

Câfer-i Sâdık Rahmetullahi Aleyh Hazretleri’nin, Oğluna Nasihatleri

Câfer-i Sâdık Rahmetullahi Aleyh Hazretleri’nin, Oğluna Nasihatleri 01- Ey oğlum! Vasiyetimi iyi dinle, söylediklerime çok dikkat et! Eğer dikkat edecek olursan, saâdet içinde yaşar, hamd ile ölürsün! 02- Ey oğlum! Allah’ü Teâlâ’nın senin için takdir ettiği rızka razı ol! Allah’ü Teâlâ kendi rızkına razı olanı başkasına muhtaç bırakmaz Gözü başkasının malında olan ise fakir olarak ölür! Taksimatı ilâhîye razı olmayan; Allah’ü Teâlâ’yı kaza ve kaderinde, dilediğini yaratmakta töhmet altında tutmuştur! 03- Kendi kusurlarını küçük gören başkalarının küçük bir kusurunu büyültmüş olur! Her zaman için kendi kusurlarını büyük gör! Başkasının kusurunu küçük görenin gözünde, kendi kusuru büyük görünür! 04- Başkalarına isyanla kılıç çeken, o kılıçla öldürülür! 05- Başkasının kuyusunu kazan, kazdığı kuyuya kendisi düşer! 06- Beyinsiz ahmak insanlarla düşüp kalkan değerini yitirir ve horlanır, hakarete uğrar! Âlimlerle düşüp kalkan hürmet ve saygı görür! Kötü yerlere girip ç

Hanımını Hazreti Ömer Radiyallahu Anh’aya Şikâyete Gelen Adam

Hanımını Hazreti Ömer Radiyallahu Anh’aya Şikâyete Gelen Adam Adamın biri Hazreti Ömer Radiyallahu Anh’aya hanımını şikâyete geliyordu. Hz. Ömer Radiyallahu Anh’ın kapısına geldiği zaman, Hanımı Ümmü Gülsüm’ün Hazreti Ömer’e bağırıp çağırdığını duydu. Adam kendi kendine şöyle dedi: “Ben hanımımı şikâyete geldim. Ama onunda başında aynı belâ var. Dönerken, Hazreti Ömer Radiyallahu anh onu çağırdı ve niçin geldiğini sordu. Adam şöyle dedi: - Ben kadınımı şikâyete gelmiştim; Ama duyacağımı duyduktan sonra vazgeçtim.   Bunun üzerine, Hazreti Ömer Radiyallahu anh şöyle dedi: - Onun bende bazı hakları var, onun için söylediği şeylerin hepsine aldırış etmiyorum. Şöyle ki: 1- O ateşle aramda bir perdedir. Kalbim onunla sükûnet bulur. Harama dalmam. 2- O benim için bir hazinedardır. Evimden çıkınca, malımın bekçiliğini yapar, korur. 3-   O, çamaşırcımdır. Elbisemi yıkar. 4-   Çocuğumun sütanasıdır. 5-   O, bana ekmek pişirir, yemek yapar. Bunu dinleyen adam şöyle dedi

Kur'ân-I Kerîm'e Hürmet

Kur'ân-I Kerîm'e Hürmet Hz. Ebû Bekr ile Hz. Alî Radiyallahü Anhüma mescidde otururken birisi gelip Rasûl-i Ekrem'e Sallallahü Aleyhi Vesellem ve Hz. Ebû Bekr'e Radiyallahü Anh selâm verdi. Hz. Ali'yi Radiyallahü Anh görünce o şahsın benzi sarardı. Hz. Ebû Bekr Radiyallahü Anh onun bu hâlini Hz. Ali'den Radiyallahü Anh’a sordu. Hz. Ali Radiyallahü Anh, "Onun bana yirmi bin dirhem borcu vardır, onun için üzülmüştür." dedi. Hz. Ebû Bekr Radiyallahü Anh o şahsı çağırdı. "Borcunu neden vermiyorsun?" diye sordu. "Yâ Sıddîk! Vermeye gücüm yetmiyor, yoksa bir gün geciktirmezdim." dedi. Hz. Ebû Bekr'in Radiyallahü Anh Kur'ân-ı Kerîm'e ta'zimi ve cömertliğinin çokluğundun o şahsa, "Eğer Fâtiha Sûresi'nin yarısını okuyup sevâbını bana bağışlarsan borcunu öderim" buyurdular. Borçlu şahıs Fâtiha Sûresi'ni yarısına kadar okudu. Hz. Ebû Bekir Radiyallahü Anh, "Tamamını okursan, yirmi bin dirh