Kayıtlar

buyur etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yâ Rabbi! Kabul Buyur!

Resim
  Yâ Rabbi! Kabul Buyur!   Bismillâhirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabbilâlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ Muhammedin ve alâ âlihi ve ashâbihi ve sellim. Senden, senin güzel isimlerin hürmetine istiyor ve yalvarıyoruz… “RAHMAN” isminle, dünyadaki sıkıntılarımızı gider! “RAHİM” isminle, ahirette yardımcımız ol! “GAFFÂR” isminle, günahlarımızı bağışla! “TEVVÂB” isminle, tevbelerimizi kabul eyle! “AFÜVV” isminle, bizleri af ve mağfiret eyle! “RAZZAK” isminle, maddi ve manevi rızkımıza bereket ihsan eyle! “FETTAH” isminle, hakkımızda hayırlı kapılar aç! “HALİM” isminle, ahlâkımızı güzelleştir! “ŞÂFİ” isminle, maddi manevi hastalıklarımızın şifasını ver! “VEDÛD” isminle, senin sevgini ve senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi nasip eyle! “HAFİZ” isminle, nefsin ve şeytanın şerrinden ve yarattığın bütün mahlûkatın şerrinden bizleri muhafaza eyle! “MÜMİT” isminle, bu dünyadan iman ve şehadetle ayrılmayı nasip eyle! “GAFFAR” isminle günahlarımızı bağışla… “MUCİ

Buyur Usta

  Buyur Usta   Oğlum, on üç-on dört anahtarı ver! Al usta! Oğlum, yat motorun altına! Nesi var bir bakıver! Olur usta! Oğlum, iyi sık cıvatayı! Sonra sahibi ne der? Sıkıyorum usta! Bileğim yettiğince! Yüreğim yettiğince! Sıkıyorum işte! Oğlum, terlemişsin! Akmasın terin motora, Motor pas yapar sonra! Olur, mu be usta, Ter pas yapar mı? Gözyaşı pas yapar mı? Oğlum ne diyorsun bak işine! Bakıyorum usta! Yalnız ellerim, Ellerim çatlamış be usta! Ellerim acı içinde… Yüreğim var ellerimde, Yüreğim yanıyor usta! Kan ter içinde… Hem usta, Sen hiç misket oynadın mı sokakta? Sen hiç okula gittin mi okula? Okul nasıl bir şey be usta? Öğretmen nasıl biri? Usta sahi, Orda da motor baktırırlar mı ki? Orda da söverler mi çocuklara be usta? Orda da döverler mi? Oğlum bak işine! Kızdırma beni. Olur usta. Ha usta, Senin anan da saçlarını okşar mıydı? Sana ağlar mıydı gecenin al yalazında? Sahi usta sen hiç ağladın mı bir sabah! Cansız düşende anan

Buyur Gönül Haneme…

Resim
Buyur Gönül Haneme İçimde duygular kördüğüm oldu, Çözeceksen buyur gönül haneme… Ne yazacak şiir ne de söz kaldı, Sezeceksen buyur gönül haneme… Bin bir kaygı ile korkular saçtım, Kendimi görünce kendimden kaçtım! Halimin resminden bir sergi açtım, Gezeceksen buyur gönül haneme… Çıkarıp bedeni can yeleğinden, Kurtularak nefsin her dileğinden, Topyekûn hayatı aşk eleğinden, Süzeceksen buyur gönül haneme… Uzanır sonsuza aşkın yolu bir, Baki olmak için bir gönüle gir… Bu yolda ne varsa gurura dair Ezeceksen buyur gönül haneme… Uğur Işılak

Buyur Ey Kulum!

