Kayıtlar

Ocak 28, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ey Oğul!

  Ey Oğul!   Ey oğul, artık Bey’sin! Bundan sonra; öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, hoş görmek sana. Anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Haksızlık bize, bağışlamak sana...   Ey oğul, sabretmesini bil, Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.   Ey oğul, işin ağır, İşin çetin, gücün kula bağlı. Allah yardımcın olsun... Güçlüsün, kuvvetlisin, Akıllısın, kelâmlısın! Ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen! Sabah rüzgârında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve İradene sahip olasın!   Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir. Bütün bilinmeyenler, feth edilmeyenler, görünmeyenler, Ancak sen faziletli ve ahlâklı olursan Gün ışığına çıkacaktır.   Ey oğul! Ananı, atanı say! Bereket büyüklerle beraberdir. İnancını kaybedersen, yeşilken çöllere dönersin. Açık sözl

Hz. Peygamber Aleyhisselâm’ın Ümmetine Düşkünlüğü:

  Hz. Peygamber Aleyhisselâm’ın Ümmetine Düşkünlüğü:   Ümmetim! Ümmetim!   Rahmet Elçisi’nin Sallallahü Aleyhi Vesellem ümmetine olan düşkünlüğünü Yüce Rabbimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle ifade eder: "Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı raûf (çok şefkatli) ve rahîm (çok merhametli)dir." (Tevbe, 9/128)   Hz. Peygamber'in Ümmetine Düşkünlüğü: Ümmetim! Ümmetim! Ebû Hüreyre'nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:   “Benimle ümmetimin durumu (geceleyin) ateş yakan kimsenin hâline benzer. Böcekler ve kelebekler o ateşe düşmeye başlar. İşte ben de sizler ateşe girerken kuşaklarınızdan tutup engellemeye çalışıyorum.”   عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) : “إِنَّمَا مَثَلِى وَمَثَلُ أُمَّتِى كَمَثَلِ رَجُلٍ اسْتَوْقَدَ نَارًا، فَجَعَلَتِ الدَّوَابُّ

Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Gözleri Yaşartan Öğüdü

  Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Gözleri Yaşartan Öğüdü   Sahâbe, Resûl-i Ekrem’in sözleri karşısında ürperir, kalpleri titrer ve gözlerinden yaş akıtarak ağlarlardı. Bütün bunlar, samimiyetle inanmanın, itaat arzusu içinde olmanın, Allah ve Resûlü’nü sevip, saymanın birer göstergesidir. Kur’an ve Sünnet karşısında bizlerin de örnek almamız gereken davranışlardır. Ebû Necih İrbâz İbni Sâriye Radıyallahu Anh şöyle dedi:   “Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem   bize çok tesirli bir öğüt verdi. Bu öğütten dolayı kalpler ürperdi, gözler yaşardı. Bizler:   - Ey Allah’ın Resûlü! Bu öğüt, sanki ayrılmak üzere olan birinin öğüdüne benziyor, bari bize bir tavsiyede bulun, dedik. Bunun üzerine:   – “Size, Allah’a çok saygı duymanızı, başınıza bir Habeşli köle bile emir olsa, onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Benden sonra sağ kalıp uzunca bir hayat sürenler pek çok ihtilaflar görecekler. O zaman sizin üzerinize gerekli olan, benim sünnetime ve doğru yolda olan H

Tevbe ve İstiğfâr

Tevbe ve İstiğfâr   Cenâb-ı Hak buyuruyor: Bismillâhirrahmânirrahîm “Onlar (müttakî mü’minler), bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine zulmettiklerinde, Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler” (Âl-i İmrân Sûresi, 135)   Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz buyurdular: “Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir.” (Ebû Dâvûd, Vitir 26. İbni Mâce, Edeb 57.)   Hz. Ali Radiyallahü Anh şöyle der: “Ben Peygamber Efendimiz’den bir hadis duyduğumda, Allah Teâlâ bana o hadisten dilediği kadar istifade ettirirdi. (Yani onunla amel ederdim). Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’in ashâbından biri bana hadis rivâyet ettiğinde ondan yemin etmesini isterdim. Yemin ederse sözünü kabul eder