Buyur Ey Kulum! Musa Aleyhisselam bir gün: “- Ya Rabbi! Ya Rabbi!” Diye diye seslendi. Allah-u Zülcelal: - Lebbeyk! Ya Musa! Diye cevap verdi. (Lebbeyk; “Buyur, ben daima senin emrine hazırım’ manasındadır.) Musa aleyhisselam buna çok şaşırdı ve: “- Ya Rabbi! Ben benim, sen ise kudret ve azamet sahibi olan Allah-u Zülcelal’sin. Böyle olduğu halde bana 'Lebbeyk!’ diyorsun. Allah-u Zülcelal, Musa Aleyhisselama hitaben şöyle buyurdu: “- Ya Musa! Ben, nefsim üzerine yemin ettim. Kullarımdan her kim: “- Ya Rabbi! Diyerek, Beni rububiyetle anarsa, Beni kendine “Rabb kabul eder, kendisini de benim karşımda kul olarak görürse ben onlara ‘Lebbeyk! ’ diye cevap vereceğim.” İşte, biz bu zayıflığımızla, “- Ya Rabbi!” dediğimiz zaman, O Kudret ve Azamet sahibi olan Allah-u Zülcelal, “- Lebbeyk!” diye cevap veriyor. Bunun üzerine, Musa aleyhisselam Şöyle sordu: “- Ya Rabbi! Bu her kuluna karşı böyle midir yoksa sadece bana karşı mı böyle cevap veriyo

Evde Harika, Trafikte Berbat

Evde Harika, Trafikte Berbat Bir Japon, İstanbul’da geçirdiği bir haftanın sonunda fikri sorulduğunda şunları söylüyor: Türker’in evine gittiğinizde, tanımasalar da buyur ediyorlar. Siz oturmadan kimse oturmuyor. Siz sofraya geçmeden kimse geçmiyor. En iyi yere sizi oturtuyorlar. Siz yemeğe başlamadan kimse başlamıyor. Zorla her yemekten tattırıyorlar. Siz kalkmadan kimse, evin çocuğu bile sofradan kalkmıyor. Çay, kahve, meyve, ikram bitmiyor. Herkes sizi rahat ettirmek için uğraşıyor. Kumandayı elinize veriyorlar. Sırtınıza, altınıza yastık konuyor. Yorgunluktan ölseler bile siz kalkmadan kimse gidip yatmıyor. Gitmeye yeltendiğinizde bu kez bırakmıyorlar. Yataklarını veriyorlar, kendileri kanepede, koltukta yatıyor. Sonra evden çekiyorsunuz ayni adamlar 180 derece değişiveriyor. Herkes arabasını üstünüze sürüyor. Arabanın burnunu çıkarmazsanız kimse yol vermiyor. Kornalar, küfürler. Şerit değiştirmek bile mümkün değil. Yayaysanız ışık olmayan bir geçitten mümkünü

Dosdoğru Olabilmek

Dosdoğru Olabilmek Yalnızca doğru insanlar, Allah’ü tealânın rızasını kazanıp İlâhi Rahmete nail olabilirler. Yüce Rabbimiz bizden; doğru yolu bulabilmemiz için dua etmemizi emir buyurmaktadır. Bu doğru yol, Kur’ani ifadeyle; Sırat-i Müstekîm ’dir. Keşke bütün insanlar doğru olabilse ne güzel olurdu… Anneler en iyi anne, babalar en iyi baba, aileler en iyi aile olsa… Öğretmenler çocukları en güzel okutsa; çöpçüler temizliğini en güzel yapsa, doktorlar hastalara en güzel baksa, çiftçiler en güzel ürünleri yetiştirse, işadamları en güzel fabrikaları kursa, en güzel malları üretse… İşçiler ve memurlar alın teriyle en güzel çalışsa; esnaflar dosdoğru olsa… Askerler siyasete karışmasa; sadece vatanımızı savunsa, bilim adamları sürekli bilim ve proje üretse; devlet adamları adil olsa, öğrenciler güzel çalışsa… Kısacası doğruluk herkese yayılsa, tüm insanlar güzel insan olsalar hayat ne tatlı olurdu!!! Dünya barış ve huzur dolardı. Yokluk ve yoksulluk ortadan kalkardı. Hapishaneler boşal